Şok 5.Bölüm
Haber
15 Ağustos 2022 - Pazartesi 06:43
 
Şok 5.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 5.Bölüm

Sabahleyin saat altıda Antalya’da inip dolmuşa binerek dükkânın yakınında lokantada çorba içip dükkâna vardı. Zeki usta henüz gelmemişti eve çıkıp biraz vakit geçirdi biraz sonra aşağıdan Kepenk seslerini duyunca iş elbiselerini giyip evden çıkıp dükkâna vardı. Selam verip içeriye girdi. “Aleyküm selam bizim oğlan, Maraş’a gitmedin mi?” Diye sordu Zeki usta.
“Gidip geldim ustam, cebinden diplomasını göstererek getirdim.” dedi.
“Öğleden sonra, seni bir yere göndereyim oradan istediklerini temin et gerisi kolay” dedi.
Öğleye kadar çalıştılar, yemek ve çay içip işlerine devam ettiler bir süre sonra “Haydi sen şu adrese git gel bakalım” dedi. Orhan üzerini değiştirip acele ile Zeki ustanın verdiği adrese gitti Burası sürücü kursuydu, bu sistem yeni başlamış önce ehliyeti Trafik şubesi veriyordu. Oradan ona yapması gerekenleri sıraladılar, iki gün sonra heyet var sağlık raporunu gidip al dediler. Dükkâna dönüp olanları Zeki ustaya anlattı üzerine değiştirip dükkâna dönerek açığı kapatmak için çalıştı. İş bitimi fotoğrafçıya giderek vesikalık fotoğraf çektirdi, akşam yemeğinden sonra yatıp uyudu
İki gün sonra sağlık heyetine girip, sağlık raporunu alıp sürücü kursuna götürdü. Para işini Zeki usta ile halledecekmişsiniz dedi.
Ebru, gideli on gün olmuş hala dönmemişti, telefon numarası olsaydı arar sorardı iyice meraklanmıştı, belki de ailesi onu Antalya’ya dönmesini istememişlerdir diye birçok şey geçiriyordu aklından. Akşamları çok sıkıcı geçiyordu yalnızlık Allaha mahsustu kulu katlanamazdı. Akşamları Zeki usta gidince o dükkânda kalıp en azından demir kesiyor, delik deliyor vakit geçiriyordu.
Öbür gün, “Ustam ben Ebrunun çalıştığı eczaneye gitsem bu kız oraya bir haber bırakmış mı? Bir öğreneyim” dedi.
“Zeki usta, telefonu var sorar öğreniriz” deyip komşuya telefon açmaya gitti. Bir süre sonra geldi, “Cenazesi varmış izin almış” dedi Zeki usta. “Kim ölmüş öğrenebildin mi ustam” dedi Orhan.
“Söylememiş onlarda sormamışlar” dedi Zeki usta.

Orhan, dükkânda yine akşam çalışıyordu şunun fiyatı ne kadar diye bir bayan sesine döndü, karşısında Merve vardı. Merve, Orhan’ı görünce şaşırdı, “Sen ne yapıyorsun? Burada” diye sordu.
“Bu dükkân benim” dedi Orhan.
“Sende Demircilik de mi vardı?” dedi Merve.
“Benim gerçek mesleğim demirciliktir.”
“Pazılarından, belliydi, o kasları boşuna yapmamışın.”
“Neye bakmıştın” dedi Orhan.
“Biz seninle hiç normal konuşamaz mıyız?” dedi Merve.
“Hanzo ve kıro diyerek sen başlattın” dedi Orhan.
“Geçmişi boş ver artık arkadaş olalım.”
“Benim kız arkadaşım var” dedi Orhan.
“Tabi ya, Ebru seninle takılıyor değil mi? Sahi o ne yapıyor.”
“Eskişehir de birkaç güne döner” dedi Orhan.
“Merve ile sevgilimi oldunuz?”
“İlla sevgilimi olacağız.”
“Aynı evde beraber kalıyorsunuz diye duydum.”
“Sen, buraya gerçekten tesadüf mü? Geldin.” dedi Orhan.
“Vallahi, tesadüf geldim birkaç çapa alacaktım.” dedi Merve.

“Ne alacaksan al, beni oyalama işim var benim.”
“Bu kadar itici miyim? benden böylesine nefret ediyorsun?”
“Seni ilk tanıdığım günden işten ayrıldığım ana kadar, kaba saba kızdın kafama böyle yazmışım.”
“Ona, kaba, saba denmez, kaprisli denilir.”
“Ben, cahil bir kıroyum, aklım o kadar yetiyor” dedi Orhan.
“Bana dört tane çapa ver barışalım.” dedi Merve.
“Burası ticarethane müşteri veli nimettir deyip dört çapayı bir poşete koyup seksen lira lütfen” dedi.
“Seksen ne, ben sana yüz lira vereyim buyur” dedi.
“Orhan, parayı alıp yirmi lirayı ona uzattı.”
“Üstü kalsın benimle barışıncaya kadar her gün gelip çapa alırım.” Deyip gitti.
“Bu kız manyak mı ne, sanki kendisi ile arkadaş olmak isteyen var” dedi Orhan.
Hava kararıncaya kadar çalıştı, dükkânı kapatıp eve çıkarak duş aldı, dolapta soğuk karpuz vardı peynir ekmek ile yedi, kanepeye uzanıp televizyon izledi.

Öbür gün işlerine odaklanmış çalışıyorlardı, “Ebru kolay gelsin” dedi.
“Hoş geldin neredeydin.” dedi Orhan.
“Şimdi eve çıkıp biraz dinleneyim sonra anlatırım” deyip eve gitti.
Akşam üstü dükkânda çalışıyordu, Merve gelip selam verdi. Orhan ona yüz vermedi, “Merve yanına gelip çapa alacağım.” dedi.
“Çapa kalmadı” dedi Orhan.
“Ebru seni terk etmiş diye duydum.”
“Orhan, gülerek onu diyen uydurmuş.” dedi.
“Niye yok o zaman yanında.” dedi.
“Sana ne ya, bizi rahat bırak” dedi Orhan.
“Buradayım ne diyorsan bana söyle” dedi Ebru sertçe.
“O sevgilin bana sert çıktı Orhan, merak ettim kızım arkadaş değil miyiz?”
“Orhan, yemek hazır dükkânı kapatıp gel” deyip eve çıktı.
“Siz bir acayip olmuşsunuz, ne bu kaprisler” dedi Merve.
“Orhan, bir taraftan, ahşap kepenkleri kapatıyor bir taraftan da burada istenmiyorsun.” dedi.
“Eve bakarak oh alt dükkân, üst ev gel keyfim gel, beni eve davet etmeyecek misin.”
Orhan, dükkânı kapatıp arkasını dönüp birkaç adımda kapıya varıp anahtarı ile açarak içeriye girerken, Merve eli ile kapıyı tutarak içeriye girdi merdivenlerden çıkıp yukarıya çıktı. Arkasından Orhan çıktı.
“Bir tabakta bana koyarsın herhalde” Ebru dedi.
“Ebru, Orhan’a bakarak, “Niçin misafirimiz var demedin hayatım.” dedi.

“Ooo, siz işi ilerletmişsiniz hayatım falan anlayalım.” dedi Merve.
“Orhan, biz beş ay önce evlendik karım bana ne isterse söyler.” dedi.
“Buna inanmamı beklemiyorsunuz herhalde” dedi Merve.
“Bana bak Merve, ben Orhan kadar nezaketli davranmam defol buradan” dedi Ebru.
“Dönüşüm muhteşem olacak, unutamayacağınız bir ders vereceğim size göreceksin deyip” gitti Merve.
“Ne yapışık bir kız, dünden beri geliyor yüz vermiyorum yine geliyor.”
“Bu sana aşık, sen ona yüz vermeyince o gün çıldırmıştı.” dedi Ebru.
“Aman benden uzak dursun, bayan diye seviyeli davranıyorum, ayrıca özür dilerim evliyiz deyip onu başımızdan atmak istedim.” dedi Orhan.
“Şerri def etmek için normal, bende hayatım dedim önemli değil.” dedi Ebru.
“Yemeklerini yedikten sonra, başın sağ olsun kim vefat etti?” diye sordu.

“İşim biraz uzadı bir bahane bulmalıydım öyle dedim ölen yok çok Şükür, ben yok iken sen ne yaptın?”
“Araba aldım, ehliyet almak için diplomam lazımdı, Maraş’a gidip geldim akşamları geç saate kadar çalıştım.” dedi Orhan.
“Araban hayırlı olsun hani nerde görebilir miyim.”
 “Tabi bak karşı duvarın dibinde duran beyaz araba, ehliyetimi alırsam bol bol gezeriz” dedi Orhan.
“Benim ehliyetim var ama direksiyonum zayıf” dedi Ebru.
“pazar günleri müsait bir yere gider ikimizde pratik yaparız” dedi Orhan.
“Haydi gidip içine bakalım mı?” Dedi Ebru.
“Olur dedi Orhan, ama önce bir duş alayım.”
“Sen anahtarı bana ver, teyp varsa sen gelinceye kadar teyp dinlerim.” dedi Ebru,
“Buyur anahtarı deyip uzattı, arabada teyp ve kasetler var keyfine bak.”

Orhan duş alıp üzerine temiz bir şeyler giyip arabanın yanına geldi. “Nasıl beğendin mi? Arabayı” dedi.
“Artık pazar günleri bununla Antalya’nın güzel koylarına gideriz akşamları gezeriz ne güzel” dedi Ebru.
“Gideriz Vallahi, Hatta Kurban Bayram’ında beraber Maraş’a gideriz, istersen Eskişehir’e gideriz” dedi Orhan.
Uzunca sohbet ettiler, “Pazar günü pratik yapmaya gidelim araba burada duruyor, biz içinde çocuklar gibi sohbet ediyoruz” dedi Orhan.
“Ebru, dedim ya, ehliyetim var direksiyonum zayıf.”
“Benim ehliyetim yok ama bu arabanın tiftiğini attırırım, askerde şofördüm Ankara trafiğini hallaç gibi atardım.” dedi Orhan.
“Maraş’ta ne yaptın? Babanla bir sorun çıktımı?”
Orhan, olanları anlattı, evden çıkarken babama sen benimle alay et benim, Antalya’da dükkânım, evim ve arabam var dedim, Kurban Bayram’ında Arabam ile gelip şuraya kocaman bir çebiş asacağım dedim. Babam ne dedi biliyor musun? Her şeyi almışsın birde avrat al eksiğin kalmasın eğer yanında birde avrat getir söz o çebişi oraya ben asacağım dedi. Sen benimle alay ediyorsun ama vallahi o dediğinde var hem de eczacı dedim. Tamam ulan, arabanın devri üstüne olacak kızda eczacılık diploması ile gelsin ikisini de gözlerim ile göreyim bağı satıp size eczacı dükkânı açarım dedi. Biz Kurban Bayram’ında geliriz ama Antalya’dan dönmeyiz orada işimiz iyi dedim diye anlattı. “Kusura bakma seni babama karşı olan hırsımda kullandım.” dedi.

“Canın sağ olsun, bana dediğin iyi oldu bakarsın annenler çıkıp gelirler işi bozuntuya vermeyiz” dedi Ebru.
“Bu yalanıma kızmadığın için sana çok teşekkür ederim Ebru.”
“Antalya’da olursam, müsait de olursam diplomamı alır seninle Maraş’a giderim! ama sonrasında ne yapacaksın? Benim burada ne kadar kalacağım belli olmaz hastane işim veya başka bir Şehirde bana Ortaklık teklif ederlerse benim de işime gelirse biliyorsun gideceğim! Ailen kız nerde derlerse ne cevap vereceksin?” Dedi Ebru.
“Babamın alaycı konuşmaları beni kamçıladı boş kalıp bir an dedim özür dilerim. Bu kadar zamanda anlattıkların nasıl olur bari birde avrat bulda beni masraftan kurtar deyince öylesine söyledim işte.”

“Sen, Merve’ye dikkat et, kendini ondan koru, o sapıktan her bela gelir insana” dedi Ebru.
“Biliyorum, kovuyorum, yüz vermiyorum yine geliyor, akşam yüzsüzlüğünü gördün işte.”
“Bak, çok ciddi söylüyorum o kız gerçekten cinsi sapık ben oradan boşuna kaçmadım! Seni kafaya taktı ya, seni elde etmeden durmaz” dedi Ebru.
“Kızdan, sapık olur mu?” Diye saf saf sordu Orhan.
“Orhan, sen çok saf tertemiz bir delikanlısın sakın bozulma üniversitede neler gördük neler, Hele Alanya ve Antalya’da öyle sapıklıklara şahit oldum ki, iyi ki sen tekrar demirciliğe dönüp o pis ortamlardan kurtuldun. Dedi Ebru.
Bana göre benim yaptığım iş temizdi.
Senin yaptığın iş elbette temizdi ama zamanla orada ki çalışanlara hatta gelen müşterilere uyarsın. Bu insanın doğası gereği kendiliğinden gelişir dedi Ebru.

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Her gün saat 06:30'da yeni bölüm paylaşlacaktır.

Diğer Bölümler:   E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Şok, 5.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı