Kayıp Kız 10.Bölüm
Haber
18 Eylül 2022 - Pazar 08:21
 
Kayıp Kız 10.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 10.Bölüm

umudu vardı. Ama onun hiçbir umudu yoktu, koca tarlalar içinde bulunmuştu, çevresinde hiç ev yokmuş, onu bulan çoban böyle söylemiş. Yalnız ve çaresizdi. Öbür gün, eve gelen talebelerine bir süre ara verdik, başlayınca haber ederim diyordu. Ne çok talebesi varmış, kapı açmaktan yorulmuştu. Güldeste geldi. “Niçin talebelere artık bıraktım dedin? diye sordu.
“Abim, Antalya’ya gitti, çocuk esirgeme yurdundan kimliklerimiz varsa alacak. Yarın abim askere gidecek, ben yalnız kalacağım, ev kirası ve geçimi mi nasıl sağlarım! Bana gerçek bir iş lazım.” Dedi.
“Güldeste, haklısın işin çok zor, bak ne diyeceğim, ben yakında bir konfeksiyon atölyesinde işe başlayacağım, sende orada çalışırsın olmaz mı?”
“Çok iyi olur. Abim gelince konuşuruz” dedi Efsun. Güldeste ile biraz dertleştiler, “Ben gidiyorum, sen o işi olmuş bil, sen abinden izin kopart yeter” dedi.

Kerim, Antalya’da otobüsten inmiş, biraz vakit geçirmek için gezdi, dolmuşa binip Çocuk Esirgeme Yurduna gitti. Kapıda ki görevlilere durumu anlattı. İçeriye girip, tarif edilen memuru buldu. Kendi durumunu anlattı. Verdiği bilgiler ile memur dosyasını bulup çıkardı. “Senin nüfus kaydın varmış, Baba adın Doğan, ana adın Neriman, Nevşehirlisin, buyur babanın adı soyadı. Nüfus kaydın her şeyin var deyip ona verdi memur.”
Kerim, hiç ummadığı bilgileri bulmuş çok şaşırmıştı, annesi onu köklerinden koparmamıştı. “Efsun, onunla ilgili bilgi var mı?” Diye sordu.
“Efsun, nerde? Diye sordu memur, seninle mi kaçtı”
Kerim, boş boğazlığının ceremesini çekiyordu. Ne dediyse memuru ikna edememişti. Memur, korkma oğlum, doğruyu söyle sana yardımcı olayım, aramızda sır olarak kalacak dedi. “Kerim, evet beraber kaçtık diye olayı olduğu gibi anlattı.”
Aferin sana, Sami ve Zafer belalarını buldular, daha gün yüzü göremezler, sen o gün onları haşat etmeseydin onların yaptıkları pislik meydana çıkmazdı deyip, Efsunun, dosyasını çıkarıp baktı, bu kız ile ilgili hiçbir belge yok, annesinin adını söyleyemiyormuş çok peltekmiş, ama babasının adı için Hükkimet diyebilmiş, bu çocuğun babasının adı, Hikmet, Hükümet olabilir ve annesi babası, abisi varmış başka bilgi yok deyip, olanları yazıp verdi. Kerim, oradan çıkıp, bir süre dolaştı, Nevşehir’e gidip babasını bulmalıydı, kendisinin ne suçu vardı, henüz üç yaşında yurda verilmişti. Annemi hiç görmedim derdi. Otobüs terminaline varıp Nevşehir’e bilet aldı, Otobüs ile giderken düşünüyordu, babamı nasıl bulabilirim diye, önce nüfus müdürlüğüne giderim, varsa oradan adresini öğrenirim diye hesap ediyordu. Yolda otobüs mola vermişti, çorba içmiş, çay içiyordu. Bir adam gelip oturdu yanına, “Hayırdır delikanlı, çok düşüncelisin.” Diye sordu. Kerim, adamı geçiştirici sözler söyledi. “Adam, Nevşehir’in neresindensin?” Diye sordu.
“Kerim, Nevşehirli olduğumu nerden çıkarttın dayı.” dedi.
“Bizim orada, Karahıdırlar var onlara çok benziyorsun, onlardan olduğunu tahmin ettim o yüzden sana sahip çıktım.” dedi.
“Bu, Karahıdırlıların soyadı ne?” Diye sordu Kerim.
“Adam, anladım sen onlardan da değilsin, bizim köylüde değilsin.” dedi.
“Nerden biliyorsun?” dedi Kerim.
“Karahıdırların, soyadının, Güneş olduğunu herkes bilir” dedi adam.
“Bu, Karahıdırlılardan Doğanı bilir misin?” Diye sordu Kerim.
“Bilirim, rahmetliyi iyi adamdı.”
Babam, öldü mü? Dedi Kerim.
“Sen, Doğanın kayıp oğlusun demek.”
“Evet, daha bugün öğrendim.”
“Bunca sene neredeydin, anan sağ mı?”
“Annem, babam var mı? Bugüne kadar bilmiyordum, Çocuk Esirgeme Yurdunda büyüdüm ben, büyük hayaller içinde babama, anneme gidiyordum, sen felaketim oldun dayı dedi Kerim göz yaşları içinde.”
“Adam, bilemedim, güm diye demeseydim iyiydi ama gelmişken, bacılarını görürsün, hısım akrabanı görürsün, seni ben götürürüm.” dedi adam.

Kapı dövülüyordu, merdivenlerden inip kapıyı açtı, gelen Perihan Teyze idi, “Efsun, kızım seninle biraz konuşabilir miyiz.” dedi.
“Buyurun Perihan Teyze” dedi. Yukarı çıktılar, biliyorum sen önceki günden kırgınsın, kızım sen ne işi arıyorsun! Senin ne güzel işin var!” dedi.
“Abim, askere giderse ne ile geçineceğim Perihan Teyze.”
“Kızım, Maraş’ta bizim çocukluğumuzdan belli, Kuran öğreten hocalara, haftalık götürülür, herkes senden memnun, sende haftalık alırsın olur biter dedi Perihan Hanım.”
“Hiç, para ile Kuran öğretilir mi, bu çok yanlış dedi Efsun.”
“Haydi, gidip caminin İmamına soralım, para almanın doğru olup olmadığını öğrenirsin.” dedi Perihan Hanım. Beraberce Camiye gidip hocam size bir şey soracağız diyerek meseleyi ve Efsunun endişesini anlattı Perihan Hanım.
Hoca, çok güzel işler yapıyorsun kızım, senin methini çok duydum, geçim kaygın yoktu hayrına öğretiyordun, şimdi geçim kaygın var, bir ücret söyleme, gönlünden kopanı getirsinler, sende bakarsın, geçimini sağlıyorsan devam edersin dedi hoca. “Camiden çıkınca, sen eve git beni bekle” dedi Perihan Hanım. Efsun, eve gidip ortalıkta görünen işleri yapıyordu. Bir ara oturdu, gözleri buğulandı, evin ahşap damına baktı, burada nasıl hayatlar geçmiştir kim bilir dedi içinden. Cıvıl cıvıl çocuk sesleri, anneleri babaları, ne mutlu bir hayat yaşamışlardır. İyice mahzunlaştı, duygusala bağladı kendini. Kerim abim, belki de babasını bulup onunla yaşar kim bilir! Sen hep yalnız, hep çaresiz kalacaksın, gerçekten benim bir ailem var mıdır? Ben o tarlada ne geziyordum tek başıma, yine zihnini meşgul eden sonu gelmeyen sorulara boğuyordu kendini. Kapı dövüldü, merdivenlerden inip kapıyı açmıştı, gelen Perihan Hanımdı. “Yarın başlıyorsun işine ben birkaç kişi ile görüştüm herkes tamam diyor.” dedi.
“Perihan Teyze, abim gelince başlasaydık o ne diyecek bilemedim.” dedi.
“Abin, Kuran okutmana karşı çıkmıyor ki.”
“Para işine karşı çıkabilir diye endişe ediyorum! İnsanlarla oyun oynar gibi, iki de bir bıraktım demek olmaz.” dedi Efsun.

Otobüsün kalkış anonsu yapıldı, otobüse bindiler, Kerim hiç görmediği veya hiç hatırlamadığı babasını bulduğu anda kayıp etmenin acısı içindeydi, Otobüsün ışıkları sönünce, için için ağlamaya başlamıştı, annesine daha çok kızıyordu, “Sen, evden kaçıyorsun beni niye yanında götürüyorsun, niye Çocuk Yuvasına bırakıyorsun? Baba hayalleri suya düşmüştü, iki ablam varmış onları görürüm, babamın mezarını kucaklarım, diğer akrabalarımı görürüm.” Diye düşünüyordu. Sabahın ilk ışıkları ile Nevşehir’e otobüs terminalinde durdu otobüs. Kerim Otobüsten indi çevresine bakıyordu, seni ailene götürürüm diyen adamı ardı gözleri adam görünürde yoktu! Kaldırım taşlarının üstüne çöktü, belki de adam kendisini kandırmıştır, yalanı essah gibi konuşuyordu dedi içinden. Belki de adam doğruyu söylüyordu, şimdilik Karahıdır adını unutmalıydı. Bir simit alıp çay ile yedi, vakit geçirip nüfus müdürlüğünü sordu tarife göre gidip buldu. Kimlik bilgilerini verip “Ailemi bulmak istiyorum.” dedi. Memur, kütük bilgilerine baktı, “Avanos’a gideceksin.” dedi. Tarif üzerine Avanos’a giden dolmuşlara bindi, çöl gibi topraklardan geçti ilginç coğrafik yapılar gördü, okulda coğrafya derslerinde görmüştü Peri bacaları olmalıydı buralar. Minibüs durdu, herkes inince burası “Avanos mu?” diye sordu. Evet, cevabı alınca, nüfus müdürlüğünü sordu: aldığı tarife göre gidiyordu, her yerlerde Turistik çarşılar, hediyelik eşya satıcıları vardı, etrafa bakınarak yürüyordu, birkaç kişiye daha sordu. Nüfus müdürlüğünü bulup içeriye girdi, bir memura varıp nüfus bilgilerini verdi. “Ailemi bulmak istiyorum.” dedi. Memur kütükten bakarak, “Cami cedit mahallesi muhtarlığına gidip, Muharrem Sarıkaya ismini sor.” dediler.
 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler: E-Kitap

Kaynak: Editör:
Etiketler: Kayıp, Kız, 10.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı