Şok 19.Bölüm
Haber
29 Ağustos 2022 - Pazartesi 06:20
 
Şok 19.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 19.Bölüm

“Merak etmeyin Ekip başımız ünlü bir profesör, Ertuğrul Bey, hocamızı arayınca önden tetkikler için ben geldim, kısa bir süre sonra hocam ve diğer arkadaşlar gelecekler. Ben şimdi gidip Ameliyathaneyi kontrol etmeliyim bir eksik varsa tamamlamalıyım.” Diyerek oradan ayrılıp Ameliyathaneye gitti. Kapıyı kapatınca elini yüreğine götürdü, “Kardeşlerimle karşı karşıya Geliyorum onlarla kucaklaşamıyorum, babama sarılamıyorum, Allah’ım nasıl bir imtihan bu” diye göz yaşı döktü Sezen.
“Anne,  bu Sezen ne kadar tatlı bir kız, konuşurken hep onu kucaklamayı istedim, yanaklarını sıkmamak için kendimi zor tuttum dedi Gülnaz.
“Evet, bende sevdim yüreğimi hafifletti tuhaf bir huzur verdi.” dedi Gülizar.
Bir süre sonra, Sezenin hocası ve ekibi geldiler, “Hocam şöyle buyurun” diyerek onları Başhekimin odasına aldı, daha önce yapılan tetkikleri ve kendi gözlemlerini anlattı, “Tamam kızım gerekeni yaparız sakin ol, sen Ameliyata girmeyeceksin.” dedi Hocası.
Hocalar, Ameliyathaneye girdiler, gelirken kendi ekipmanlarını getirmişlerdi, her şeyi hazır ettiler, hasta hazırlanıp Ameliyathaneye alındı. Sezen, Ameliyathaneden çıkıp yan taraftaki odaya girdi, saatler ilerliyor ameliyat hâlâ devam ediyordu. Dışarda ise Gülizar ve çocukları büyük bir endişe ile bekliyorlardı.
 “Kaç saat oldu kızım bu Ameliyat niye bitmedi.” dedi Gülizar.
“Bilmiyorum anne, beyin ameliyatı uzun sürer diyorlar.” dedi Gülnaz.
“Hayırlısı ile kurtulsun kızım ben hiç uyumadan günlerce burada beklerim.”
Sakine Hanım ve Orhan’ın kardeşleri, eş dost arıyorlardı onlara bilgi vermek daha zor geliyordu.
Tam on bir Saat sonra Hocalar Ameliyatı bitirdiler.
“Geçmiş olsun Sezen, biz Ankara’ya gidiyoruz! Oradan İstanbul’a geçeceğiz, baban artık sana emanet, istediğin kadar izinlisin.” dedi hocası.
“Hocam, Otelde yer ayarladık biraz dinlenip gitseydiniz!”
“Ameliyatlarımız var onun için bekleyecek zamanımız yok! haydi arkadaşlar deyip dışarı çıkıp gidiyorlardı.”
“Gülizar, Hocam kocamın durumu nasıl?” diye sordu.

“Size gerekli bilgileri Sezen Hoca verecek, geçmiş olsun.” Deyip ayrıldılar.
“Sezen Hanım, durumu nasıl?” diye sordu Gülizar.
“Önümüzdeki yirmi dört saati atlatırsak daha iyi olacak! Şimdi siz gidip dinlenin ben buradayım.” dedi.
“Siz, Dinlenmeyecek misiniz? Dedi Gülnaz.”
“Bir süre burada beklemem gerekiyor” dedi Sezen.
“Siz, buradasınız ya, içim rahat gidiyorum.” dedi Gülizar.
Yoğun bakım ünitesinin yanındaki odayı düzenlettirip orada bir süre dinlendi. Kalkıp Orhan’ı kontrol etti. Olumsuz bir şey görünmüyordu, nöbetçi hemşirelere gerekli talimatları ve telefon numarasını verdi, üzerini değişip bir taksiye binip otele gitti.
Öbür gün, Ertuğrul Bey, “Ben gitmeliyim televizyon kanalı ve Özgür denilen züppeye dava açacağız.” dedi.
“Gülizar, Sezenin yanına gelerek, üç gün oldu ne zaman uyandıracaksınız?” diye sordu.
“Bir hafta, beklemek zorundayız, yaralar iyileşme sürecine girsin. Kendisini toparlasın.” dedi.
“Bir hafta sonra ne olacak? Diye sordu.” Gülizar.
“Gaybı Allah bilir, bir haftayı dolduralım bakarız İnşallah.” dedi Sezen.
“Size çok teşekkür ederim, biliyorsunuz çocuklarım işleri için mecbur Maraş’a gittiler, bir isteğiniz olursa çekinmeden benden isteyin, sizde çok yoruluyorsunuz.  İsterseniz boş zamanlarınızda beraber olalım.” dedi Gülizar.
“Çok teşekkür ederim benim içinde iyi olur” dedi Sezen.
“Haydi yemek yemeye gidelim dedi Gülizar.” Beraberce bir lokantaya gittiler yemek yerlerken Gülizar, Orhan ile nasıl tanıştıklarını anlattı “Otuz sene su gibi geçti biliyor musun? Yeni kendisini emekliye ayırmıştı işleri çocuklara devretti, beni ve annenizi perişan etmeyin isterseniz batın umurumda bile değil dedi. Bağ evimiz var, artık yaz kış orada yaşıyorduk, bu Özgür kifayetsizi çıkıncaya kadar mutluyduk, televizyondan öğrendiklerimizden dolayı onu suçladık, üçüncü günde bizi terk edip gitti bu olay oluncaya kadar ondan hiç haber alamadık.” diye göz yaşları içinde anlattı Gülizar.
“Çocuklarınızla arası nasıldı? Orhan Bey’in.”
“Çocuklarım babalarına çok düşkünler! Orhan da onlara çok düşkün, her boş zamanını bizlerle geçirirdi. Bu talihsiz olaylar olmasaydı ikimiz beraber ülkemizi gezecektik. Biliyor musun? Orhan bana Deniz kızı der, ilk tanıştığımız sıralarda Anamur’da güzel bir koy var oraya gitmiştik, o gün sadece biz vardık yüzme yarışları yaptık, orada bana deniz kızı demişti. Size çok teşekkür ederim, Kocama çok iyi bakıp onunla çok iyi ilgileniyorsun, içimi döküyorum sabırla beni dinliyorsun. Birazda sen kendini anlat kaç yaşındasın, evlimisin, nerelisin?”
“Sezen, annemle babam ayrılmışlar babamı hiç tanımadım, İstanbul’da yaşıyoruz, ben tıp fakültesini bitirdim, Yurt dışında doktora yaptım, evlenmeye hiç fırsatım olmadı, hâlâ annemle yaşıyorum hepsi bu işte.”
“Babasızlığı bende bilirim, annem ile babam Almanya’ya gittiler beş yaşındaydım onları bir daha görmedim beni anneannem büyüttü, Orhan ile evlendik çocuklarımız biraz büyümüşlerdi, nenem diyememiş Orhan’a sen söyle diye vasiyet etmiş, Babam trafik kazasında vefat etmiş, annem evlenmiş hâlâ da onları görmedim. Çocukluğumda bir gün gelip beni götürürler umudu ile bekledim. Bilirim babasızlık çok zor. Annen seni büyüttüğüne göre ailesinden destek almıştır.” dedi Gülizar.

“Annem, sağlık sektöründe çalışıyordu kimseden destek almadık ama annem iki evlilik yaptı o kadar” diye anlattı Sezen.
“Beş gün oldu kaza yapalı, sizde bizimle beraber buradasınız, çok teşekkür ederim. Orhan sağlığına kavuşsun İnşallah ne dilersen dile benden yeter ki elimden gelecek olsun.” dedi Gülizar.
“Siz, çok iyi bir eş ve annesiniz, annem olmasaydı size anne demek isterdim.” dedi Sezer.
“Bende manevi annen olayım, Orhan manevi baban olsun, çocuklarım manevi kardeşlerin olsunlar ister misin?”
“Elbette isterim, siz çok güzel bir ailesiniz, sizden bir parça olmak bana gurur verir.”
“O halde ben sana artık kızım diye hitap edeceğim, sen bana ister teyze, istersen anne diyebilirsin.”
“Şimdilik teyze diyeyim, alışırsam Gülizar anne derim.” dedi Sezen.
“Zaten, Gülnaz, anne ben bu kızın her yüzüne bakışımda huzur hissediyorum, her konuşmamda mutluluk duyuyorum, ben onu çok sevdim diyordu! Gülnaz’da bir kız kardeşi olduğuna çok sevinecek, hep bir kız kardeş isterdi.”
“Gülnaz kaç yaşında?”
“Temmuz gelirse yirmi dokuz yaşına girecek.”
“Ben ondan bir buçuk yaş büyüğüm onun ablası olurum.” dedi gülerek Sezen.
“Kendi aranızda anlaşın artık.” dedi Gülizar.
Beşinci gün Orhan’ın çocukları ve Sakine Hanımda gelmişlerdi.
“Sakine Hanım, doktor hanım kızım, oğlumu uzaktan da olsa göreyim.” dedi.
“Gülizar, annem Orhan’ı hiç görmedi uzaktan da olsa görse kızım.” dedi.
“Aslında sakıncalı ama siz beni manevi Torun olarak kabul ederseniz olur dedi gülerek.”
“Tabi kızım, yeter ki sen bana oğlumu göster, istersen ben anne derim sana.” dedi Sakine Hanım.
Buyurun deyip, Sakine Hanımı içeriye aldı büyük cam pencereden gösterdi, “Sakine Hanım, yavrum deyip bayıldı.” Onu bir hemşire yardımı ile ayılttı, “Bakın baba anneciğim, Orhan Bey’i biz uyutuyoruz, birkaç gün içinde uyandıracağız kaygı etmenizi gerektirecek bir durum.” yok dedi Sezen.

İkisi beraber yoğun bakım servisinden çıktılar, “Burada yapacak bir işimiz kalmadı isterseniz otele gidelim.” dedi Sezen.
Gülbey’in arabası ile önce bir lokantaya gittiler, Sezen, Orhan hakkında bilgi verdi.
“Gülizar, artık bir manevi kardeşiniz var çocuklar, Sezer benim manevi kızım, sizlerin de manevi kardeşiniz.” dedi.
“Gülnaz, ben manevi falan bilmem, Sezer benim basbayağı kardeşim, hep bir kız kardeş istemiştim.” dedi.
“Gülbey, Ebru Hanım söyledi ya, zaten bir kız kardeşimiz varmış.” dedi gülerek.
“Sende inandın mı? O şerefsiz oğlan başımıza ne işler açtı! Bugün babanız hastanedeyse sorumlusu o, belki Ebru’da orda hususi sıktı, böyle şeyler konuşup asabımı bozmayın.” dedi Gülizar.
“Sen, İstanbul’dan gelmiştin değil mi? Diye Sezene sordu Gülbey.”
“Evet, İstanbul’dan geldim, Ertuğrul Bey ile hocam tanışıyorlarmış bana burada kalmamı söyledi bende kaldım.” dedi Sezen.
Yemek sonrası, Gülizar ile Sezeni otele bırakıp diğerleri Maraş’a döndüler.
Otele girince, “Haydi hazırlan aşağıya havuza inelim.” dedi Gülizar.
“Malzemelerimi alıp havuza inerim.” dedi Sezen.
Havuzda buluştular, “Bu otelde kaplıca olması çok iyi havuza girip rahatlıyoruz.” dedi Gülizar.
“Evet, çok iyi geliyor, Gülbey bir kız kardeşimiz daha var deyince tepki gösterdiniz? Kim oluyor o kız.” diye sordu Sezen.
“Gülizar, yaşadıkları kâbus dolu günleri anlattı, Orhan’ın eski kız arkadaşımı desem, sevgilisi mi? Desem bir türlü anlayamadığım bir kadının benimde Orhan’dan bir kızım var demesi ile ikinci şoku yaşadık ama o kadın Orhan’a toz kondurmadı onu hep savundu, kızım stüdyoya gelmek istemiyor deyince rahatladık, Orhan’ı zor durumdan kurtarmak için söylediğini sanıyoruz ama şüphelenmiyoruz da değiliz.”
“Sezer, o kadının söylediği gerçekse, kim bilir o kız için ne kadar zor olmuştur, hiç tanımadığı babasının, oğlu olduğunu iddia eden bir adam çıkıyor, Babasını çapkın bir adam olduğunu ve öyle bir babayı kabullenip çıkmamış olamaz mı?”
“Sanmıyorum, bu kızın var olduğunu sayarsak annesi Orhan’ın terbiyeli bir genç olduğunu ve Merve denilen o kadından nefret ederdi deyip Merve’nin ipliği pazara çıkınca ortaya çıkabilirdi! Ama çıkmadı demek ki böyle bir kız yok.” dedi Gülizar.
“Ben biraz havuza girip yüzmek istiyorum sen geliyor musun?” Gülizar Teyze.

“Sen yüz kızım, ben biraz şezlonga uzanayım.”
“Sezen, Kadın haklı, gerçekte böyle bir kız varsa ortaya çıkardı kendince doğruyu yorumluyor.” Diye düşündü.
Bir hafta dolmuştu, Orhan’ın çocukları yolda geliyorlardı, Sezen, Orhan’ın uyanması için gerekli işlemleri yapmış bekliyordu. Bir süre sonra Orhan, uyandı, etrafına bakındı, sol elini pek oynatamıyordu, sağ eli ile ağzında bulunan solunum maskesini çıkardı, “Ben neredeyim?” Diye sordu.
“Trafik kazası geçirdiniz ağır ameliyatlar oldunuz! sizi uyutmuştuk şimdi uyandırdık! Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Ağrınız sızınız var mı?” Diye sordu Sezen.

“Orhan, daha yokluyorum neremde neyim var? Bilmiyorum. Ama sol elim oynamıyor.”
“Sol kolunuz ve köprücük kemiğiniz kırık, emniyet kemerinin olduğu yerleriniz tahribat görmüş, kaburgalarınızda kırıklar var bunlar normal.” dedi Sezen.
“Ailemin haberi var mı? “
“Eşiniz hep buradaydı, çocuklarınız arada gidip geliyorlar, bugün sizi uyandıracağımızı bildikleri için dışarda bekliyorlar.”
“Onları görebilir miyim?”
 

 

ARKASI YARIN

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler: https://www.maksatmaras.com/kategori-e-kitap-51.html

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Şok, 19.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı