Kayıp Kız 9. Bölüm
Haber
17 Eylül 2022 - Cumartesi 08:48
 
Kayıp Kız 9. Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 9. Bölüm

Kerim, çalıştığım fırın, filan yerde diye yerini tarif etti.”
“Kadın, Yusuf diye seslendi.” Yusuf diye seslendiği adam gelince, “Buyur abla” dedi.
“Delikanlı, çalıştığın fırının adresini Yusuf’a tarif et” dedi.
Kerim, çalıştığı fırını tarif etti. “Tamam, orayı biliyorum” dedi Yusuf.
“Sen şimdi git, benden haber bekle.” dedi Kadın.
Kerim, mecbur oradan ayrıldı. Morali çok bozuktu, düşünceli olarak yürümeye başladı. Annesine mi kızmalıydı, babasına mı? Kızmalıydı. Herkesin kendine göre bir yaşam hikayesi vardı, herkesin hikayesi kendisine zordu! Olan arada ezilen çocuklara oluyordu. Annesi de pavyonlarda heder olmuş, gençliği ve hayatı mahvolmuştu. Nüfus cüzdanı elinde olsa çok şeyi öğrenebilirdi. Belki babasını bulur, o kendisine belki annesi gibi davranmazdı. İki kız kardeşi varmış, kendisinden büyüklermiş, düşünceli bir şekilde eve vardı. “Efsun, hoş geldin abi, anneni görebildin mi?” diye sordu.
“Görmez olaydım desem tam yeri diye, olanları anlattı. İki kız kardeşim varmış.” dedi. “Sabır göster abi. İnşallah hayırlı olur!”

 Efsun, komşular ile artık yakın ilişki kurmuş, kendi yaşlarında kızlar ile görüşüyordu. Güldeste diye komşudan arkadaşı vardı. Onunla çok iyi anlaşıyordu. Güldestenin annesi: “Perihan teyze, kızım, madem iki sene Kuran kursuna gittin, kız çocuklarımıza Kuran okumayı öğretsene.” dedi.
“Çok iyi olur ama nerde öğreteceğim dedi Efsun.”
“Sizin evinizde kızım, ilk öğrencin Güldeste ve Hatice olur, konu komşu herkes çocuklarını yollar, ben herkese haber ederim.” dedi.
“Abime sorayım o ne der bilmiyorum dedi Efsun.”
“Abine sor, senden haber bekliyorum.” dedi Perihan Teyze.
“Akşam, Kerim eve gelince, Efsun durumu abisine anlattı.”
“Yapabilir misin?” dedi Kerim.
“Tabi yapabilirim, zaten Kuran kursunda yeni gelen çocuklara öğretiyordum.”
“Hayırlı olsun o zaman.” dedi Kerim. Öbür gün, Perihan Teyze, abimden izin çıktı, Güldeste ile beraber kitapçıya gidip Elif Bası almamız lazım dedi. Perihan Teyzenin oluru ile Ulu Caminin arkasında kitapçılara bakıp en uygun Elif Bası aldılar. İlk gün, Güldeste ve Hatice ile derse başladılar. Her geçen gün Talebesi artıyor, hatta büyük kadınlardan da gelenler oluyordu. Haftalık adı altında Efsuna para verenler olmuş, Efsun kabul etmemişti. Para işini akşam abisine anlattı. “Aferin sana bacım, bize de hayır lazım, her işin Allah rızası için yapılanı Makbul derdi, Hanefi Ustam. Çok Şükür geçimimizi sağlıyoruz, sen şikayetçi değilsen böyle devam.” et dedi Kerim. Efsun, Cuma, günlerini tatil yapmıştı, Pazar, günleri abisi evde olduğu için kabul edemiyordu. Bir Cuma, günü Güldeste, onu evlerine çağırmış, “Kısır yapıyoruz sende gel demişti.”
Efsun ile evden beraber çıkıp hemen bitişik komşu olan Güldestenin evine girdiler. Avluda Perihan Teyze, Kısır yoğuruyordu. İlk defa gördüğü bir kadın salata yapıyordu. “Kolay gelsin, Perihan Teyze” dedi, tebessümle Efsun.
“Sağ ol, Canan hoş geldin kızım.” dedi Perihan Teyze.
“Kadına biraz çekinerek, hafif bir tebessümle, kolay gelsin, elinize sağlık Teyzeciğim.” dedi.
“Kadın: Kafasını kaldırıp Efsuna baktım, derin bir nefes çekti, Güldeste bana hemen su getir diye bağırdı.” Efsun, şaşırmıştı! “Teyzem, bilmeden bir hata ettiysem özür dilerim.” dedi.
“Kadın: Çekil önümden biraz nefes alayım diye ona bağırdı.”
Efsun, çok şaşırmış ve üzülmüştü, “Perihan Hanım: Gel kızım buraya otur.” dedi.

Efsun, kalmak ile gitmek arasında bocalıyordu. Güldeste onun elinden tutup yere serili bir mindere oturtması ile ancak oturabilmişti. Kadın, aynı nobran bir tavır ile “Kim, bu kız?” diye sordu. “Perihan Hanım: Abla, bu bizim komşumuz, Canan, mahallenin kızlarına Kuran okumayı öğretir, iyi bir kızdır.” dedi.
Köfte, hazır olmuş, sofraya konulmuştu, henüz birkaç kaşık almışlardı, kadın yine delirdi. “Perihan, bu kız buradan defolsun diye bağırdı.” Bağırırken, kadın, üzerini başını parçalıyordu. Efsun, ağlayarak ayağa kalkıp, terliğini acele ile giyerek evden hızlı adımlar ile çıktı. Arkasından Güldeste çıkıp ona yetişmişti. Efsun, ağlayarak evlerinin kapısını açıyordu. Kapıyı açıp içeriye girerken, Güldeste de girmek istedi. Olmaz, Güldeste, beni rahat bırak deyip kapıyı kapattı. Yukarıya çıkıp kendisini somyanın üstüne attı, ben, sana ne yaptım ne söyledim, salak kadın, beni kovdun diye ağlıyordu.
“Perihan Hanım, yazık ettin abla, bu çocuk hem yetim hem öksüz, sana bir söz mü söyledi, çirkin bir harekette mi? Bulundu.” dedi.
Hiçbir şey söylemedi, birden içimde fırtınalar koptu, kızın gülmesi, hareketleri beni çıldırttı, Vallahi elimde değildi, kendimi kontrol edemedim, sende biliyorsun bu yaşta ki kızlara karşı tahammülüm bitiyor dedi. Efsun, o günü çok zor geçirmişti, ha bire o kaba saba kadının haykırması kulaklarını tırmalıyordu. Akşam yemeğini gönülsüz hazırladı, hava kararmaya yakın bir saatte, kapı çalıyordu, merdivenlerden inip kapıyı açtı. Kapıda, Perihan Hanım vardı. “Kızım kusura bakma, ablamın psikolojik sorunları var, sana akşam yemeği getirdim.” dedi. “Teşekkür ederim, Perihan Teyze, ben ona kötü bir şey demedim ki” dedi.
“Biliyorum kızım, sana sonra anlatırım, sen şu yemekleri al sonra konuşuruz.” deyip gitti. Akşam olup, Kerim işten dönmüş yemek yerlerken dikkatini çekmişti. “Hayrola durgunsun bu akşam! canın bir şeye mi? Sıkıldı” diye sordu. Efsun, olanları abisine anlattı, “Kerim, sinirlenip ayağa kalktı, şimdi gidip o kadının ağzının payını veririm.” dedi.
“Yok, abi, Perihan Teyze ve Güldeste ayrı ayrı özür dilediler, kadının psikolojik sorunları varmış tedavi görüyormuş.”
“O zaman, delilerine sahip çıkacaklar, oh ne güzel, önüne gelene saldıracak bir özür dileme ile kurtaracaklar” dedi, sinirden tir tir titriyordu Kerim. Ben biraz dolaşıp geleyim deyip evden çıkıyordu. “Abi, sakın Perihan Teyzelere gidip bir şey deme, Güldeste en yakın arkadaşım, zaten onlarda çok üzüldüler.”
“Merak etme, sadece dolaşıp geleceğim.” dedi. Efsun, endişeli idi, Kerim’in özeli idi Efsun, onu canı bahasına korumaya yemin etmişti. En çok zoruna giden, yetim ve öksüz oldukları için, onlara kolay diş geçireceklerini sananlara gıcık oluyordu. Bu durum, Kerimin belki de en zayıf noktasıydı. Öbür gün Pazar, günü olduğu için, kahvaltılarını geç yaptılar. “Kerim, ben annem ile görüşmeye gidiyorum” deyip evden çıktı. Efsun’un morali çok bozuktu hâlâ dün kadının yaptıklarını unutamıyordu. Keşke abim gitmeseydi beraber gezerdik, kafam dağılırdı diye düşünüyordu.
Kerim, yürüyerek çarşıya indi, bir dolmuşa binip, gazinoların orda indi. Annesinin çalıştığı gazinoya gidip annesini sordu: “Kader, ayrıldı.” dediler.
“Nasıl olur, bana bir süre sabret demişlerdi.”
“Bizim ile ilişiğini kesti beş gün oldu nereye gittiğini kimseye söylememiş.” Dendi. Kerimin dünya başına yıkılmıştı! Annesini bulamazsa, babasını, kardeşlerini bulamazdı, bütün hayalleri yıkılırdı, beni dünyaya sen getirdin, ailemden sen kopardın, yetiştirme yurduna sen verdin! Bütün dünyamı sen yıktın, şimdi de kaçıp gittin öylemi diye söylenerek yürüyordu. Her ne pahasına olursa olsun, Antalya’ya gitmeliydi, Sami denilen şerefsiz ile öteki ölmediler ise bir daha kapışırdı. En azından orada kendisi ile ilgili bir ip ucu bulabilirdi. Eve varıp, Efsuna olanları anlattı, ben Antalya’ya gidip bu durumu çözmem lazım, çarşıda, pazarda gezemiyorum, bir nüfus cüzdanım bile yok dedi. “Efsun, endişeli bir yüz edası ile abi seni askere beni yurda alırlar” dedi.
“Korkma bir şey olmaz, senden haberim yok derim, ben tek kaçtım derim.”
Kerim, evden Antalya’ya çıkmak üzere ayrıldı. Önce ustasına gidip birkaç gün izin aldı. Otobüse binip yola çıktı. Efsun, ilk defa evde yalnız kalmıştı, zaten bir gün yalnız kalacaktı, tek başına korkuyor ama alışmalıydı. Abisi, askere giderse mecbur yalnız kalacaktı. Ev kirası ve geçimini nasıl sağlayacaktı. Bir iş bulmalıydı, bende bir meslek sahibi olmalıyım diye düşünüyordu. Kerimin ailesini bulma

 

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler: E-Kitap

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Kayıp, Kız, 9., Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı