Kayıp Kız 13.Bölüm
Haber
21 Eylül 2022 - Çarşamba 06:42
 
Kayıp Kız 13.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 13.Bölüm

“Doğan Güneş kim? onu da bilir misin.”
“Evet, iki Doğan Güneş var, birini vurdular ikisini de bilirim.” dedi Bakkal Ahmet.
“Muhtar, kim vurmuş biliyor musun? Çocukları var mı? “
Rüştü Usta, bu soruları niye soruyorsun? Bilmiyorum! Bilmekte istemem, Karahıdır Doğanı, kim vurdu hâlâ bilinmiyor, diğer Doğan onun yiyeni yaşça ondan çok küçük.” dedi.
“Son soru: bu Doğanın çocukları var mı?”
“Bir oğlu vardı! Vurulduğunda yanındaymış ama çocuk kayıp ölümü sağ mı bilen yok, üç kızı var bildiğim bunlar, sen iyi adamsın başka kimseye sorma başın ağrır, soranlar kimse onlarla irtibatı kes benden bu kadar deyip gitti Bakkal Ahmet.”
Kerim, bakkal Ahmet’in arkasından giderek, “Abi, bu Doğanın oğlu kaç yaşındaymış biliyor musun?” Diye sordu.
“Sen bu işleri niye merak ediyorsun?”
Bütün cevapları aldım ama kafamda hâlâ iki soru var cevapsız, Doğanın oğlu kaç yaşında idi, İkinciyi ben bulacağım.” Kerim.
“Oğlan çocuğu ve yedi sekiz yaşlarında olduğu söyleniyor” dedi Bakkal Ahmet.

 

Güldeste, evet babam çırakla haber yollamış, abinden bir haber gelmemiş, gelirse sana haber edeceklermiş dedi. Efsun, merdiven basamaklarına çöktü, “Abimin başında kesin bir iş var yoksa beni yalnız ve habersiz bırakmazdı.” Deyip ellerini yüzüne kapayıp ağlamaya başladı. Güldeste ve Hatice çaresiz ona bakıyorlardı, onu teskin edici bir kelam bulamıyorlardı. Kapıyı kapatıp, “Haydi yukarı çıkalım.” dediler. Efsun, zaten yıkıktı, şimdi tam manası ile bir enkaz olmuştu, on altı yaşında genç bir kız, evde tek başına geceleri çok korkuyordu, korktuğunu kimseye söylememişti, artık hem abisi için endişeleniyor hem de korkuyordu! Ya abisini hapse attılarsa! Bütün korkularını ve endişelerini bir çırpıda Güldeste’ye anlattı. “Hatice annemi çağır” dedi Güldeste. Tamam ağlama heder ettin kendini şimdi annem gelir bir çözüm buluruz dedi. Kapı dövülüyordu. Güldeste kapıyı açtı, gelen annesiydi, yukarı çıkıp, Efsunu bağrına bastı, “Anlat kızım, içinde bulunan bütün sıkıntıları anlat.” dedi Perihan Hanım.


Efsun abisinin bu kadar uzun gitmeyeceğini sadece Antalya Çocuk Esirgeme Kurumundan, kimlik bilgileri varsa alıp gelecekti! Bugün beşinci gün abim gelmedi, haber etmedi, abim beni yalnız bırakmazdı, habersiz koymazdı! Abimin başında bir iş var, geceleri ben yalnız kalmaktan çok korkuyorum diye anlatırken göz yaşlarını azgın dereler gibi boşaltıyordu.
Talebeler gelmeye başlamıştı, “Haydi sen yüzünü yıkayıp kendine çeki düzen ver” dedi Perihan Hanım.
Kendimi toparlayana kadar, talebeler ile sen ilgilen Güldeste deyip bir odaya girip ağlamaya devam etti.

 

Kerim, tekrar Rüştü Ustanın dükkânına vardı. “Bu Doğanın oğlu kayıp olduğunda, yedi sekiz yaşlarındaymış, ben çocuk esirgeme yurduna geldiğimde üç yaşındaymışım! Annem, niçin baba adı Doğan diye yazdırmış dedi.
“Bulunmaktan endişe etmiştir” dedi Sadi.
“Rüştü Usta, şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? Delikanlı.” diye sordu.
“Kafamda çok şey aydınlandı, ben bu Doğanın oğlu değilim, Maraş’a gitmeliyim kız kardeşim beni çok merak etmiştir, onu yalnız bırakamam, kaç gündür haber bile edemedim, meraktan çatlamıştır.” dedi.
“Sadi, bu kızı nasıl kardeşin oluyor diye sertçe.” sordu.
“Yetiştirme yurdunda kardeş edindim, benim gibi kimsesiz, zavallının birisi, onun için canımı veririm.” dedi.
“Senin, kimselerin var, nasıl konuşuyorsun! Öyle.” dedi Sadi.
“Ben öğreneceğimi öğrendim, burada kalırsam hayatım tehlikede, anneme olan nefretin acısı benden çıkacak, madem amcamsın, bana kimlik çıkart yoluma gideyim.” dedi Kerim.


“Bir yere gitmiyorsun, babana şimdilik bir şey demeyelim, elinden bir iş gelir mi?”
“Ben, fırıncı ustasıyım, Maraş’ta bir işim ve evim var, kız kardeşim var gitmeliyim.” dedi Kerim.
“Bizim, lokantamız var, içinde fırın var, etli pide ve etli yemek pişiriminden anlarsan sana iş vereyim kalacak yer ayarlayalım şu kadar yevmiye vereyim, bir süre çalış, baban seni, sen babanı tanı, zamanla babana açıklarız.” dedi Sadi.
“Dediğin işlerin hepsinden, hatta fazlasından anlarım! Ama kardeşimi buraya getiremem, onun olmadığı yerde ben de durmam.” dedi.
“Elin kızına kardeşim diyorsun, ulan senin kız kardeşlerin burada onları hiç merak etmiyor musun?” dedi Sadi.
“Babamla beni tanıştırmaktan korkuyorsun! Kız kardeşlerim ile ne diye tanıştıracaksın?”
“Bak Selçuk, yiyenim neler olduğu hakkında hiçbir bilgin yok, ha deme ile olacak işler değil bunlar, sabredeceksin, zamanla babanın ve bizlerin ne yaşadıklarını öğreneceksin o zaman hak vereceksin, sen Maraş’a telefon aç, telefon numarası yoksa seninle Maraş’a gidelim o kıza durumu anlatalım, ilerde yanına alırsın onu da.” dedi Sadi. Muhtarda Sadi’yi tasdikledi. “Haydi, şimdi abimden izin alalım

 

Seninle Maraş’a gidip gelelim.”
“Niye izin alacaksın? Abinden bu kadar korkuyor musun?”
“Buna korku değil saygı denilir, ayrıca seni işe aldığımı söylemem lazım, bunun onayını abim verir, Rüştü Usta, olanlara bir sen şahitsin! Konuşulanlar buradan çıkmasın.” dedi Sadi.
“Merak etme sen, ama bu delikanlının başını yakma.” diye tekrarladı muhtar.
“Kerim, muhtar Amca sen ikidir uyarıyorsun, bu Sadiler tehlikeli adamlarsa gitmeyeyim.”
“Ne tehlikelisi oğlum, bizim buranın çok sıkı töresi var! Baban törelere sadık bir adam, haydi gidelim.” dedi Sadi.
“Ben seninle hiçbir yere gitmiyorum, adresimi vereyim, beni merak ediyorsa babam veya kardeşlerim gelip beni Maraş’ta bulabilirler.”
“Bak, yiyenim sana gayet makul davrandım, beni yapmak istemediğim şeylere zorlama.” dedi Sadi.
“Ben, çok eşkıya ve zorba tanıdım kimseye pabuç bırakmadım, seninle gelmiyorum, elinden gelenin en iyisini yap görelim.” dedi Kerim.


Rüştü Usta araya girdi: “Ne yapıyorsunuz siz! Sakin olun, Sadi, sende biraz makul ol, delikanlı sende sakin ol, Sadi, abin, bu delikanlıyı öğrenirse nasıl bir tepkisi olur ki, sen bundan çekiniyorsun?”
Rüştü Usta, biliyorsun, abim yıllarca yaz kış bağ evinde kaldı, insan içine çıkamadı. Üstüne bu şerefsiz Doğanın cinayeti ve kayıp oğlu ile sorumlu tutuldu. “Benim kafam net, ama abim, Selçuk’un elinde bir kâğıt ve babam Doğan Güneşi arıyorum deyip, ortaya çıkan bir oğlana karşı sence nasıl bir tepki koyar? Bu, Neriman, niye Doğanın adını baba olarak veriyor! abimin kimlik bilgilerini veriyor! Bunlar muamma değil mi? Önce bunlar bir netleşmeli! Otobüste gördüğü adam kim? Yarın bir dedikodu çıkarsa sonuçları ağır olmaz mı?”


“Rüştü Usta, Kerime dönerek, Sadi kaygılarında haklı, bu düğümü ancak Neriman Hanım çözer onu bulabilirseniz tabi.” dedi.
“Benim adım Kerim! Bana Selçuk demekten vaz geçin, nasıl bir cenderenin içine düştüğümü henüz kavrayamadım.”
“Tamam. Kerim Efendi, seninle Maraş’a gidelim, orada ki kıza bir süre görüşemeyeceğini söyle, bu ara Maraş’a varıncaya kadar seninle özel şeyler konuşalım olur mu? Dedi Sadi.
Otobüste konuştuğum adam, şimdi Karahırlılara Doğanın oğlunu gördüm! Babasını arıyordu derse, bende sizin yanınızda çalıştığım meydana çıkarsa bu tehlikeli olmaz mı? Dedi Kerim.
Çok tehlikeli olur! Onun için seninle her şeyi açık açık konuşacağız!

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler:E-Kitap

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Kayıp, Kız, 13.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı