Azimli Çocuk 11.Bölüm
Haber
23 Temmuz 2022 - Cumartesi 09:57
 
Azimli Çocuk 11.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Azimli Çocuk 11.Bölüm

“Bunu ben ısmarlayayım, bir daha ki sefere sen ısmarla” dedi Raziye.

“O bir zaman ne kadar sonra?” diye sordu Hasan.

“Ne zaman istersen söz” dedi Raziye.

“Buyur o zaman” dedi Hasan.

“Raziye hesabı ödemek için parayı uzattı.”

“Kasada duran adam, sizin hesabınız ödendi” dedi.

“Raziye. Kim ödedi?” diye sordu.

Adam, “Müessesemiz tarafından ödendi.” dedi.

“Raziye, kabul edemeyiz olmaz deyip parayı uzattı.”

“Bak, kızım kimsiniz, ne iş yaparsınız bilmiyorum ama bana ve müşterilerime imrenilen güzel bir çift örneği sergilediniz, her hesap ödemeye gelen müşterimiz şu gençlerinde hesabını alın dediler. Siz bu muhabbetinizi hiç kayıp etmeyin böyle samimi ve içten olun her gün gelin canınız ne isterse yiyip için hesap müessesemizden.” dedi.

Pastaneden çıktılar, kızıl kaburluk yoluna tırmanırlarken, “bu adam bizi ne sandı acaba?” diye sordu Raziye.

“Bilmem, ben ilkokul mezunu cahil bir çocuğum, sen hem lise mezunusun hem de memursun sen ne anlam çıkardın?”

Raziye, “şimdi niye laf vuruyorsun bunlar bizi sevgili veya nişanlı, belki de karı koca sandılar sanırsam.” dedi.

“Olur mu hiç, sen kocaman bir kadınsın! ben daha küçük bir oğlan çocuğuyum gözlerine gözlük taksınlar.” dedi Hasan.

“Sen doğru olanı diyorsun! ilerde vitrini büyük dükkânlar var ikimiz yan yana gelip bir bakalım nasıl görünüyoruz.” dedi Raziye.

Beyazıtlı camisinin karşısında ki en büyük vitrini seçip önünde durdular, Hasan boy olarak Raziye’den en az on santim uzundu ve daha iri duruyordu. “Aramızda öyle yaş farkı belli olmuyor.” dedi Raziye.

Konuşmadan bir süre evinin önüne kadar gittiler, “Hasan kusura bakma seni eve alamam pastanede bizi yanlış anladılarsa konu komşuda yanlış anlar, ben sende olmayan birkaç kitabı yarın getiririm” dedi kapıyı açıp iyi geceler dileyip içeri girdi Hasan’a bakarak Kapıyı kapattı.

Hasan, Raziye’nin evinin oradan ayrılıp eve doğru yürürken düşündü bugün benim artık çocuk olmadığımı anladı! Pastaneciyi öğütlesen bu sözleri söylemezdi çok iyi gelişmeler bunlar Allah’ıma şükürler olsun şimdi gevşedi İnşallah zamanla alıştırarak sevdiğim kız sensin derim. Sonra durdu Vallahi seni seviyorum dedim! Bu Raziye akıllı bir kız pastanede konuşmalarımız ile yolda konuştuklarımızı düşünecek ve bir sonuç çıkaracak ya bana yakınlaşır ya da uzaklaşır ona göre hareket ederim diye karar verdi. Eve gelip yatağına uzanıp yine o rüyada ki yerde hayaller kurdu. Bülbül kendinin elinde ki kırmıza güle konup ona serenat yapıyordu! Kendisi de Raziye’ye şiirler okuyup onu şımartıyordu. Yemyeşil çimenlerin üzerine sırt üstü uzanmışlar Aşk nameleri söylüyorlardı. Ayağa kalkıp el ele tutuşup yalın ayak çimen üzerinde yürüyüş yapıyorlardı, gezip dolaşıp ağaç kulübeye geliyorlar, mükellef bir sofra kurulmuş onları bekliyordu! Hasan “burası kesin Cennet olmalı” diye düşünürken uyuya kalmıştı.

Sabahleyin erkenden kalkıp evden çıktı sessizce kapıyı kapatıp dükkâna doğru adımladı. Gün daha yeni aydınlanıyordu. Dükkânı açıp etrafı toparladı, temizlik yaptı, iki simit alıp yedi.

Komşunun oğlu Fatih geldi, “hayırlı işler ede maşallah erkencisin.”

Sağol fatih, sen iyi geldin “dün sevdiğim kıza seni seviyorum dedim.”

“Hadi ya, kız ne cevap verdi?”

“Kız yakında nişanlanacak! ne desin ki.

“Ben bir rüya gördüm” diye rüyasını Fatihe anlattı.

“Bizim bağ yurdumuz var! rüyanda ki Cennet köşesine benzer bir yer var yukarısında” dedi Fatih.

“Uzak mı? Orası Fatih.”

“Dere boğazından epeyce yukarda, biz atlarla çıkıyoruz.”

“Beni oraya götürür müsün?” dedi Hasan.

“Pazar günü erken kalkarsan sokak başından araba kalkıyor beraber gideriz ama köylü at verir mi? Onu bilemem.”

“Parasını veririz akşama kadar kaç para isterler ki?” Dedi Hasan.

“İşin ucunda para olursa yok demezler! köyden gelen olursa sorar sana haber ederim” dedi Fatih.

Makbule Hatun ve kardeşleri geldiler, “sana yemek getirdik içeri gel.” dedi annesi.

“Simit yedim, birazdan acıkırsam yerim” dedi. Saat on olmuş Hasan’ın işleri sakin gidiyordu, Makbule Hanım çalışıyordu.

Hasan, evden gelen yemek çıkınını açıp bakmıştı kızartma vardı çay doldurup yemeğini yedi. Dükkânın dışına çıkarak batan geminin malları bunlar, bedavadan biraz daha ucuz diye bağırmaya başladı.

Makbule Hanımın, dikkatini çekmişti, epey den beri Hasan suskundu “ne oldu? Bu olan aniden canlandı?” diye Hatice’ye sordu.

Hasan, öylesine performans gösteriyordu ki nerdeyse yoldan geçen herkesi çevirip bir şeyler satıyordu.

Akşam oluyordu Hasan hâlâ aynı tempo ile satış yapıyordu.

Raziye, gelmiş, “hayırlı işler Hasan demişti!” Hasan, Raziye’yi duymamış kendisini işine vermişti.

“Hayrola abla, Hasan kimseyi görmüyor.”

“Vallahi bende şaştım saat ondan sonra bizim oğlana bir ilham geldi yoldan geçeni çevirip mal satıyor, çocuklar mal yetiştiremiyorlar.”

“Demek ki, kızla görüştü ve güzel haber aldı bu iştah ondan.” dedi Raziye.

“Ne kızı anam! bir tek komşunun oğlu ile sohbet etti ondan sonra böyle oldu.” dedi Makbule Hanım.

“Abla, sana bir şey diyeceğim ama yok demeyeceksin! dedi Raziye.

“Ne diyeceğine bağlı” dedi Makbule Hanım.

“Abla ya, Vallahi canım lahmacun istiyor, gidip Makbule Ablaya söyleyeyim, lahmacun yaptırayım hep beraber yiyelim diye düşündüm.” dedi Raziye.

“Olur mu? Hiç, Hasan’a söyleyeyim kasaba söyler, kasap yapar, fırına teslim eder dediğimiz saatte hazır olur.”

“Olmaz abla, fikir benden çıktı ben ısmarlamazsam olmaz.” dedi Raziye.

“Hasan’a söyle o zaman.” dedi Makbule Hanım.

“Hasan’a hayatta söylemem sen misafirsin der kabul etmez! Biz Ahmet’le kasaba gider sipariş veririz değil mi? Ahmet.”

Ahmet, “annem tamam derse gideriz abla.”

“Abla, lütfen ben ısmarlayayım beni kırma.”

Haydi Ahmet, Raziye ablanla gidip Lahmacun siparişi verin saat 19, 30 da hazır olsun.” dedi Makbule Hanım.

Hava kararmaya başlamıştı, “Ahmet Lahmacunu alıp gel.” dedi Makbule Hanım.

“Bende seninle geleyim” dedi Raziye.

Onlar beraberce fırından lahmacun almaya giderlerken, “Haydi oğlum sende toparlan dedi Hasan’a.”

Dükkânı derleyip Toparladılar ışıkları söndürüp dışarı çıkıp tarabaları indirip kilitleri vururlarken, “biz geldik diye Raziye’nin sesi duyuldu.”

“Hoş geldin, senin bu saatte ne işin var burada.” dedi Hasan.

Bir saatten fazla sizin dükkândaydım! sen pas vermedin.”

“Kendini gösterseydin ayağımın içi ile güzel bir pas atardım sana.”

“Bu bana inanmıyor abla! Oğlum saatlerce beraberdik, Ahmet’le lahmacun yaptırmaya gittiler! Sana bugün ne olduysa işten başka bir şeyi gözün görmüyordu.” dedi Makbule Hanım.

“Benden küçük ya deyip, eli ile ikisi arasında ki boy mesafesini göstererek, görememişim özür dilerim.” dedi Hasan.

“Konuşmayı bırakın da lahmacun soğumadan bir an önce eve gidelim, daha pervaz ve ayran yapılacak.” dedi Makbule Hanım.

Eve varıp kapıyı açıp içeriye girince, “Raziye abla evin çok güzel oluyor şimdiden ağız tadı ile oturursun İnşallah.” dedi,

“Sağol Raziye, yangından önce daha güzeldi aynı olur mu? Bilmiyorum! Ayaza kuralım sofrayı.” dedi Makbule Hanım.

Sofrayı kurup yemeklerini yediler, çay içip sohbet ettiler, “Abla benim elbiseler ne durumda?”

“İki gün sonra ilk provayı yapalım İnşallah” dedi Makbule Hanım.

Hatice, “Raziye abla nişanın nerde olacak?”

“Denizli’de olacak ailem orada yaşıyor.”

Hasan’ın yine kaşı gözü oynamaya başlamıştı “nerden çıkardın şimdi şu nişan sözünü” diye içinden Hatice’ye kızdı.

ARKASI YARIN...

 

Ali GEMCİ

 

Önceki bölümler:E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Azimli, Çocuk, 11.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı