Şok 21.Bölüm
Haber
31 Ağustos 2022 - Çarşamba 06:24
 
Şok 21.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 21.Bölüm

Arabaya binip, bağ evlerine gittiler.
“Yazlığınız gerçekten çok güzelmiş.” dedi Sezen.
“Kahvaltıdan sonra seninle kiraz toplarız, dalından kiraz yersin.” dedi Gülnaz.
“O günü, dalından kiraz yiyip, havuza girerek geçirdiler, akşam Gülbey ailesini getirirken, Sakine Hanımı da getirmişti. Akşam geç vakte kadar sohbet ettiler, Gülnaz, Sezer’e odasını gösterdi.
Öbür gün Ertuğrul Bey gelmiş Orhan’la sohbet ediyorlardı. “Bu Sezen çok asil bir kız, bir çağırmamla  
Önce kendisi geldi, sonra hocasını çağırdı. Günlerce başından ayrılmadı, Gülizar hanıma yoldaşlık etti, şimdi İstanbul’da tedavine yardımcı oluyor, sizinle Maraş’a kadar geldi.” dedi.
“Evet, sağ olsun iyi bir kız, Gülizar Hanım ondan bayağı bahsetmişti, Manevi kızım diyor onun için, bende manevi kızım olarak kabul ediyorum onu.” dedi Orhan.
Ertuğrul Bey, sağını solunu kontrol etti, “Sana bir sır vereceğim ama kendi içinde saklayacaksın.” dedi.
“Ne sırrı oğlum şimdi.” dedi.
“Sen bana aramızda kalacağına dair söz ver önce.”
“Tamam, ama salatanın içinde ki motor yağından sır diye bahsedersen olmaz.”
“Vay, arkadaş, hele ki yanlışlıkla zeytin yağ diye motor yağ koymuşuz salataya, yıllardır unutmadınız gitti be.”
“Vereceğim, sır önemli, sır sahibinin bile haberi yok sana söyleyeceğimden.”
“Yeter aslanım söyle, sende bende kurtulayım artık.”
Ertuğrul derin bir nefes aldı, “Sezen, senin kızın.” dedi.
“Orhan, sen ne diyorsun? Ertuğrul.” dedi.
“Maalesef doğru, bu kız seninle boşuna ilgilenmedi, ama benim kim olduğumu kimseye söylemeyin” dedi.
“O deşifre olmak istemiyor, aile düzeninizin kendisi yüzüne bozulmasını istemiyor. Şu onun bunun çocuğundan sonra ortaya çıkmak istemiyorum, güzel bir aile yaşantıları var” dedi.
Bu konuşmalara Gülizar’da şahit olmuştu, Orhan’ın yaşadığı şoku o da yaşıyordu. Sezenin yerine kendisini koydu, “Yazık kıza, babası hemen yanı başında ona baba diye sarılamıyor kendimden biliyorum, bende yıllarca baba özlemi çektim, su akar yatağını bulur. Bu sırra vakıfım, Orhan açık etmeden bende kimseye açık etmeyeceğim.” diye kendisine söz verdi.
“Sezen yanlarına gelip bugün nasılız Orhan Bey” dedi.
Orhan, ne diyeceğini şaşırmıştı, kekeleyerek “İyiyim kızım.” dedi.
“Bir şikâyetiniz yok değil mi?” Diye sordu Sezen.
“Ağrım sızım yok ama eksersizler yoruyor.”
“Eksersizlerinizi ihmal etmeyin, İstanbul’da daha disiplinliydiniz burada biraz boş verdiniz sanki.”
“Burada senelerin alışkanlıkları var! insan birden vaz geçemiyor.” dedi Orhan.
“Burada hiç havuza girdiğinize şahit olmadım! havuz eksersizleriniz yok mu?”

“Var elbette, ama gelen giden oluyor, burada kaldığım sürece bu işler biraz zor, misafirleri bırakıp eksersiz nasıl yapayım doktor kızım.”
“O zaman, Gülizar teyze ile konuşayım derhal İstanbul’a dönelim. Burada hareketsizlikten geriye gidersiniz. Allah korusun yeni ameliyatlar gerekebilir.” dedi Sezen.
“İnsan sağlığını kayıp ederse, bir boşluğa düşüyor, aslında ben bu talihsiz kazadan önce işi gücü bırakmıştım. Bana dünya zenginliği lazım değil artık, çocuklarım büyüdüler, ev bark oldular. Artık gezip tozup ibadetle geçirecektik kalan zamanımızı. Ne yapalım hayat bu insan kendi çizdiği planla yürüyemiyor.” dedi Orhan.
“Ben gidip Gülizar teyzeyle konuşayım.” Deyip ayrıldı Sezen.
“Orhan, bu kız Gülnaz’a çok benziyor, Ebru bana niye bu kızdan hiç bahsetmedi. Gerçi senden hamileyim deseydi ona inanmazdım. Zaman her şeyin ilacı herkes oyununu oynasın bakalım nerde, nasıl neticelenecek.” İşin güzel tarafı Gülizar ve Gülnaz, Sezeni çok sevmişlerdi, onu gezdiriyorlar, ilgileniyorlar bunlar iyi şeyler, “Acaba gerçeği öğrenirlerse yine aynı davranırlar mıydı?” Bunlar hep muamma idi.
“Sezen, Orhan Bey ile biraz konuştum, burada eksersiz yapabilme imkânı yok, gelen misafirlerle ilgilenmeliyim diyor diyerek kaygılarını anlattı.”
“Sen İstanbul’umu özledin Sezen.” dedi Gülizar.
“Konu ben değilim, Orhan Bey’in sağlığı söz konusu, zaten üç hafta sonra İstanbul’da olacaksınız. Ben size vakit kaybetmeyin diye öneriyorum.” dedi Sezen.
“Niye alındın şimdi kızım. Sen ne dedin de ben yapmadım.” dedi Gülizar.
“Estağfurullah ben her şeyden evvel hekimim.”
“Akşam çocuklar gelsinler, hep beraber konuşup karar veririz, bugün sana yemek ne yapayım?” Diye sordu Gülizar Hanım.
“Acılı olmasın ne olursa yerim, ben Orhan Bey ile ilgileneyim.” dedi Sezen.
“Sezenin arkasından ister istemez baktı, kaleyi içten fetih edeceğim diyorsun dedi kafasını sallayarak. Kendisine kızdı, bu kız kötü bir kız değil, niyeti bozuk olsaydı kırk defa kendini açık ederdi. Bu kızın derdi para, pul değil ki, bunu en açık sen gördün, onunla günlerce Kırşehir’de ve İstanbul’da kaldın deyip kendinden utandı ama elimde değil ne yapabilirim. Yarın Orhan, anneni göreyim derse ne olacak? Benim endişem bu.”
Sezen Orhan Bey’in yanına vararak, “Haydi kalkın bugün ki eksersizlerinizi yapalım.” dedi.
“Orhan, ona hayır diyemiyordu?”
“Orhan Bey size bir soru sorsam.” dedi Sezen.
“Tabi sor kızım.” dedi Orhan.
“Eşinizin adı ve çocuklarınızın adı gül ile başlıyor bunun özel bir nedeni var mı?”
“Orhan gülerek herkes bunu merak ediyor ama sana açıklayayım. Gülizar Hanımın dünyalar tatlısı bir nenesi vardı Allah rahmet eylesin, ilk çocuğumuz olunca adını sen vur dedik. Kızımın adını Gülbeyaz ana Gülnaz vurdu. Oğlum oldu, Gülizar Hanım isim ne vuralım dedi. Güllü bir isim vuralım dedim. Hiç gül ile başlayan erkek ismi olur mu? Dedi. Düşündüm sonunda Gülbey vurdum.”

“Bir çocuğunuz olsaydı onun adını ne vuracaktınız?”
“Bir kızımız olsaydı Gülistan vuracaktım.” dedi Orhan.
“Sizin haricinizde herkes gül olmuş ailenizde.”
“Her Gülistana bir bahçıvan lazım, bende onları koruyup kolluyorum.” işte dedi Orhan.
“Gülistanın manası ne demek?”
“Gül bahçesi demektir güzel kızım.”
“Güzel isimmiş, keşke benim adımı babam Gülistan vursaymış.”
“Biz senin manevi ailen değil miyiz? İstersen sana Gülistan deriz.” dedi Orhan.
“Gülizar, yanlarına gelip, hayrola ne diyorsun benim kızıma.” dedi.
“Sizin evde herkesin ismi gül ile başlıyor özel bir sebebi var mı? diye sordu. Bende anlattım, bir çocuğunuz olsa adı ne olacaktı dedi. Bende Gülistan olurdu dedim. Güzel isimmiş dedi. Beğendiysen sana Gülistan diyelim manevi ailen değil miyiz.” dedim.
“Annesi babası, Sezen vurmuşlar iş karıştırma.” dedi Gülizar.
“Sezen, hoşuma giden bir isim değil, sezmekten geliyor, Gülistan, Gül bahçesi çok güzel bir isim, Gülizar teyze bu ismi bana uygun görürse vallahi kullanırım.” dedi Sezen.
“Akşam yeni adını duyurur kutlarız.” dedi Gülizar.
Akşam yemek masasında “Gülizar, herkesin adı gül ile başlıyor, ben niye Sezen’im dedi biz de ona Gülistan adını vurduk! sizce de uygun mu?” Diye sordu.
Ortak kararla Gülistan adı kabul gördü. “Gülizar, Orhan yeni bebeğimizin kulağına ezan okur musun.” dedi.
“Gel kızım yanıma, annen doğru diyor her şey aslına uymalı diyerek, Sezenin kulağına ezan okuyup senin adın Gülistan diyerek üç defa tekrarladı.”
 “Gülbey’in eşi Necla, anne şimdi kıskandım niye benim adım gül ile başlamıyor dedi.
 “Senin adın, gül Necla olsun kızım dedi Orhan.” Herkes gülümsedi.
“Orhan, Çocuklar Gülistanın sizlere söyleyecekleri var, anlat kızım.” dedi.
“Gülistan, Orhan’ın burada eksersiz programına uyamadığını ve endişelerini anlattı.”
“Yani” dedi Gülbey.
“Tedavinin İstanbul’da devam etmesi gerekiyor.” dedi Gülistan.
Aile oy birliği ile tamam kararı aldılar, “Gülnaz yarın bilet alırız bir güne uçarsınız.” dedi.
Öbür gün, Gülistanın gözetiminde Orhan eksersizlerini yaptı. Gülizar çarşıya gidip alışveriş yapacaktı.
“Orhan, babanı tanımadın demek çok üzüldüm, Gülizar ve benimde baba yaramız var acısını ikimizde hala yaşarız.” dedi.

“Gülizar teyze anlatmıştı kendi hikayesini, sizin babanız olmadığını yeni duyuyorum çok üzüldüm.”
“Benim babam vardı ama beni hiç sevmez her fırsatta hakaret edip aşağılardı, ne kadar güzel iş yapsam adamı bir türlü memnun edemezdim. Anneme kaç defa sordum beni evlatlık mı aldınız diye, diğer kardeşlerim ile çok iyi geçinirdi bana gelince adam nefret kusardı. Maraş’ta demircilik eskisi gibi iş yapmıyordu, kışları çoğu zaman boş otururduk adam beni tembellikle suçlardı. Dayanamayıp Antalya’ya dondurmacılığa gittim. Orada televizyonda anlatılanları yaşadım. Demirci dükkânım oldu, araba aldım kurban kesmek için Maraş’a gittim. Adam benimle gurur duyacağına yine aşağıladı. Ağzımla kuş tutsam yaranamıyordum. Gülizar ve çocuklarıma karşı çok iyi ama bana karşı yine aynıydı, Sonunda ölürsem cenazeme gelme, ölürsen cenazene gelmem deyip ayrıldım. Mahkeme kararı ile reddi miras çıkartıp soyadımı değiştirdim. Keşke benimde babam olmasaydı acısı ve özlemi ile yansaydım dediğim çok oldu.”
“Çok üzüldüm, gerçekten çok zor şeyler yaşamışsınız, anladığım kadarı ile Gülizar teyze ile ikinci evliliğinizi yaptınız ilk eşinizden çocuğunuz var mı?”
“Gülizar’dan önce evlilik yapmadım, sen televizyonda ki hanımı kast ediyorsun! Biz onunla evli değildik, beraber aynı evi paylaştık başka bir ilişkimiz olmadı. O daha önce Merve ile olan tatsız tartışma ile iş bıraktığımda bana destek verip iş bırakmıştı, iş bulamamıştık o mecbur eski işine döndü bende bir
arkadaşım vasıtası ile bir demirci ile ortak oldum ev kiraladım, o zorda kalınca evin bir odasını ona verdim hepsi bu.”

“Onunla beş ay aynı evde kaldınız hiç evlilik düşünmediniz mi? Ona karşı bir şey hissetmediniz mi?”
İkimiz ayrı dünyaların insanlarıydık, o ailesini bile beğenmiyordu, hele ikide bir üniversite Mezunu olduğunu gözüme sokar gibi tekrarlardı. İşin ilginci, o eczacılık mezunu ama garsonluk yapıyordu.
Ona niye mesleğini yapmadığını sorardım! Beni geçiştirirdi. Sonradan öğrendim zaten benimle kalırken bile erkek arkadaşı varmış! rahat hareket etmeyi seven içinden geldiği gibi yaşamayı tercih eden birisiydi, evlilik, bir adama bağlı yaşamak, onun tarzı değildi, Merve’ye benzer bir yaşamı vardı. Beninle çok zıt karaktere sahip bir kızdı.”
“Sizden bir kızı varmış öyle iddia ediyor! Bu kız sizden değil demek ki boşuna DNA testine girmemişler.”
“Orhan, onun kızının babası olma ihtimalim var, hatta onunla çok vakit geçirip geziyorduk ona yakınlaştığımı hissediyordum! Ama Merve’nin bizim eve geldiği günden sonra onunla yaptığımız konuşma ve dükkân komşularımın anlattıkları gözümü açtı ve ayrıldık. İşin tuhafı ben üç sene aynı dükkân ve evde yaşadım! Hamile kaldım, senden bir kızım oldu demedi.”

“Sizce niye dememiştir?” Diye sordu Gülistan.
“Biliyorum ama aklıma ilk gelen şey ona inanmayacağımdır.”
“Belki evlendiğiniz için söylememiştir nerden biliyorsunuz?” Dedi Gülistan.
“Sanmıyorum. Biz Ebru ile ayrıldıktan beş altı ay sonra evlendim. Kendisi Antalya’da bir eczanede çalışıyordu söyleyebilme imkânı vardı. Hatta o hiç sevmediğim babama hayatımda bir kız var üstelik eczacı yalanı söyledim. Babam söylediklerin doğruysa o kızla evlenirsen bağımı satar size Maraş’ta eczane açarım demişti. Bütün bunları ona anlattım onun ilgisini bile çekmedi.

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler: https://www.maksatmaras.com/kategori-e-kitap-51.html

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Şok, 21.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı