Kayıp Kız 17.Bölüm
Haber
25 Eylül 2022 - Pazar 09:04
 
Kayıp Kız 17.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 17.Bölüm

Huzur içinde somyaya uzanıp yattı. Sabah ezanı ile kalkıp abdest aldı sabah namazını kıldı, Efsun da kalkıp abdest almış Neriman Hanımın Namazının bitmesini bekliyordu! Neriman Hanım öylesine dua ediyordu ki, Efsun oradan ayrılıp odasına girerek Namazını kıldı. Namaz sonrası Kuran okuyarak hatmini bitirmek için uzun süre Kuran okudu. Kuranı Kerimi kapatıp rafta ki yerine koyup odadan çıktı! Neriman Hanım’ı Seccadeye kapanmış buldu onu kaldırıp kaldırmama arasında bocaladı. Mutfağa geçip çay suyu koydu. Üzerini giyip sessizce evden çıkıp Kurtuluş ilkokulunun oradaki bakkaldan ekmek ve kahvaltılık malzeme alarak Bahtiyar yokuşunun siyah taş yoluna tırmandı. Talebelere Neriman Teyzeyi kim diye tanıtmalıydı! Kerim abimin annesi dese siz kardeş değil miydiniz sorusu ile muhatap olurdu! Ona annem demek nedense içinden gelmiyordu! Belki de kötü yola düşmüş bir kadın olduğu içindir diye düşündü! Kendisini sarstı sen ne yapıyorsun canı gönülden tövbe edeni Allah affederken sana ne oluyor dedi içinden. Evin kapısını açarak içeri girdi sessizce kapıyı kapatıp yukarı çıktı, Neriman Teyze yoktu, seccade de toplanmıştı! Mutfağa gitti, Neriman Hanım patates soyuyordu, “Hoş geldin kızım, çayı demledim, patates kızartacağım umarım seversin.” dedi. “Severim” diye karşılık verdi Efsun. “Buralarda Pazar kuruluyor mu?”
“Kümbette çarşamba günleri Pazar kuruluyor.”
“Buraya yakın mı?”
“Yakın değil! Ama uzakta değil.”
Oradan beraber ana kız gidip haftalık sebze ve meyve alırsak çok iyi olur dedi Neriman Hanım.
Ben sizi talebelerime ve komşularıma nasıl tanıştıracağımı düşünüyorum dedi Efsun.
“Haklısın, belki beni bir tanıyan çıkar düzenin alt üst olur diye endişeleniyorsun.”
On sene Çocuk Esirgeme Kurumunun Yurdunda kaldım, benim annem babam var mı? Bilmiyordum, yeni öğrendim annem, babam ve bir abim varmış! Ben bir tarlada bulmuşlar orada ne işim varmış! Belli ki ölsün diye atılmışım! Beni oraya kim niye attı zihnim bunlar ile meşgul, sen Kerim abimi yurda verdiğin için sana yüreğim doğrulmuyor, madem yurda vereceksin, sen kaçarken Kerim abimi niye yanına aldın!” dedi Efsun.
Neriman Hanım, “Haklısın ben olsam aynen senin gibi düşünürdüm, yemek sonrası sana bir evrak vereceğim onu okursan sanırım bana karşı olan bu olumsuz düşüncelerinden kurtulursun.”

 

Efsun sofrayı serip kahvaltılık malzemeleri ve çaydanlık ile bardakları sofraya dizdi, patates kızartmasını da Neriman Hanım getirip sofraya koydular, kahvaltı sonrası sofrayı topladılar, Neriman Hanım çantasından savcılık mühürlü bir evrak çıkarıp “Al oku bunu” diye Efsuna uzattı. Efsun evrağı alıp okumaya başladı gözlerinden tıpır tıpır yaşlar dökülüyordu, “Seni kocanın düşmanları kaçırıp pavyona satmışlar” dedi.
“Maalesef, benim ve yavrumun ne suçu vardı! Ben pavyonlarda insanlık dışı bir yaşam sürerken, Selçuk çocuk yuvasında anadan babadan mahrum tek başına büyüdü, kızlarım anasız ve kardeşsiz büyüdüler! Ben ve çocuklarım kocamın günahının bedelini niye ödedik bizlerin ne suçu vardı? Hesabını gidip Muharreme sorsaydı dedi göz yaşları içinde.”
Efsun, “Çok özür dilerim böyle olduğunu bilmiyordum! Kerim abime çalıştığın yerde bir kadın koca dayağından kaçtığını söylemiş, biz böyle biliyorduk diye anlattı, artık sen benim annemsin” deyip Neriman Hanıma sarıldı. O gün talebelerine Neriman Hanımı annem diye tanıttı. Neriman Hanımda derslere katılmıştı, Kuran okumayı biliyordu ama uzun süre okumadığı için okumada çok zorlanıyordu bol bol Kuran okuyup pratik yapıyordu! Akşam yemekten sonra evlerinin kapısı çalınıyordu, hayırdır deyip Efsun kapıyı açtı, gelenler Perihan teyze, ablası ile Güldeste ve Hatice idi, Efsun “Buyurun” deyip onları içeriye aldı, “Efsun! annenle sana kek yaptık sende çay ikram edersin artık.” dedi Perihan teyze.
“Tabi ki çayın sözümü olur Perihan teyze.” Dedi. Misafirler ile Neriman Hanım tanıştılar bir süre sohbet edip ayrıldılar. Öbür gün öğle arasında “Efsun! Kızım bugün Çarşamba pazara gidecektik.” dedi Neriman Hanım.
Tamam anneciğim hemen Perihan Teyzeye söyleyeyim deyip evden çıkarak Perihan Hanımların kapısını çaldı. Perihan Teyze pazara giderken annemi de alır mısın dedi. Alırım sen merak etme dedi Perihan Hanım.

 

Kerim, Sadi ile Nevşehir’e dönmüş kalacak yeri ayarlanmış iş başı yapmıştı! Muharrem Bey oldukça sert görünümü olan bir adamdı, müşterilere karşı nezaketli davranmakla beraber restoran çalışanlarına karşı disiplinli ve mesafeli bir adamdı. Sık sık Kerim’in işlerini teftiş edip onu uyarıyordu. Kerim, Muharrem Beyin bu kadar disiplininden hoşlanmıyor ama Sadi ile girdikleri işin hatırına sineye çekiyordu. Hatta Sadi’ye: “Ben burada bir dakika bile durmam senin planın için duruyorum demişti.” Adam sık sık gelip çalışanları sık boğaz ediyordu. Birgün Kerim fırının içini siliyordu, ona gelip “Ne yapıyorsun diye bağırmıştı.”
“Kerim fırının içini temizliyorum cevabı verdi.”
Fırının içi öyle temizlenmez diye fırça atınca, Kerim buyurun gelip gösterin bizde öğrenelim demişti! Muharrem Bey Kerime çok kızmış ve onu çok kötü şekilde azarlamıştı. Kerim üzerinde ki önlüğü çıkararak fırınında kimi çalıştırıyorsan çalıştır deyip üzerinde bulunan önlüğü çıkarıp, dolabına giderek üzerini değiştirip Muharrem Beyin yanına vardı. Bir haftalık ücretini istedi. Muharrem Bey: “Yeni usta buluncaya kadar çalışacaksın.” dedi.
Kerim, para pul istemiyorum, burada bir dakika bile durmam deyip restorandan çıktı, amacı Sadi’ye görünmeden Maraş’a kaçmaktı bir hafta zor dayanmıştı, henüz ablalarını görememişti olsun kısmetse görürüm bu kadar zor bir adam babam olsa ne olur olmazsa ne olur diye düşünüyordu. Zelveden Nevşehir minibüsüne binip Nevşehir’e doğru gidiyordu. Sadi’nin arabası korna çalarak minibüsü durdurdu. Arabadan inip minibüsün kapısını açıp “Haydi in aşağıya Kerim usta” dedi.
“Gelmek istemiyorum.”
“Arabadan in biraz konuşalım yine gidersin.” dedi.
Kerim minibüsten inerek: “Buyur ne konuşacağız” dedi.
“Arabaya bin önce sakin bir yere gidip konuşalım.” Kerim arabaya binince Sadi arabayı çalıştırıp hareket etti. “Sana kaç defa söyledim, idare et içine at diye niye beni dinlemiyorsun.”
“Muharrem Usta çok işime karışıyor, bağırıyor, hakaret ediyor canıma tak dedi, bu adam benim babam olsa ne olur olmazsa ne olur! Ben Maraş’a gidip eski çalıştığım fırında çalışacağım! Burada bulunmamın tek sebebi nüfus cüzdanı almak! Onu alma umudu da yok niye burada boşuna bekleyeyim.” dedi.
“Abim biraz terstir ama hak yemez, yedirmez dürüst adamdır, şimdi restoranda dönüyoruz hiç sesini çıkarmadan işinin başına geçip sabır göstereceksin.” dedi.
“Benim burada durmam niye bu kadar önemli?”
Sen çalışkanlığın ve zanaatın ile abimin gözüne gireceksin ileride oğlu olduğunu öğrenince seninle gurur duymalı, yanında çalışıp oğlunum demediğini gerçeklerin meydana çıkması için çaba sarf ettiğini bilmeli dedi Sadi.
“Yahu bu adam taş duvar gibi o kimseyi takdir etmeyen adama bunları anlatamazsın! Burada kalmamı istiyorsan başka bir yerde çalışayım” dedi demesine ama araba restoranın önünde durdu. İn aşağıya deyip kendisi arabadan indi. Kerimin yanına varıp kapıyı açtı “Haydi in.” dedi. Kerim gönülsüzde olsa arabadan indi beraberce restorana girdiler! “Abi Kerim Usta senden özür diliyor!” dedi. Muharrem Bey, özür dileyeceği yere niye kafa tutuyor dedi sertçe. “Kerim, ben özür mözür dilemedim, Nevşehir yolunda beni minibüsten indirip getirdi siz benden özür dilerseniz çalışırım!”

 

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler: E-Kitap

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Kayıp, Kız, 17.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı