Şok 12.Bölüm
Haber
22 Ağustos 2022 - Pazartesi 06:56
 
Şok 12.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 12.Bölüm

“Ben size alışmıştım.” dedi Orhan.
“Oğlum benim senden artık bir şüphem kalmadı, ama anneni de tanımak isterim.”
“Sizi Maraş’a götürürüm, misafir ederler etmezler bir şey diyemem, annem sizinle tanışmaktan mutlu olur ama ben o eve girmem, sizi kapıdan bırakırım bir yerde beklerim.” dedi Orhan.

“Annenle tanışırsam bana yeter.” dedi Gülbeyaz ana.
“Cumartesi ikindi yola çıkalım, sizin eve varalım ben yine ağacın altında yatayım siz evde yatın sabah ezanı ile yola tekrar çıkarız olur mu?” dedi Orhan.
“Olur oğlum.” dedi Gülbeyaz ana.
Öbür gün öğleden sonra işi bıraktı, “Şakir abi beni soran olursa salı günü dükkândayım, bir aksilik olursa çarşamba günü olurum,” deyip durumu anlattı. Dükkânı kapatıp eve çıktı Gülizarlar hazırlıklarını yapmışlar bekliyorlardı. Aşağıya inip eşyaları arabaya yerleştirip yola çıktılar. Yolda mola vererek ve yemek yiyerek saat yirmi birde Ağacın altına varıp durdu. Orhan’ın yatağını getirdiler. Orhan yine ağacın altına yattı, sabahleyin erkenden kalkıp yatağı eve bırakarak yola çıktılar, yolda bir dinlenme tesisinde çorba içip yola devam ettiler saat on birde emmisinin evinde durup emmisine durumu izah etti “Babamı bir bahane ile akşama kadar oyala.” dedi. Emmisi sepetli motoruna binip önden gidip evlerine vararak içeriye girdi. Orhanlar biraz uzakta bekliyorlardı. Emmisi ile babası evden çıkınca, Orhan arabayı hareket ettirip evlerinin karşısında indi, evlerinin ziline bastı, kapıyı Furkan açmıştı “Abi hoş geldin” dedi. “Sağ ol aslanım annemi çağır hele.” dedi.
“Abi, babam evde yok içeri gel.” dedi Furkan.
“Sen annemi çağır hele” dedi. Furkan acele ile evin içine girerek “Anne Orhan abim geldi seni çağırıyor.” dedi. Sakine Hanım gözü yaşlı koşarak gelip Orhan’ın boynuna sarıldı “İçeri gel yavrum” dedi.
“Biliyorsun, ben bu eve ayak basmam ama sana gelinin getirdim.” Diyerek durumu anlattı.
Arabadan onları izleyen Gülizar ve nenesini gösterdi “Seninle tanışmak istediler onları sana getirdim.”
Sakine Hanım, arabaya koşarak hemen Gülbeyaz Ananın bulunduğu kapıyı açıp, “Buyur Hatun kişi Hoş geldiniz, evimize buyurun.” dedi. Gülizar arabadan inip Sakine Hanımın elini öptü, Sakine Hanım onu bağrına basıp “Hoş geldin güzel kızım” deyip eve girdiler.
“Anne misafirler sana emanet, ben Kümbet parkındayım işiniz bittiğinde bana haber salarsanız gelir onları alırım.” dedi.
Orhan Kümbet parkına vardı, Kebapçı Fevzi, kel Mahmut, çil Hüseyin, kaşı beyaz ve birkaç kişi oturmuş sohbet ediyorlardı. Selam verip yanlarına oturdu onlarla hasret giderip sohbete dahil oldu. Uzun süren sohbetten sonra Orhan’ın kardeşi Erdal gelip “Abi seni emmim çağırıyor dedi. Parktan dışarı çıktı “Buyur emmi” dedi.
“Yiyenim durumu babana anlattım, eve geldik Nişanlın ile tanıştık baban bugün burada misafir olun yarın gidin dedi. Onlarda kabul ettiler, haydi eve gidelim.” dedi.
“Ben, gitmem emmi. Misafirleri yarın sabahleyin gelip alırım.” dedi.
“Oğlum anan, dayına teyzelerine, halalarına haber saldı herkes akşam sizde olacak baban kızı nenesinden usulen isteyecek.” dedi emmisi.
“Olmaz emmi. Ben büyük yemin ettim o eve adımımı atmam.” dedi Orhan.
“Haydi bize gidip akşam yemeği yiyelim. Buna da yok demezsin herhalde.” dedi.

“Gidelim emmi, sen motorla git ben araba ile gelirim.” dedi.
Emmisi gidince “haydi sende git Erdal” dedi.
“Annem, yengemi çok sevdi haberin olsun.” deyip gitti.
Arkadaşlarından izin alıp hesabı ödeyip emmisinin evine gitti, emmisi ile epeyce konuştular.
 “Emmisi tamam oğlum, düğünde ne yapacaksın! baban olmazsa nasıl düğünü yapacaksın?”
“Sen varsın, dayım var ama biz düğün nerede nasıl olacak konuşmadık belki sadece nikah yaparız.”
“Saçmalama senin bir sürü hısım akraban var, Sen kel oğlan mısın diye ona kızdı emmisi.”
 Yemek hazır olunca sofraya oturup yemeklerini yediler yengesi ile emmisi hazırlanıp “Biz babanın evine gidiyoruz sende iki tepsi baklava alıp gel.” Dedi emmisi.
Orhan çarşıya inip iki tepsi baklava yaptırıp evlerinin kapısını çalıp kapıdan kardeşine verip otele gidip yattı. Sabahleyin kalkıp paça yedi saat dokuz olunca evlerine varıp zile bastı. Kapıyı Nuriye açmıştı. “Anne, Orhan abim yengemleri çağırıyor.” dedi.
Sakine Hanım gelerek, Oğlum içeri gelsene.” dedi.
“Anne biliyorsun içeriye girmem, Gülizarlar gelsinler gidelim dükkânım kapalı akşama Antalya’da olmam lazım.” dedi.
“Oğlum nişan ne zaman olacak! nerde olacak! daha bir şey konuşmadık. Sen şimdi git öğleden sonra gel o zaman.” dedi Sakine Hanım.
Orhan, öğleye kadar zaman geçirdi saat on dört de evin ziline bastı, Gülizar’lar hazır onu bekliyorlardı. “Nişan bir ay sonra bizim evde olacak.” dedi annesi.
“Olmaz anne, burada olacaksa biz kendi aramızda hallederiz nişanı.” dedi.

“Tamam, sen şimdi git biz sana telefon ile haber ederiz.” dedi.
Arabaya binip yola çıktılar.
 “Gülbeyaz ana, oğlum aileni çok sevdik, bu ara herkes seni çok seviyorlar gel seni babanla barıştıralım.” dedi.
“Yapma anam, sana anlattıklarımın hepsi doğru daha babamın bana söylediği çirkin sözlerden bahsetmedim bile.”
“İnsanız oğlum sinirlenmiş söylemiştir.”
“yok anam, onun bana nerdeyse her hitabın da çok özür dilerim mutlaka bok kelimesi vardır, beni aşağılamadan konuşmaz.”
“O zaman nişanı nerede yapacağız?”
“O adamın evinde olmaz, ben bunu kabul edemem.”
“Oğlum sözü orda yaptık.”
“Anam, sen ailenle tanıştır dedin! baş üstüne deyip sizi getirdim. Biz buraya söz için gelmedik ki. Nişanı sizin evde yaparız, köylüyü davet edersiniz olur biter.” dedi Orhan.

“Düğünü nerede yaparız?” diye sordu Gülizar.
“Sen nerde istersen orada yaparız, yeter ki gücüm yetsin. Haftaya cumartesi gelirken sana söz yüzüğü ve küpe Vs. alırım.”
Gülbeyaz ana, “Madem öyle diyorsun bu işi geciktirmeyelim haftaya bizim evde nişan yapalım, sen gün evveli gel gerekli alışveriş yapılsın.” dedi.
“En güzeli bu anam.” dedi Orhan.
Gülizarları evlerine bırakıp Antalya’ya doğru yola çıktı, yolda yemek ve benzin molasından başka durmayıp akşam evinde oldu.
Sabahleyin işinde olup çalışmaya başladı aradan üç gün sonra Şakir abinin çırağı gelip telefon var dedi. Telefonda ki annesiydi. “Oğlum, baban nişan bizim evde olmayacaksa, nerde yaparsa yapsın diyor. Gel inat etme.” dedi.
“Anam, biz nişanı pazar günü Anamur da yapacağız gelmek isteyen herkes davetli.” dedi.
Annesi epeyce dil döktü ama ikna edemedi. Cuma günü saat on gibi telefon geldi, arayan Erdal’dı “Abi biz cumartesi akşam otobüse biniyoruz bizi Anamur otobüs garajından.” Al dedi.
“Kimler geliyor? diye sordu.
“Babam hariç hepimiz geliyoruz!” dedi.
Cuma namazından sonra Orhan yola çıktı. Saat altıda ağacın altına varıp durdu. Gülizar yanına gelip “Hoş geldin.” dedi.
 “Hoş bulduk deniz kızı.” dedi.
Ailesinin yarın geleceğini müjdeledi, “Gülizar çok sevindim, haydi eve geçelim, nenem buraya gelsin dedi.”
Beraberce evin bahçesine geçtiler, Gülbeyaz ana oturmuş akşam yemeği hazırlığı yapıyordu, “Hoş geldin oğlum.” dedi.
“Hoş bulduk anam.”
“Nene, yarın Orhan’ın ailesi de geliyor nişana.” dedi Gülizar.
Akşam yemeğinden sonra nişan için alınacakların listesini yaptılar. Sabahleyin kahvaltının arkasına Orhan ile Gülizar Anamur’a gidip alınacakları aldılar, artık nişan için her şey alınmıştı. Akşam eve döndüler. Vakti yaklaşınca Gülizar ile Anamur’a gidip Sakine hanımları beklediler. Maraş otobüsü gelince onları karşıladılar, arabaya binerek Gülbeyaz ananın evine geldiler. Biraz sohbetten sonra yataklar serildi, Orhan ve kardeşleri bahçede ki çardakta yattılar.
Sabah kahvaltısının arkasına Orhan, Nuriye’yi de alarak Gülizar’ı Anamur’da ki bir kuaföre götürdü. Bir süre vakit geçirmek için gezdi. Gülizar hazır olunca alıp eve geldi. Köylünün katılım ile nişan yapıldı. Sabah kahvaltısının arkasına Orhan ve Gülizar, Sakine Hanımları araba ile Maraş’a götürüp bıraktılar, Maraş’ta bir kebapçıda yemek yediler, bir pastaneye girip dondurma yiyip yola çıktılar. Orhan, Gülizar’ı evine bırakıp Antalya’ya doğru yola çıktı gece iki de evine varıp yattı. Bir hafta çalıştıktan sonra, cumartesi günü öğleyin hediyelik alışveriş yapıp Gülizar’a gitmek üzere yola çıktı. Bir ay boyunca her hafta bu gelip gitmeler oldu. Düğün günü yaklaşmıştı, Gülizar ile Antalya’ya beraber döndüler yakınlarında bir ev vardı ona baktılar, Gülizar burası olur dedi. Evi kiraladılar, Gülizar Antalya’da bir hafta kaldı. Kiraladıkları evin içine eşya alıp döşediler. Düğün Anamur’da köy meydanında olacaktı, Düğüne yine Orhan’ın ailesi, emmisi ve diğer akrabaları da geleceklerdi Orhan onlar için bir minibüs kiralamıştı. Nihayet düğün günü geldi, Köy meydanında cumartesi günü düğün kurulmuş davul zurna eşliğinde eğlenceler ile düğün yapılıp bitmişti. Misafirler Gülbeyaz ananın evinde kalmışlardı, sabah kahvaltısının arkasına Orhan ve Gülizar büyüklerinin ellerini öpüp Antalya yoluna çıktılar.
“Hayırlı olsun aşkım, inşallah mutlu ve uzun bir hayatımız olur.” dedi Orhan.
Gülizar başını Orhan’ın omuzuna koyarak “İnşallah aşkım dedi. Alanya’ya girmeden önce uzanan uçsuz bucaksız kumsalı göstererek, “Şu güzelliği görüyor musun? Orhan, haydi kumsalda biraz yürüyelim.” dedi Gülizar.
Arabayı müsait bir yere koydular ayakkabılarını çıkarıp el ele tutuşup kumsalda yürüyüş yaptılar. Gülizar ayağı ile kocaman 02 – 08 – 1992 evlilik tarihlerini yazdı.
Orhan’da ona, “Aşığım sana doyamıyorum/ Nede güzelsin bakamıyorum/ Seni sevmeye kıyamıyorum/ Bu ne büyük Aşk anlamıyorum Şarkısını söyledi.”
“ Beni böyle şımartırsan hep isterim ona göre” dedi Gülizar.
“Sen iste, ben her zaman söylerim deniz kızı, bu şarkı artık bizim şarkımız olsun.” dedi Orhan.
Birbirlerine sarılarak kumlar üzerinde yürüdüler, bir otelin plajına geldiklerini fark edip geri döndüler, farkında olmadan o kadar uzun mesafe gitmişlerdi ki, arabaları gözükmüyordu.
Güneş iyice tepeye çıkmıştı, denizden yürüyorlardı, Orhan, Gülizar’ı kucaklayıp “Deniz kızı denizde olur deyip denize attı.
Gülizar çılgın gibi kahkahalar atıyordu. Şimdi elbiselerim ıslandı ne yapacağız sende gel tam olsun.” dedi.
“Ben gelemem deniz kızı, cebimde kâğıt paralar var ıslanır.” dedi Orhan.
O gün, ikindiye kadar kumsalda eğlenip güldüler arabaya doğru yürüdüler, “Gülizar, üzerim kurudu ama araba berbat olacak.” dedi.
“Olsun, mühür gözlüm biz eğlenelim, mutlu olalım araba berbat olsun.” dedi Orhan.
Arabaya binip Antalya’ya doğru yola çıktılar. “Eve varmadan önce yemek yiyelim mutfak alışverişi yapalım.” dedi Orhan.
“Olmaz, üzerim berbat eve gidip üzerimizi değişelim dedi Gülizar.” Antalya’ya vardıklarında önce eve gidip duş alıp kıyafetlerini değiştiler, evden çıkıp araba ile bir lokantada yemek yiyip, bir marketten alışveriş yapıp eve geldiler. Yeni evleri dükkâna yakın olduğu için her gün saat ondan sonra Gülizar’da dükkâna geliyor elinden geldiğince Orhan’a yardımcı oluyordu, zamanla Gülizar çekiç vurmayı öğrenmiş kolay işleri beraber yapıyorlardı. Gülizar’a da deri iş önlüğü yaptırmışlar başına bir banda bağlıyor Orhan ile beraber çalışıyorlardı.
 Gülizar turistlerin çok ilgisini çekiyor onun bol bol fotosunu ve videoya çekiyorlardı. Bir gün TRT televizyonundan gelip Gülizar ile röportaj yaptılar. Bu ilgi onun hoşuna gidiyor demircilik mesleğinde ilerliyordu artık kaynak yapıyor, matkapta delik deliyor, Çekiç zaten vuruyordu. Akşamları kış olduğu için evdelerdi. “Ben yarın komşu ile hastaneye gideceğim.” dedi Gülizar.
“Neyin var yeşil gözlüm beraber gidelim.” dedi Orhan.
 

ARKASI YARIN...

 

Ali GEmci 

 

Diğer bölümler: https://www.maksatmaras.com/kategori-e-kitap-51.html

Kaynak: Editör:
Etiketler: Şok, 12.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı