Sabah kahvaltısına Yemliha Eşgili Şovra (Ekşili Çorba) yaptırmıştı. Sofraya oturup iştahla yemeye başladılar. Hamdi, Yemliha gardaşım, bu çorba çok lezzetli olmuş içinde neler var? diye sordu.
Özel bir şey yok gardaş, döğme, sumak ekşi, patlıcan, tuz, biber, bir de halis yağ dedi.
Ertuğrul, Hamdi’ye bakarak, sende mi benim gibi düşünüyorsun? Dedi.
Afiyet olsun Avukatım, bizim hanım bu mübareği güzel yapar deyip çorba kasesini eline alıp, derinden bir koklayıp ohh dedi Yemliha.
Ertuğrul ile Hamdi gönülsüz de olsa bir kap çorbadan içtiler. Üzerine çay geldi onlar çaylarını içerlerken, Yemliha onlardan uzaklaşıp, Kadıoğlu’nu arayıp, emmi oğlu işlem tamam dedi.
Kadıoğlu Orhan’ı arayıp işlem tamam şimdi ne yapalım dedi.
Buraya gel seninle oraya gidip bakalım ne oluyor dedi.
Kadıoğlu, Orhan’ı bağdan alarak yola çıktılar, yolda onları Kurt Resul aradı.
Gardaş, Elbistan’dayım müsaitsen Maraş’a geleceğim dedi.
Seninle Elbistan’da buluşalım biz şu anda yoldayız, seni arar buluşuruz dedi Orhan.
Yolda Alamancı Kurt Resul bu işe karışırsa çok iyi olur ona durumu anlatırız dedi Orhan.
Elbistan’dan Kurt Resul’ü alıp Türkmenler köyüne doğru yola çıktılar. Ona durumu anlattılar.
Kurt Resul, Oğlum bunlar ölmesinler dedi.
Acı patlıcanın kırağı çalmaz derler deyip Ertuğrul’un meselesini anlattılar.
İyi o zaman bende size uyarım o zaman dedi Kurt Resul.
Yolda, Yemliha aradı, Emmi oğlu Avukat kıvranıyor ama Hamdi’yi tırrik tutmuyor iyi cırcır oldu dedi.
Yoldayız emmi oğlu yarım saate ordayız dedi Kadıoğlu.
Hamdi, Yemliha canım kardeşim o çorbanın içine ne koydun söylesen ona göre bir önlem alırdık dedi.
Ama Hamdi hemen koşarak bir yere çöktü.
Ertuğrul, benim de karnım ağrıyor, Hamdi doğru söylüyor o çorbadan sonra oldu ne olduysa dedi.
Çorba da bir şey olsaydı bana da olurdu, bizim evin hepsi aynı çorbadan içti bizde niye bir yok dedi Yemliha.
Siz, yayla malısınız gardaş dedi bir taraftan da pantolonunu çekiştirerek Hamdi.
Mal derken, hayvan mıyız biz dedi sertçe Yemliha.
Ertuğrul, yok gardaşım ya, siz açık havada alışkınsınız biz cırcır olduk tırrik tutmuyor dedi.
Uzaktan bir araba tozu dumanı savurarak geliyordu, yaklaşınca kornaya bastı.
Aha benim emmi oğlu geldi ben onları karşılayayım deyip Yemliha tepeden aşağı inip onları karşıladı. Durum ne? emmi oğlu diye sordu Kadıoğlu.
İkisinin de musluğu tırrik tutmuyor emmi oğlu. Avukat Hamdi’den biraz dayanıklı çıktı dedi.
Ertuğrul alışkın, Hamdi’nin ilk motor yağ yemesi, o hıyar ağası ne kadar gülmüştü bize çeksin bakalım dedi Orhan. Beraberce yukarı çıktılar, Hamdi meydanlarda görünmüyordu. Ertuğrul, çoban kepeneğinin içinde kayıp olmuştu.
Alooo Abuket biz geldik misafir böylemi karşılanır oğlum dedi Orhan.
Bu işin altından sen çıkarsan var ya dedi Ertuğrul.
Hangi işin altından ben çıkarsam dedi Orhan.
Hemen, Kurt Resul atıldı, ne oldu? Gardaşım sana diye sordu.
Gel de kulağına söyleyeyim dedi Kurt Resule, Ertuğrul.
Kurt Resul, Ertuğrul’un yanına varıp eğildi, Ertuğrul onun kulağına bir şeyler söyledi.
Kurt Resul ayağa kalkarak, demee dedi.
Ne olmuş Resul abi ona diye sordu Orhan.
Edem şeyim gidiyor tırrik tutmuyor diyor.
Hamdi göründü, sizi Allah gönderdi gardaşlarım senelerce özenle bakıp büyüttüğüm göbeğim ve basenim eriyor beni doktora götürün dedi.
Orhan. Size ne oldu diye sordu.
Sabahleyin Ekşili Çorba içtik ne olduysa ondan sonra oldu dedi Ertuğrul.
Bizde aynı çorbadan içtik gardaş bizde niye bir şey yok dedi Yemliha.
Kurt Resul, benim bir çebiş sözüm vardı size, gelin buradan bir koyun alıp o işi burada halledelim dedi.
Sen sözünü Maraş’ta yerine getir biz artık gidelim dedi Ertuğrul.
Kadıoğlu, Tabak haneye bok mu yetiştireceğiz aslanım Hamdi ha bire arabaya bırakır dedi.
Ne Hamdi’si oğlum benim ki hızlandı deyip koşarak oradan gidip bir yere çöktü Abuket.
Birkaç saat orada oyalandılar. Hamdi ve Ertuğrul rahatlayınca emmioğlu bize müsaade deyip arabaya binip yola çıktılar. Resul abi önce içmeye varsak bunlar orada bolca su içip rahatlasalar olur mu? Dedi Kadıoğlu.
Olur tabi, bende gezmiş olurum dedi Kurt Resul.
Virajlı inişli çıkışlı yollardan gidiyorlardı. Yolda birkaç defa durdular, Hamdi ve Ertuğrul için. Cela içmelerine vardıklarında bolca su içtiler, acı su ile ayran yapıp içtiler. Orhan, tava yaptırmıştı oturup yemeklerini yedikten sonra önce Elbistan’a Kurt Resulü bıraktılar oradan Maraş yoluna düştüler. Tekir’e gelince sizlere pirzola ısmarlayayım mı? Dedi Orhan.
Hamdi iyi olur canım kardeşim kayıp ettiğim kilolarıma faydası olur dedi.
Yol üstünde tanıdık bir kebapçıya girip pirzola söylediler. Yemekten sonra, Abuket seni nereye bırakacağız diye sordu Kadıoğlu.
Araba benim oğlanda bağa gideceğim dedi.
Orhan, telefonla Gülbey’i arayıp filan yere hemen bir araba yolla dedi. Onlar Maraş’a geldiklerinde araba hazır bekliyordu. Ertuğrul arabadan inerken bunu yuttu sanmayın bunun altında kalmam deyip bekleyen arabaya binip gitti.
Hamdi, bu Abuket ne demek istedi diye sordu.
Oğlum sen orada kalınca mecbur sende kurbanlar kervanına katıldın diyerek durumu Hamdi’ye izah etti. Hamdi bir süre öylece kaldı, şimdi ben yanık motor yağlı çorbamı içtim dedi.
Hem de afiyetle şifa olsun tosunum dedi Kadıoğlu.
Hamdi başladı gülmeye, arkasına benim orda kalmam için Kadıoğlu çok ısrar etti, ben nasıl kurban oldum Orhan dedi.
Ben onu bilmem ede Kadıoğlu’na sor dedi.
Kadıoğlu, biz motor yağlı salata yediğimiz de bize en çok seninle İskender gülmüştü, şimdi bunun altında kalsaydık Hamdi’nin arkadaşı olduğumuzu nasıl ispatlardık dedi.
Babanıza atanıza Rahmet olsun arkadaşlar Allah sizden razı olsun dedi Hamdi. Hamdi’yi
FİNAL
Ali Gemci
Önceki Bölümler: https://www.maksatmaras.com/kategori-e-kitap-51.html
|
