Şok 17.Bölüm
Haber
27 Ağustos 2022 - Cumartesi 03:27
 
Şok 17.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 17.Bölüm

Ertuğrul’un sesi, “Notin ede diye duyuldu.”
“Notim ede ot atıp bıyık gıvırim, Ne yapması mı var aslanım şimdi de kız çıktı, sen olsan ne yapardın?”
“Ne güzel, emek vermeden otuz yaşında iki çocuğum oldu diye sevinirdim. Dedi Ertuğrul.
“Bana bak ulan abuket, çok hoşuna gittiyse ikisini de nüfusuna aldır zaten kafam bozuk birde sen tırlatma kafamı.”
“Şaka bir tarafa da programı izledin, kız için de DNA testi isteyeceğim haberin olsun.” dedi.
“Kimden alacaksın? bu DNA örneklerini Abuket beeğ.”
“Senden alacağız tabi ki.”
“Sen onu geç, bu iş çözülmeden beni kimse bulamaz sende kimseye söyleme. Gülbey’den alırsınız.”
“Tamam anlaştık da sen bütün bu işleri ne zaman becerdin aslanım.” dedi Ertuğrul.
“Kıskandın mı yavrum!”
“Ertuğrul uzunca güldü.”
“Ulan sen böyle gülüyorsan başkaları nasıl gülüyor şimdi.”
“Hamdi ile Kadıoğlu kötü gülüyorlar haberin olsun.”
“O Cücükcüler kendi işlerine baksınlar, cücük büyütüp keyiflerine baksınlar.”
“Tamam, söylerim, haydi Allaha emanet ol deyip telefonu kapattı.”
Şimdi, “Gülizar ile çocuklar nasıl bir şoktalar Allah bilir” diye düşündü.
Öbür gün, Programın başlama saatinde nerdeyse tüm Türkiye televizyon ekranına kitlenmişti, telefon açan kadın nasıl bir sır verecekti, Ebrunun kızı programa gelecek miydi? bütün bunlar televizyon ana haber programlarında geçmişti. Nerdeyse Türkiye’nin en çok konuşulan konusu olmuştu, herkes tahminlerde bulunuyordu, gazeteler haber yapmışlardı.
Program başladı, sunucu katılımcıları davet etti, Ebrunun kızı katılmak istememişti, Zeliha programa katılmıştı.
“Sunucu, Zeliha Hanım’ın elinde bazı uygunsuz fotoğraflar var, Orhan Bey ve Merve Hanım’ın olduğu bu fotoğrafların Orhan Bey ve Merve Hanım’a ait olduğuna dair Ebru Hanım ve Zeliha Hanımlar doğruladılar ama Orhan Bey’in gözleri kapalı sanki uyuyor! İşte bize bu sırrı anlatacak Zeliha Hanım.
Bu fotoğraflar elinize nasıl geçti? Anlatır mısınız”

“Merve, vefat etmeden önce bana uğramıştı, bana, oğlumun babasının Orhan olduğunu tahmin ediyorum dedi. Bende aynen Ebru Hanımın Tepkisini gösterdim, mümkün değil Orhan senden nefret eder bu nasıl oldu?” diye sordum.
 “Orhan ve Ebru beni evlerinden kovdular, sizden öyle bir intikam alacağım ki ömrünüz boyu unutamayacaksınız.” dedim dedi. “Merve, Orhan’a karşı saplantılı bir aşk duyuyordu. Orhan ona yüz vermeyince çıldırıyordu.”
Sunucu araya girdi “Merve Hanım çirkin denilecek bir Hanım değilmiş, Orhan Bey, niçin onu yanına yaklaştırmıyordu.”
 “İlk karşılaşmalarında Orhan’a durduk yerde Hanzo demişti, ikinci karşılaşmalarında kıro demiş iler ki dönemlerde de bu hakaretler devam edince Orhan işi bıraktı, Tabi Merve Ona âşık oldu iş işten geçmişti, Orhan’ı Ebru kapmıştı bile.”
“Sunucu, anladım, lütfen Fotoğrafları anlatın.”
“Orhan’ın dükkân komşularının birisi ile para karşılığı anlaşmış, Çocuk ustam sebil dağıtıyor diye Orhan’a iki bardak limonata içirmiş, tabi Orhan’ın rahatı kaçınca evin kapısını açarken Merve yetişmiş Orhan’ı alıp yatak odasına çıkarıp soymuş ve bu fotoğrafları çektirmiş, Orhan baygın iken aralarında bir şey olup olmadığını söylemedi.”
“Sunucu, Merve Hanım, size bu fotoğrafları ve mektubu niye bıraktı?”
Oğluna babasının Orhan olduğunu söylememi istedi. Ben bunları Özgür için söylemek istememiştim ama durum bu noktaya gelince Özgürde ne biliyorsan söyle deyince açıklamak zorunda kaldım.”
“Sunucu, Vallahi Özgür kusura bakma ama Merve Hanım, Nuri Alço’nun Kadın versiyonuymuş.” dedi.
“Özgür ve eşi bu durumdan çok utanmışlardı, durumun buraya geleceğini bilseydik inanın size hiç baş vurmazdık.” dediler.
“Bugün, Orhan Bey’in Oğlundan DNA örneği alınacak, senden ve Ebru Hanımın kızından da alınıp eşleşmesi yapılacak bizde buradan kamuoyuna sunacağız.” dedi.
“Ebru, kızım DNA  vermek istemiyor, ben bu işe müdahil olmak istemiyorum.” dedi.
“Sizin bir şüpheniz mi var Ebru Hanım.” dedi sunucu.
“Hayır, hiçbir şüphem yok! Kızım Amerika’da doktora yaptı bir üniversitenin tıp fakültesinde hekim öğretim üyesi olarak görev yapıyor kariyeri açısından istemiyor.” dedi Ebru.
Sunucu, ne kadar ısrar ettiyse de “Ebru, kızım kabul etmiyor” dedi.
“Sunucu, bugün DNA örnekleri alınacak ve sonuçları bekleyeceğiz, sonuçlar çıkınca ekranlarımızdan açıklayacağız.” dedi.

Orhan, Merve’nin kendisine yaptığı oyunu hatırladı “Nasıl bir şeytanmış, bu oyun şeytanın bile aklına gelmez, İnşallah bu oğlan benden çıkmaz onunla bir bağım olmaz!” Ama bir taraftan da Özgüre acıyordu, “Yazık çocuk bir sorumsuz anne yüzüne neler çekmiş ömrü boyunca burada yaşadıklarının acısını çekecek, aslında benden çok kendi çocuğundan intikam alıyor beyinsiz.” Diye geçirdi kafasından.
Kendisi babasının kabalığı yüzüne az çekmemişti, Gülizar’a ne demeli yıllarca annem, babam gelecek umudu ile yaşamadı mı? benim şu meselemde benim yanımda olamadı. Halbuki sen ne diyorsan kabulüm sana güveniyorum demeliydi. Ben hayatında yoktum o zamanlar diyebilirdi ama demedi. Çocuklarım rezil olmaktan bahsettiler haydi onlar genç yokluk görmediler, Anasız, babasız yaşamadılar, belki de mallarına ortak çıkacağı için panik yaptılar. Ama aferin Ebruya ve kızına, belki de Ebru onların kafasını karıştırmak için böyle bir yalan uydurdu! Belki doğruyu söylüyor nerden biliyorsun! Kafasından kırk tane fikir gelip geçiyor çoğu havada çarpışıp patlıyordu.
Ne yapmalıydı, Maraş’a mı dönmeli yoksa sonuçları öğreninceye kadar burada beklemeli miydi?
“Ey Kurban olduğum Allah’ım, paslı demiri altın yapan Allah’ım, Sen her şeye kadirsin senden gelen her şeye kabulüm sen beni hiç darda ve zorda bırakmadın hakkımda hayırlısı ne ise onu ver.” Diye dua etti.

Gülbey ve Ertuğrul Bey, televizyon kanalının söylediği hastaneye geldiler ve DNA için örnek verdi “Gülbey, Haydi Ertuğrul amca, bir an önce şuradan gidelim.” dedi hastaneden çıkınca “Ertuğrul Bey İstanbul’a gelmişken bazı uğrayacak yerler var uğrar mıyız.” dedi.
“Kusura bakma Ertuğrul Amca, benim bir yere gidecek halim yok! Sen istediğin yere git uçakta görüşürüz.” dedi.
Günler günleri kovaladı nihayet DNA sonuçlarının açıklanacağı gün geldi, başka konuklar aldılar, onlardan sonra bir başka konuk aldılar, Orhan fıtık oluyordu, “Yeter ulan açıklayın artık bitsin şu işkence diye kızıyordu.”
“Sunucu, beklenen büyük gün geldi, Özgür elimde gördüğün bu zarfta Orhan Bey baban mı, değil mi? Onun cevabı yazıyor, düşünceni alabiliriyim.” dedi.
“Özgür, benim bir şüphem yok, ölmek üzere olan bir kadın niye yalan söylesin, benim üzüntüm bu konu bu kadar dallanıp budaklanmadan çözülseydi, Babam ve kardeşlerim beni kucaklasalardı ama olmadı ne yapalım.” dedi.

“Sunucu, Orhan Bey baban çıkarsa ne yaparsın?”
“Bu, sorunun cevabını düne kadar hiç düşünmemiştik ama Orhan Bey ve ailesi beni kabullenmeyecekleri belli oldu. Babamın soyadını almak için mahkemeye vereceğim.” dedi.
“Ebru o ihtimal olmayacak!” dedi.
“Tuğba, niye siz yanların damıydınız?” Dedi.
“Ben eczacıyım, neyin ne olacağını biliyorum, Zaten Merve’yi tanısaydınız bu işe bile kalkışmazdınız yazık şu çocuğun hayalleri yıkılacak.” dedi.
“Tuğba, biz inanmasaydık burada olmazdık, sizin kızınız gibi kaçardık.” dedi.
“Zeliha, bende Orhan’ın, Merve’nin oğlunun babası çıkacağını sanmıyorum! Giderayak yine hepimizle alay edip gitmiş.” dedi.
Sunucu, seyircilere fikirlerini sordu? Herkes bir şeyler söylüyordu, o kadar çok geri zekalı yorumlar yapılıyordu ki, Orhan dayanamayıp, Ertuğrul Bey’i aradı. “Ertuğrul bu kanalı mahkemede ciyak ciyak öttüremezsen ben seni öttürürüm bilesin.” dedi.
“Ertuğrul, sabırlı ol hele ne gerekirse yaparız, programdan sonra konuşuruz sonuç ne çıkacak görelim.” dedi.
“Senin bu rahatlığın beni öldürüyor, Şu Alaman, Kurt Resul gelse de senin ağzının payını verse deyip telefonu kapattı.”
Sunucu, ikide bir elinde ki zarfı gösteriyor ama kadın pozisyondan pozisyona giriyor bir türlü açıklamıyordu.
“Ebru, sunucu hanım artık açıklayın şu zarfı! Bu gidişle siz yarına bırakacaksınız.” dedi.
“Sunucu, hanımefendi bu programı ben yönetiyorum ve programımızın bir formatı var biz bu format üzerine yayın yapıyoruz.” dedi.

“Bizlerinde işleri güçleri ve bir hayatımız var bizi haftalardır burada tutuyorsunuz açıklayın artık.” dedi.
Bir sürü laga lugadan sonra “Özgür kusura bakma bana yapılan müdahaleler sonucu maalesef yayın süremiz bitti, bu zarfı yarın açıklamak zorundayım.” Deyip programı kapattı.
Ertuğrul Bey, otelin telefonundan Orhan’ı arayarak, “Ede bunlara motor yağlı salata yedirmek şart oldu bunlar reyting alma uğruna artık itibar cinayeti işliyorlar.” dedi.
“Günaydın abuket beeğ, sen her zaman alttan aldığın için bu konu bu kadar uzadı, artık cevval ol, ne gerekiyorsa yap.” Deyip telefonu kapattı.
Ertuğrul’a kızıyordu, “Ulan sen biraz cevval olsan, öyle bek taş atardın ki, o yayıncıların tabağını, çanağını darmadağın ederdin.” dedi.
O günü ve geceyi çok zor geçirmişti, “Şu lanet program başlasa da artık bir sonuçlansaydı.” dedi kendi kendine. Sabırsızlıkla programın başlamasını bekliyordu haftalardır bu otele kapanmış kalmıştı, “Merve sizden alacağım intikamı unutamayacaksınız demişti! Gerçekten de unutulmaz bir intikam alıyordu.”
Program başlayıp katılımcıların davet edilmesi ile sunucu, elinde bulunan zarfı göstererek “Özgür açalım mı?” Diye sordu,
“Siz bilirsiniz benim bir şüphem yok diye tekrarladı.
Sunucu yine hikâye anlattıktan sonra zarfı açıp içinden raporu çıkarttı, “Özgür sonuç ne inan bizde bilmiyoruz! bizde burada seninle beraber öğreneceğiz, sence sonuç ne çıkmıştır?”
“Daha önce demiştim benim bir şüphem yok!” dedi.
Artık tüm Türkiye bu geveze sunucunun ağzından çıkacak kelimelere odaklanmıştı!
Önce kendisi baktı sonra “Ebru Hanım sizin tahmininiz nedir?” diye sordu.
“Ebru, eli ile ağzını göstererek fermuarı kapattım.” demek istedi.
“Zeliha Hanım siz bir şeyler demek istiyor musunuz?” diye sordu.
“Zeliha, başım çok ağrıdı artık açıklayın şu sonucu.” dedi.
“Ama siz ve Ebru Hanım çok iddialı konuşuyordunuz? Şimdi niye konuşmuyorsunuz?” Dedi sunucu.
“Tuğba, sevinç gösterileri yaparak attıkları iftiraların altında kaldılar.” dedi.
“Ebru, patlamıştı, sen ne diyorsun bre densiz. Hiç tanımadığın, hakkında hiçbir şey bilmediğin kaynanan için bizi iftira atmakla nasıl suçlarsın! iki şahit insanı ipe götürüyor, biz burada ölmüş bir kadının geçmişini eşmeyelim, sizin başınız öne düşmesin diye daha birçok şeyi anlatmadık beni tahrik etmeyin.” diye bağırdı.
Özgür’de söze girerek “Evet yalancısınız, kızınız niçin DNA vermekten kaçındı? çünkü iddianızın yalan olduğunu bildiğiniz için bu teste girmediniz! benim ölmüş anneme iftiralar attınız, şimdi gerçek
meydana çıkınca ne yapacağınızı şaşırdınız.” dedi.
 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler:  https://www.maksatmaras.com/kategori-e-kitap-51.html

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Şok, 17.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı