Kayıp Kız 15.Bölüm
Haber
23 Eylül 2022 - Cuma 09:04
 
Kayıp Kız 15.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 15.Bölüm

“Kardeşim ile Antalya Çocuk Yuvasından kaçınca doğruca Burdur’a gittik, orada olduğunu söylemişti! Bize yıllar evvel Malatya’ya gittiği söylendi diyerek, Malatya ve Maraş maceralarını anlattı. Annem, beni reddetti, benim, adım Kader, oğlum yok deyip gitti. Sonra bir kadın geldi, ona biraz zaman ver çok korkuyor dedi. Benim babamı sormamdan ve onu aramamdan korkuyormuş, babam ikimizi de öldürürmüş” diyerek kadının anlattıkları her şeyi anlattı Kerim.
Sadi: “Bak yiyenim, bu kadının anlattıklarının hiçbirinin hükmü yok! Ananı bularak onunla konuşmalıyız! Senin bilmediğin, benim bildiğim çok şey var! Maraş’a varalım, kardeşini gör, akşam bahsettiğin pavyona gidelim! O kadını çağırıp konuşalım, belki annen de oradadır veya nereye gittiğini öğreniriz.” dedi.
Maraş’a varınca doğruca eve gittiler vakit ikindiyi geçiyordu. Sadi arabasını müsait bir yere park etti.

Efsun o gün talebelerini yollamış hem yorgun hem den abisinden haber alamamanın sıkıntısını yaşıyordu. Abisinden bir haber yoktu! Başına bir iş gelmemiş olsa abisi mutlaka döner veya ona haber ederdi! Kapıları dövülüyordu! İsteksiz şekilde ayağa kalkıp kapıya yöneldi, merdivenin başından kim o diye seslendi! Aç diye Kerimin sesini duyunca, abi diye çığlık atıp kuş olup merdivenleri inip kapıyı açtı, abi deyip Kerimin boynuna sarıldı, “Abi sen neredeydin diyerek göz yaşı döktü, abi sen yokken ben çok korktum sen habersiz hiç böyle gitmezdin.” dedi.
“Eve girelim önce sana anlatacaklarım var.” dedi. Sadi ile eve girdiler yukarı çıkarak bir somyaya oturdular! Kerim, Sadi’yi göstererek amcam diyerek, kısaca yaşadıklarını anlattı. “Kusura bakma, yanıma telefon numarasını almamışım.” dedi.
“Aileni bulduğuna çok sevindim.” dedi Efsun.
Kerim, “Henüz buldum sayılmaz bazı boşluklar var onları tamamlayacağız! Önce annemi bulmalıyız ondan alacağımız bilgiler ile her şey netleşecek.” dedi.
“Kadın, sen inkâr etti, Maraş’tan kaçtı nasıl bulacaksınız.” Dedi
“Bakacağız.” Dedi. Bir süre oturup konuştular, “Ben bir süre senden ayrılacağım, yalnız kalacaksın! Tek başına idare edebilir misin.” dedi Kerim.
Efsun, Mustafa Bey’den bahsetti, “Yeni bina yapılıyor, bana maaş bağladı, beni kaygı etme” dedi. Dedi demesine ama yalnız kalmaktan çok korkuyordu, ama abisinin ailesini bulmak için mecbur kaldım demesi üzerine mecbur demişti, onun kafası rahat olmalıydı birde kendisini tasa etmemeliydi.
Biz şimdi gidiyoruz akşam belki yatmaya eve gelmeyebiliriz ama dönerken sana mutlaka uğrarım deyip kalktılar. Efsun onları yolcu etti, Kerim ve Sadi evden çıkıp arabaya binerek, Bahtiyar yokuşunu siyah taş yolundan aşağı inip gözden kaybolurlarken Efsun ilk defa kendisini yalnız ve çaresiz hissetti, abisini artık kayıp ettiğini hissediyordu, artık yalnız ve gölgesizdi. Kapıyı kapatıp yukarıya çıktı kendisini boş bir çuval gibi somyanın üstüne attı! Hıçkırıklar içinde ağlıyordu, ilk o akşam hissetti, yetim ve öksüz olduğunu her gün akşam abim gelecek umudu ile uyurken artık abisinin gelmeyeceğini biliyordu.

Kerim ve Sadi çarşıda yemek yediler bir çayhaneye girip çay içtiler, “Hayrola yiyenim dalgın duruyorsun?” dedi Sadi.
“Efsunu düşünüyorum, çok hassas bir kız, artık benim dönmeyeceğimi biliyor, yalnız kalmaktan çok korkmuştur, seninle Nevşehir’e dönüp dönmeme arasında kaldım.” dedi.
“Gördüğüm kadarı ile o akıllı bir kız, evi var! Maaşı var! Onun kaygı edilecek bir durumu yok aferin ikinizde kendinizi iyi yetiştirmişsiniz.”
“Malatya’da patronumuz Hanefi ustam ve bana fırıncılığı öğreten Tevfik ustam sağ olsunlar her şeyimiz ile onlar ilgilendiler onlar sayesinde oldu her şey” dedi Kerim. Artık vakit gelmişti, arabaya binip pavyona gittiler üst katta bir locaya girip ortalığı gözlediler, kadınlara bakınıyorlardı! Bir süre sonra Bozlak Kader diye Anons edildi. Kerim, “Amca bu annem.” dedi. İkisi de şaşkınlık içinde türkücünün sahneye çıkmasını bekliyorlardı, Kerim annesini izliyordu, arka arkaya birkaç türkü söyleyip sahneden indi. Sadi garsonu çağırarak, Kader’i çağırdı. Bir süre sonra, locadan içeriye Kader girdi. Oğlu ve kayın biraderini görünce çok şaşırdı. Bir süre öylece kaldı, kendini toparlayınca arkasını dönüp gitmek istedi, Kerim onun kolundan tutup “İçeriye gel sana zarar vermeyeceğiz birkaç soru soracağız! bize doğru cevap verirsen belki sen bile bu hayattan kurtulursun.” dedi.
Kader, Korku içinde Sadi’ye baktı, “Selçuk doğru diyor sana zarar vermek için gelmedik! otur sana birkaç soru soracağız bize doğruyu söylersen sana namus sözü veriyorum bu hayattan kurtulmanı sağlarım! huzur içinde yaşaman için elimden geleni yaparım!” dedi Sadi.
Kader, “Kaçmaktan zaten yoruldum! Ne sorarsan cevap veririm ama oğluma zarar vermeyeceksin.” dedi.
“Bizim buraya geldiğimizden ve senden kimsenin haberi yok! Selçuk’u benden başka bilen kimsede yok! Kafamızda birkaç soru var bunların cevabını senden almalıyız yoksa, Selçuk’ta tüm ailede rahat edemeyiz.”
“Buyurun sorun dedi Kader.
“Önce ben sorayım.” dedi Kerim Antalya çocuk yuvasından aldığı bilgileri ve Nevşehir’de yaşadıkları her şeyi anlattı. Baba adı niye Doğan Güneş yazıyordu? Nüfus bilgilerimde niye Muharrem Sarıkaya çıkıyor önce bunları anlat.” dedi.
“Bu konular burada anlatılmayacak kadar önemli ve derin! Yarın buluşalım sakin bir yerde anlatırım.” dedi Kader.
“Sen yarını bırak! Benim babam kim? Önce onu söyle.”
“Amcanı bulmuşsun ya dedi Kader.”
“Neriman, laf dolaştırma bu çocuğun kafası çok karışık önce bu meseleyi anlat gerisi senin dediğin gibi olsun.” dedi Sadi.
“Selçuk’u Çocuk yuvasına teslim edenler Doğanın adamlarıydı, Doğanın adını onlar vermişlerdir! Ben ziyarete gittiğimde nüfus cüzdanımı istediler, bende verdim, oraya nüfus bilgileri öyle geçmiştir.” dedi.
“Yahu çok mu? Zor senin baban şu demek.” dedi Kerim.
“Senin baban Muharrem.” dedi Neriman.
“Peki bu Doğan Güneş adı ne geziyor onunla ne işin var? onunla mı kaçtın?” Diye sordu Sadi.
“Ben kimse ile kaçmadım üç çocuğumun babası de Muharremdir! Daha fazla sormayın” deyip oturduğu sandalyeden kalkıp gidiyordu. Kerim kolundan yakaladı, “Benim diyetim ne olacak! Benim bir ailem varken ben niçin Çocuk Esirgeme yurdunda büyüdüm! Bunun hesabını sormayayım mı?” Dedi.
“Sor elbet, soracağın kişi Muharrem! Sormuşken benim diyetimi de sor! Annem niçin çocuklarından mahrum bırakıldı niçin pavyonlarda çürütüldü diye bunları da sor!”
“Abimin bunlarla ne ilgisi var! Sen oğlunu alıp evi terk ettin! hatta Doğan Güneş ile kaçtın.” dedi Sadi.
“Abin ile Doğan arasında nerden geldiğini bilmediğim bir husumet vardı, sen küçüktün nerden bileceksin! Doğanın beni zorla kaçırdığını abin bilmiyor mu sanıyorsun! Ona kaç defa mektup yazdım başımdan geçenleri anlattım, Antalya’da beni pavyona sattılar, oğlumuzu Antalya çocuk yuvasına verdiler hiç değilse onu oradan al diye kaç tane mektup yazdım senin bunlardan haberin var mı? Sadi. Ben ve Çocuklarım abinin Doğan ile olan husumetinin ceremesini çekiyoruz bana hesap soracakmışsınız! Öylemi haydi öldürün beni öldürün de bu sefil hayattan kurtulayım.” dedi Neriman.
“Benim mektuplardan haberim yok! İlk burada duydum, yemin ederim abimin de haberi yok! Çünkü abim uzun yıllar bağ evinde yaşadı insan içine çıkamadı, Doğan cinayeti ile yargılandı bir süre hapis yattı. Doğanın oğlu kayıp ununla ilgilide abim suçlandı. Abimin haberi olsaydı oğlundan hiç vaz geçer mi?”
“Bak anne işte bütün bu sorular için bize lazımsın, sana söz veriyorum seni koruyup kollayacağım, seni buradan çıkaralım herkesin bizi kardeş bildiği
 kız kardeşim Efsun var onunla otur, o Kuran kursu hocalığı yapıyor şimdilik 

 

ARKASI YARIN...

 

Ali GEMCİ

 

Diğer Bölümler: E-Kitap

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Kayıp, Kız, 15.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı