Azimli Çocuk 10.Bölüm
Haber
22 Temmuz 2022 - Cuma 11:21
 
Azimli Çocuk 10.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Azimli Çocuk 10.Bölüm

Bayram bitmiş, Sabah kahvaltısından sonra Ailecek evden çıkıp dükkâna gittiler, dükkânı temizleyip süpürdüler ortalığı düzenlediler! Bayram bitiminin ilk çalışma günü olduğu için esnaf birbirlerine uğrayıp geçmiş Bayramlarını kutluyorlardı o gün öyle geçmişti. İki gün sonra Ökkeş ede gelip kızım evin anahtarını ver usta getireceğim dedi.

Ökkeş ede, bir usta ile anlaşıp evin tamiratı ile ilgileniyordu aradan on gün geçmişti, öğle yemeği yerlerken afiyet olsun diyerek elinde bir paketle Raziye çıkıp geldi! Hasan oturduğu yerden kalkarak ona oturması için yer gösterdi, “sağol Hasanım” deyip oturdu.

“Makbule Abla, sana kumaşları getirdim yemekten sonra bakarsın.”

“Önce yemeğini ye hele kumaş işi kolay” dedi Makbule Hanım.

Bir kaşık uzattı Hasan, Raziye kaşığı alırken, “Hasan ona kırmızı gül veriyordu sanki” o öyle hayal etmişti! “Raziye, kırmızı gülü koklayıp sapını kırıp kalbinin üstüne taktı.” Sanki rüyasında gördüğü Cennetten bir köşede kaşıkları karşılıklı sallıyorlardı! Raziye ve Makbule Hanım sohbet ediyorlardı ama Hasan onları duymuyordu, görmüyordu o hayallerinde Raziye ile kırlarda çiçek toplayıp vakit geçiriyorlardı.

Makbule Hanım belki beş kere Hasan diye seslendi Hasan düşler alemindeydi annesini duymuyordu! “Ahmet’in onu abi diye sarsması ile hıhh” deyip ayıldı.

Raziye, “Gözün aydın Makbule Abla: Hasan’ı kayıp ettik, Âşık olmuş hem de kara sevdaya yakalanmış.” dedi.

Hasan, “doğru dersin sana sevdalandım kara gözlüm” dedi içinden.

Makbule Hanım, “neyin var oğlum otur yemeğini ye” dedi.

Raziye, “Makbule Abla, dedim ya, Hasan artık büyümüş Âşık olmuş.”

Hasan, beyninden vurulmuşa dönmüştü, “bu kız hala beni küçük bir oğlan çocuğu gibi görüyor on altı yaşına girdim boyum posumda uzun diye hırsından dudaklarını kemiriyordu.”

Makbule Hanım, “burası prova yapmaya ve ölçü almaya müsait değil, akşam mesai çıkışı buraya gel bizim evde gerekenleri yapalım hem akşam yemeğini bizde yeriz.” dedi.

Raziye, “abla sana zahmet olacak!”

“Akşam bekliyorum dedi Makbule Hanım.

 Raziye, “tamam abla” deyip gitti.

Akşam, mesai çıkışı Raziye gelmişti, elimde az bir işim var bitirince kalkarız dedi Makbule Hanım.

Hasan, gelen müşteri olursa ilgileniyor fırsat oldukça Raziye’yi gözlüyordu.

Makbule Hanım, “Hasan oğlum baksana diye seslendi. Efendim anne diyerek yanlarına geldi.”

“Oğlum biz Raziye ablanla eve gidiyoruz dükkânı kapatınca üç tane pide al” dedi.

Hasan, cevap vermeden dönüp dışarıya çıktı! “Bu ne ya! ne ablası annem niye böyle saçmalıyor” diye kendi kendine söyleniyordu.

Raziye, yanına gelip, “Hasan biliyorum benden pek hoşlanmıyorsun ama ben o zaman görevli gelmiştim ve devletimin bana verdiği görevi yaptım! Artık barışalım mı?”

Hasan, dillenmişti, “nerden çıkardın senden hoşlanmadığımı yanlış düşünüyorsun.”

Raziye, “benim yüzüme tepki gösterdiğini düşünmüştüm.”

“Yanlış düşünmüşsün bir arkadaşımla buluşacaktım annem bana sormadan söyleyince alındım.” dedi Hasan.

“Âşık olduğun kızla mı buluşacaktın?”

Hasan, önce biraz sustu! Kafasını kaldırıp “o henüz bilmiyor ki kendini sevdiğimi.” dedi.

“Yanılıyorsun, Kızlar hissederler inan ki ona karşı ilgin olduğunu anlamıştır.” dedi Raziye.

“Asıl sen yanılıyorsun! Benim Âşık olduğum kız benimle alay ediyor! beni pek galeye almıyor! Kendisine Âşık olduğumu anlamaz bile” dedi.

“Kusura bakma ama o kız salağın teki olmalı senin gibi yakışıklı, akıllı, çalışkan bir delikanlıyla niye alay ediyor! Belki de senin itiraf etmeni bekliyordur! Ona söylemeyi hiç denedin mi?”

Makbule Hanım, “haydi gidelim Raziye” dedi.

Raziye, “Hasan bu meseleyi seninle konuşalım belki yardımım dokunur” deyip gittiler.

Evet, “Raziye doğru diyorsun benim Âşık olduğum kız salağın teki” dedi kendi kendine, şimdi ben Raziye’ye Âşık olduğum kız sensin desem bana ne cevap verir? Belli ben senin ablanım yaşına uygun bir kıza âşık ol diyecek! Belki de kahkaha atarak gülecek, bu kızdan bana umut yok baksana söz ve nişan elbisesi diktiriyor hem de anneme! Demek ki onun gönlü bağlı, yaşına uygun bile olsam değil lise, üniversite mezunu bile olsam bu kızın cevabı hayır olur! o vakit bu duruma kesin bir çözüme bakmalıyım! Ama bu kesin çözüm ne olmalı işte bunu bulmalıyım.

Akşam olmuş dükkânı kapatıp fırından üç pide aldı eve gidip demir kapıya vurdu, kapıyı kız kardeşi Hatice açmıştı! “Abi anahtarın yok mu? Senin” dedi. “Evde misafir var gelen olduğunu anlasınlar diye kapıya vurdum” dedi Hasan.

Merdivenlerden yukarı çıkmıştı Makbule Hanım ve Raziye ayaza sergi serip oturmuşlar ellerinde bir moda dergisini inceliyorlardı. Hasan’ın geldiğini görünce “hoş geldin oğlum gel” dedi Makbule Hanım. “Ben sizi rahatsız etmeyeyim yemek hazır olana kadar biraz kitap okuyayım” dedi.

“Ne tür kitap okuyorsun? Hasan” diye sordu Raziye.

“Çocuk kitabı okuyorum! benim yaşımda ki çocukların okuduğu çizgi romanlardan.” dedi Hasan.

Makbule Hanım, “oğlum ayıp olmuyor mu? Yok Raziye ablası basbayağı roman okur o” dedi.

“Bende kitap okumayı severim kitaplarını görebilirmiyim. Değiş tokuş yaparız belki” dedi Raziye.

“Olur” dedi Hasan, Raziye kalkıp Hasan’ın odasına girdi rafta bulunan kitaplara baktı “vay be bizim Hasan büyümüş biz fark edememişiz Makbule Abla.”

Macera, Aşk, dram romanları ile birkaç tane şiir kitabı vardı. Raziye birkaç kitap seçti, “bunları okudun mu? Hasan” diye sordu.

Hasan, “evet okudum hem de birkaç defa.” dedi.

“O halde bunları ben alabilirmiyim. Sana da ben kitap veririm değişikli okuruz” dedi Raziye.

“Olur tabi, niye olmasın.” dedi Hasan.

Yemekten sonra, çay içtiler, “Abla ben gideyim artık” dedi Raziye.

“Evimizin Tamirat işleri yakında biter o zaman seni salmam bizde yatarsın.” dedi Makbule Hanım.

“İnşallah abla, şimdi Hasan beni eve bırakırsın değil mi?”

“Bırakır tabi ki, haydi oğlum Raziye ablanı evine bırakıp gel” dedi makbule Hanım.

Hasan, elinde olmadan tepki gösteriyordu annesinin her Raziye ablan demesine. Hali ile Raziye ve Makbule Hanım, Hasan’ın Raziye’den hoşlanmadığı kanısı oluşuyordu.

Evden Raziye ile beraber çıktılar ulu caminin oraya aşağı inip boğazkesen caddesine doğru çıkmaya başladılar. “Hasan, sana uğrak pastanesinde bir dondurma ısmarlasam beni sever misin?” Dedi Raziye.

“Dondurmayı ben ısmarlayayım ayrıca seni sevmediğimi nerden çıkardın şimdi.” dedi Hasan.

“Annen ne zaman benim adımı söylese nevrin dönüyor, senin benden nefret ettiğin düşüncesi oluşuyor bende.”

“Yanlış düşünüyorsun sana karşı öyle bir düşüncem yok ve seni seviyorum iyi bir kızsın, ayrıca ben çocuk değilim dondurma ile beni kandıramazsın.” dedi Hasan.

“Vay, aramızda yaş farkı olmasaydı bu çocuk beni tavlamaya çalışıyor derdim! Sahi Âşık olduğun kızla ne yaptın ilerleme var mı?”

“Dediklerini düşündüm bugün ona seni seviyorum” dedim.

“Öylemi? Çok iyi bir gelişme, ne cevap verdi?”

“Hiçbir şey demedi öylece dinledi.”

“Ne salak bir kızmış bu böyle birde pastaneye davet et bakalım ne diyecek.” dedi Raziye.

Bu ara uğrak Pastanesinin önüne gelmişlerdi, “buyur pastaneye girelim” dedi Hasan.

“Beni değil o kızı davet et dedi gülerek” Raziye.

“Pastaneye beni sen davet etmiştin yanlış hatırlamıyorsam.” dedi Hasan.

Beraberce pastaneye girip bir masaya oturdular, “ne yersin?” Diye sordu Hasan.

“Seni ben davet ettim! asıl sen ne yersin” dedi gülerek Raziye.

“Dondurma diye konuşmuştuk” dedi Hasan.

İki dondurma söylediler kitaplarla ilgili konuştular dondurmaları bitince “başka bir şey istermisin” dedi Raziye.

“Teşekkür ederim kâfi, sen istermisin ?” diye sordu Hasan.

“Kalktılar Hasan hesabı ödemek istedi, Raziye olmaz, Hasan seni ben davet ettim” dedi.

“İyide pastanede ve lokantada kızların hesap ödediği görülmüş şey mi? Görenler beni kınarlar” dedi Hasan.

 

ARKASI YARIN

 

Ali GEMCİ

 

(Kitabımızın yeni bölümleri her gün saat 10:00'da paylaşlacaktır.)

Önceki bölümler: E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Azimli, Çocuk, 10.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı