"İnsan niyet ile nasib arasında bir çizgide yaşar. Niyetini bozan, nasibinde kaybeder." Diye güzel bir kelam-ı kibar ile sözlerime başlarken, burada yazılanlara en çok bu fakirin ihtiyacı olduğunu belirtmeyi sizlere borç bildim. Niyet ve amel denklemi ilahi bir terazinin iki kefesini dengede tutan Rabbani cilvenin sırrı olsa gerek. Bu mülkün batında sahiplerinin ilk tavsiyesi kahir ekseriyetle merdivenin ilk basmağına atılan adımda ölçünün niyet olduğunu ifade etmekte. 

Niyet gibi nazar ber kadem mevzusu ise kitabın ortasından bahis olsa da aslında diğer huzurlu yaşam ölçütüdür. "İnsanı mezara, deveyi kazana koyan nazar"a ne muhatap olmak gerek, ne de karşıyı üzen etken olmak gerek. 

Lakin bir nazar var ki! Canlar feda olan, gönle şifa, sadra inşirah, azgın nefse gem vuran, Rabbani membadan süzülen nazar ise ''aramakla bulunmaz, arayanlar bulanlardır" vecizinde ifade buyrulan nazar ise kimi nasibi olmayanlarca anlaşılmayan, ikram edilenler için tiryaki olunası bir mutluluktur. Devri Alî de bir çift ela göze hayatını teslim ederek biat edenleri anlatırlar.

Nazar ber kadem konusunda size bilimden mi yoksa ilimden mi örnek verelim? Diye sorsak, eğer bilim deseniz; Kuma yumurtalarını gömen kaplumbağaların son bir kez dönüp nazar etmesini bilim insanlarının yaptığı çalışmalarını acizane tavsiye ederiz. Eğer ilmi konudan isterseniz; Resulullah sav kem nazar etmek isteyen kötü niyetli habis ruhlu birinin çarpan nazarıyla taşın yarılması kıssasını acizane tavsiye ederiz.

Çengelköy sırtlarında sözüm ona hayvan otlatan Karadenizli bir amca her cuma Selatin Camilerine gider vazu nasihat dinlermiş. Hanımı buna çıkışmış hocaların peşinde koşarsın lakin bir adım ne uzar ne kısalırsın senin hocalara söylede şu ineklere bir muska yazsın der. Adam bunun üzerine hanım git işine ya hu der. Lakin kafasında da bir soru işareti kalır. Cuma çıkışı birşeyler geveler lakin, Arif olan anlar ya. Evladım hanımın sütü doldurduğu güğümü en son çalkaladığı suyu dökmeyip süte karıştırsın der. Eve dönünce hanımı sorar ne yaptın diye. Ya hu hiç sorma hoca bize sahtekarlık tavsiye etti der. Bizimkisi bunu kabul etmese de hanımı bir sebebi var diyerek denileni yapar. Özetle bozacıların otobüsü bozulur, bizimkinin otlayan ineklerini görünce talib olurlar ve derken daha kaliteli ve daha ucuz sütün adresi çabuk yayılır. Sebebi hikmetini sorunca arî malını alacak arî paranın zor olduğunu duyunca tavsiye edilenin sahtekarlık olmadığını anlar.

Niyet, nazar, bünyeye giren lokma insanın hayatına yön veren önemli anekdotlar olup,
bayramlar bayram ola! 

Selam ve sevgilerimle.