Şok 7.Bölüm
Haber
17 Ağustos 2022 - Çarşamba 08:08
 
Şok 7.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 7.Bölüm

Niye yakıştıramıyorsun? yüz kızartacak işler mi yaptın?
Bana göre normal şeyler ama Anadolu insanlarının yaşam tarzına uygun olmayan bir yaşam tarzını seviyorum. Mesela ben evliliğe karşıyım, arkadaşlık yapmayı uygun görüyorum. Ama sen öyle değilsin sevdin mi sahiplenmek istiyorsun dedi Ebru.
Sana bir soru sorsam harbi cevap verir misin bana dedi Orhan.
Sor belki verebilirim!
Benimle aynı evde kalırken başka bir erkekle oldun mu?
Bir şey mi duydun bu soruyu soruyorsun?

Sadece merak ettim onun için sordum?
seninle tanışmadan önce bir erkek arkadaşım vardı seninle beraber aynı evde kalırken onunla ilişkim devam ediyordu. Ama onu asla eve getirmedim.
Bende dürüst olayım, ben seni düzgün bir kız olarak biliyordum, böyle birisi olduğunu bilseydim aynı evi seninle paylaşmazdım. Zeki usta bana boşuna pezevenklik teklif etmemiş dedi Orhan.

Sana bir teklifte bulunayım aynı evde yaşayalım istersen karı koca gibi aynı yatağı da paylaşırız.
Herkes kendi yoluna gitsin Ebru, ben zengin olmak için buralara geldim ya zengin olurum ya da memleketime gider evlenir hayatıma düzen kurarım dedi.
Kalacak bir yer bulana kadar kalmama müsaade eder misin çok sürmezse olur dedi Orhan.
Eve gidip yataklarına yattılar, sabahleyin Ebru işine giderken Orhan esnaftan utanıyordu bilmeden büyük hata yapmıştı. Vakti gelince Namık ustanın yanına varıp selam verdi. Namık usta selamını alıp otur bakalım şöyle dedi. Sana dükkânı vermek istemiyorum niye biliyor musun? Çünkü eşek gibi çalışıp kazancını o kızlara yediriyorsun, bak oğlum ya memleketine dön ya da o kızları yakandan düşür dedi.
Bak ustam o bahsettiğiniz kızı ben kaç defa kovdum yüzsüz yine geliyor ne o kızla nede beraber kaldığım kızla vallahi billahi elim eline bile değmedi diye anlattı.
Namık usta kafasını salladı Şakir aynısını söyledi, bu çocuk dünyadan haberi yok tertemiz bir çocuk dedi. O kızları başından def edersen Dükkân senin dedi.
Ustam, Zeki olayından sonra zaten kıza söyledim kendine kalacak yer ayarla dedim. Diğer kız zaten dediğim gibi beni işimden eden bir şirret ona o zamanda yüz vermedim şimdide yüz vermedim zorla eve girdi yahu, kovuyorum gitmiyor nerdeyse iki kız dövüşüyorlardı.
Bu kızlardan kurtulacağına söz veriyor musun? Ustam sana anlattığım gibi hemen def edemem birkaç gün içinde zaten gidecek.
Zekinin dükkânını şu kadar paraya alır mısın? şu kadarda kirası var dedi Namık usta.
Sen niye satmıyorsun? ben Zeki usta ile konuşmam. Senin söylediklerini o söylemeliydi bana.
Çok uzatma, kız gidiyor sen dükkânı alıyorsun ve evde kalıyorsun o kadar dedi Namık usta.

Zeki usta niye satıyor dükkânı?
Onun aptallığından kendini yoruyor kocaman serası var gitsin seracılık yapsın artık, Zeki gel diye çağırdı. Şakir sende gel dedi. Oturup pazarlık yaptılar hayırlı olsun ikinize de uzatmayın dedi Namık usta.
Gidip paranı getireyim dedi, bankaya gidip Zeki ustanın parasını verdi. Bugün ki boşlukta gidip ehliyetimi alıp geleyim dedi. Ehliyetini alıp cebine koydu. Dükkânın eksik malzemeleri için sanayiye gidip Hurdacıdan Malzeme alıp kamyonete yükleyip dükkâna getirip indirdi.
İş elbiselerini giyip yarın ki yapacağı işleri hazırlamak için yatsıya kadar çalıştı. Lokantaya gidip yemek yiyip eve geldi. Zeki usta ile barıştın herhalde dedi Ebru. Onun dükkânını satın aldım evde kalacağım.
Bana yol görünüyor değil mi? Sizin ne olduğunuzu benden başka herkes biliyormuş, adamlar şart koştular o kızlar kalmayacak diye birkaç gün müsaade ettiler dedi Orhan.

Orhan, keşke senin istediğin gibi birisi olsaydım seninle kalsaydım sana çok teşekkür ederim bana çok iyilik yaptın dedi o akşam uzunca sohbet ettiler.
Orhan saat beşte kalkıp duş alarak evden çıkıp dükkânı açarak yarım işleri bitirdi. Çay demlemişti iki simit alarak ocağı yaktı kömür takviyesinden sonra körüğün şalterini açıp ocağa demir attı. Bir süre sonra Ebru valizlerini toplayıp geldi her şey için çok teşekkür ederim dünkü geceyi asla unutmayacağım bundan sonraki hayatında başarılar dilerim deyip gitti.
Orhan’ın aslında sol tarafı sızlamadı değildi, senin istediğin gibi bir hayat süreceğim deseydi onu öyle kabul edecekti. Sanayiden dükkân bulurum başka bir yerden de ev tutarız diye düşünmüştü, hatta buyur diploma deyip babama gösterirsek eczane bile açarlardı ama o hiç o dallara basmamıştı. Kalbinin bir köşesinde hep Ebru ile ilgili özel bir yer kalacaktı.
Ramazanlık başlamıştı, hem oruçtu, hava sıcak ve rutubetliydi birde ocağın sıcağı çok zor oluyordu çevrede ev olmasaydı gece çalışırdı. İşleri çok iyiydi Zeki ustanın müşterileri ile aynen devam ediyordu. Ramazan’dan önce sabah erken geliyor akşam geç gidiyor açığı kapatıyordu. Ramazanlık boyunca sabah sekiz akşam beş arası çalıştı sahur yapamadığı için zor oluyordu. Diğer demirciler öğleye kadar oyalanıp gidiyorlardı. İftar için bazen lokantaya bazen kendisi elinden gelen bir yemeği yapıyor iki defada komşuların iftar davetine gitmişti. Bayram tatili üç gün olduğu için sadece dinlenmiş araba ile gezmiş Bayram tatilini öyle geçirmişti.
Annesi ile mektuplaşıyorlardı Şakir abinin telefonunu vermişti ama henüz telefon siftahı yoktu. Birçok mektupta Çocukları alıp gel diye annesine mektuplarında kaç defa yazmıştı. İşleri çok yoğundu satış fiyatları Maraş’a göre çok iyi idi, ama kimse çocuğunu demircilik mesleğine vermiyordu, çırak bile bulamıyorlardı! Bir gün bir mektup geldi, bizi araba ile aldırırsan geleceğiz, tamam dersen şu telefon numarası babanın çalıştığı yerin telefonu diye yazıyordu. Şakir abi, böyle bir durum var Maraş’ gidip gelecek bir şoför lazım ne yaparız. Sadettin emekli oldu boş duruyor onu yollarız, ama yevmiye teklif etmeliyiz.
Teklifini yap abi, tamam derse telefon açıp soracağım ne zaman araba göndereyim diye.
Öbür gün Sadettin abi Selam vererek geldi Orhan aileni getirecekmişim dedi.
Zahmet olmazsa abi Maraş’a gidip geleceksin dedi.
Yolculuk ne zaman? Diye sordu Sadettin abi.
Abi, Maraş’a telefon açıp soracağım onlar için ne zaman uygunsa o zaman.

Şakir’den telefon açalım dedi Saadettin abi.
Abi, ayıp olur yukarıda telefon kulübesi var iki dakikada gider gelirim.
Yok, oğlum orada bir kilo metre telefon kuyruğu oluyor ben söylerim Şakir’e deyip gitti.
Şakir abi gelip, gel nereye istiyorsan telefon aç dedi.
Orhan, mektubu alıp Şakir abinin dükkânından telefon açtı, Apış usta ile görüşeceğim dedi. Tamam beş dakika sonra ararım ben oğluyum Antalya’dan arıyorum dedi.
İkinci telefon açmasında babası ile görüştü. Şakir abinin telefon numarasını verip kapattı.
Abi, annemle görüşüp haber edecekler borcum ne kadar dedi.
Dükkânına doğru yürü bakalım ense tıraşın nasıl bir bakalım dedi Şakir abi.
İki gün sonra Şakir abi Orhan telefon var diye haber etti. İki gün sonra bizi aldır dedi.
Araba yarın akşam Maraş’a gelir buradan bir abi gelecek akşam onu misafir edersiniz sabahleyin yola çıkarsınız dedi.
Akşam’dan arabanın her şeyi kontrol edildi sabahleyin Sadettin abiye bir miktar para verdi abi yolda yemek parası verdirme dedi.
Öbür gün komşulardan emanet bir şezlong aldı. Buz dolabını meyve ve sebzeler, çeşit çeşit kahvaltılıklar, et, kıyma aklına gelen mutfakla ilgili her şeyi alıp hazır etti. Akşam sekizde araba dükkânın önünde durdu. Önce Apış usta indi, Orhan babasının elini öptü hoş geldiniz diyerek, anasının elini öptü kardeşleri ile kucaklaştı. Haydi eve çıkalım dedi. Ailesini eve çıkardıktan sonra ben dükkânı kapatıp geliyorum dedi. Aşağıya inip dükkânı kapatıp geldi. Karnınız aç mı yemek yaptırayım mı diye sordu. Karınları dok olduğunu söylediler. Evim biraz küçük ama sığarız dedi. Apış usta sordu Orhan anlattı. Hani ulan şu eczacı kız nerde? diye sordu.

Onunla ayrıldık dedi Orhan.
Apış usta, niye ayrıldınız?
Ben onu düzgün bir kız sanıyordum ama bize yakışır birisi olmadığını öğrendim ayrıldım dedi.
Ulan bok, zaten aklı başında bir eczacı seni beğenir mi? Dedi.
Babasını ağzından çıkan her söz kurşun ağırlığında geliyordu onu gönül evinden vuruyordu! Ya esnafın yanında da böyle konuşursa diye endişelenmeye başlamıştı, bütün pencereler açıktı iki vantilatör çalışıyordu. Orhan kalkıp onlara dolaptan birer meşrubat alıp ikram etti. Anne buz dolabında her şey var mutfakta da bir eksiğimiz yok sen eksik tespit edersen bana söyle hemen alırım dedi.
Sakine Hanım ve Nuriye meyve getirip ikram ettiler. Siz meyvenizi yerken ben bir duş alayım dedi. Orhan duş alırken, Sakine Hanım, hani seninle ne konuşmuştuk herif! Oğlanla düzgün konuş senin bu ağzının yüzüne kaçtı Maraş’tan hiç değilse burada güzel konuş dedi.
Hele ki böyle konuştum! bak oğlun adam olma yolunda ilerliyor dedi
Baba, annem haklı burada hele başkalarının yanında öyle kaba konuşursan vallahi abim sana küser bir daha Maraş’a da gelmez dedi Nuriye.
Orhan, banyodan çıkmış ailesinin yanına gelmişti banyo yapmak isterseniz müsait dedi.
O gece, anne ve babası yatak odasında kardeşleri ile Orhan salonda yattılar, Orhan sabah erkenden kalkıp dükkânını açıp işlerini yapmaya koyuldu saat sekiz olunca Erdal gelip abi bakkal nerde ekmek alacağım dedi. Sen git ben alır gelirim dedi.  Ekmek alıp geldiğinde Sakine Hanım sofrayı hazır etmişti hep beraber kahvaltıya oturdular, Orhan’ın en çok özlediği manzara idi Kahvaltının arkasına ben dükkâna gidiyorum siz istediğiniz saatte bana haber edin Sadettin abi sizi gezdirecek dedi.
Bu arabanın kirası çok değil mi lan bizi sen gezdirsene. Baba araba benim, Sadettin abi yeni emekli oldu sizi gezdirecek, akşamları ben gezdiririm dedi.

Şu arabanın ruhsatını görelim, buda eczacı diploması gibi olmasında dedi Apış usta.
Aşağıya indiğin zaman gösteririm ruhsat arabada dedi.
Bir hırsla aşağıya inip demirleri ocaktan alıp öylesine dövüyordu ki. Biraz sonra ailesi geldi. Şuradan aşağıda güzel yerler varmış biz oraya doğru iniyoruz dedi Erdal. Şu para yanında dursun deyip bir miktar para verdi Erdal’a. Orhan işinde son sürat çalışırken ikindi olmuş ailesi gelmişti, annesi ve Nuriye yukarı çıktılar, Apış usta ve Erdal Orhan’ın yanında kaldılar, Şakir abi gelip hoş geldiniz deyip kendisini tanıttı, sizi tebrik ederim böyle efendi, terbiyeli ve çalışkan çocuk yetiştirdiğiniz için dedi.
Orhan’ın yüreği ağzına geldi. eyvah bunları bu bok için mi söylüyorsun der mi? Vallahi der diye aklından geçirdi. Ömründe babasında bir tek güzel söz duymamıştı.
Sağ olun Orhan çalışkandır dedi Apış usta, bir köşeye oturup sohbete daldılar. Erdal, merak etme abi, babam sadece bize kaba başkalarına çok nezaketli davranır dedi.
Bizim babamız niye böyle? Erdal.
Babasından ne gördüyse onu yapıyor diyor anam.
Saat yedi de işi bırakıp dükkânı kapatıp eve çıktılar Sakine Hanım yemek pişmek üzere dedi. Orhan duş alıp geldi yemekleri masaya koyuyorlardı, anam ellerine sağlık vallahi çok özlemişim ev yemeğini dedi. Sen iste oğlum ne yemek canın istiyorsa yaparım dedi.

Adam ol evlen avradın yapsın sana yemeği dedi Apış usta.
Orhan’ın boğazına çakıldı yediği yemek cevap vermedi tatsızlık çıkmasın diye ne derse desin ne yaparsa yapsın içime atacağım diye söz vermişti kendisine.
Yemekten sonra haydi sizi çay bahçesine götüreyim dedi. Herkes hazırlanınca evden çıkıp arabaya bindiler. Bir süre gidince arabayı park ettiler.

 

Arkası Yarın.

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler:  E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Şok, 7.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı