Şok 16.Bölüm
Haber
26 Ağustos 2022 - Cuma 02:36
 
Şok 16.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 16.Bölüm

Programdan sonra Orhan’ı arayan arayanaydı “Avukat Ertuğrul Beyi arayıp izledin mi? Rezaleti Ertuğrul.” dedi.
“İzledim sakin ol, ben televizyon kanalını devamlı arıyorum ama düşüremiyorum bir yolunu bulacağım.” dedi.
“Ulan Oğlum, telefonunu kapatmış diyor sunucu yalan söylüyor benim telefonum açık arayan olmadı.” dedi Orhan.
“Sen, sakin ol hele” dedi Ertuğrul Bey.
“Sana söylemesi kolay evde hanım, çocuklar bana nasıl tavır koydular biliyor musun?” Deyip telefonu kapattı.
Bağ evine, önce çocuklar, arkasına Sakine Hanım ve kardeşleri geldiler. Hepsine de döndürüp döndürüp anlatmış kimse tatmin olmuyordu.
“Yeter be deyip” evden çıkıp gitti, dağa doğru yaya tırmandı. “Ulan nasıl bir kumpasın içine düştüm, ailesi kendisine inanmıyor elin adamları kim bilir neler söylüyorlardı. Hele annesi Antalya’da tanıştığımız kızın oğlumu bu? diye sormuştu.”
Dönüşte vakit ilerlemiş aç ve susamıştı bir evden su istedi suyu içip yoluna devam etti her yerde köpek havlamaları çoğalmıştı, o sinirden üzerindeki kazağı bile yırtmıştı. Geç vakitte Bağ evine geldi, aşağıdaki divana uzandı buranın kaloriferi yanmıyordu ama yine de soğuk değildi.

Öbür gün, Program saatinde kendisi aynı yerde kalmış burada ki televizyonu izliyordu. Sunucu, “Tuğba ekibimiz şu anda Orhan Bey’in fabrikasının önünde deyip ekibin sunucusuna serap, Maraş’ta ne oluyor?” Diye sordu.
“Orhan Bey’in fabrikasının önündeyiz bizi içeri almıyor güvenlikçiler, Orhan Bey’in burada olmadığını ve Avukatı ile görüşmemizi söylediler.” Diye anlattı.
“Sunucu, ne var sanki bu işi bu kadar büyütecek DNA testi yaptıralım dersiniz olur biter Orhan Bey, niye kaçıyorsunuz? Gençlikte olmuş bir şey Merve Hanım ile aynı evi yıllarca paylaştığınızı Antalya’dan izleyicilerimizde söylüyorlar, belki bu çocuk sizin çocuğunuz niye baba sevgisinden mahrum bırakıyorsunuz.” dedi. Arkasına şimdi önemli bir telefon bağlantısı var deyip telefonda ki, isimsiz bayana “Buyurun Hanım Efendi bu konuda ne biliyorsunuz?” diye sordu.
Telefonda ki kadın “Evet her ikisini de yakından tanıyorum. Bahsi geçen çocuğun Orhan’dan olması mümkün.” değil dedi.
“Sunucu, yapmayın Hanımefendi bunlar aynı evi aylarca paylaşmışlar! Nasıl böyle bir şey diyebilirsiniz!” dedi.
“Çünkü Orhan’la aynı evi paylaşan Merve değil bendim.” dedi.
“Ne diyorsunuz! Hanımefendi.” dedi sunucu.

“Orhan, Merve’den nefret ederdi ben ve Orhan, Merve’nin attığı iftiralar sonucunda işten ayrıldık, ben işe tekrar döndüm, Orhan Antalya kale içinde Demircilik yaptı bende Orhan’ın evine taşındım, Merve asla Orhan ile on dakika bile aynı yerde kalmadı.”
“Hanımefendi, sizi buraya davet etsek gelir misiniz?” dedi sunucu.
“Kızımla konuşayım o tamam derse gelirim.”
“Hanımefendi, siz kocaman bir kadınsınız niye kızınıza danışıyorsunuz! geçiminizi kızınız mı? Karşılıyor.”
“Ben, Eczacıyım kendi işimin patronuyum, kızım ise hekim akademisyen, kızım tamam derse oraya geldiğimde size çok daha fazla bilgi verebilirim. Size birçok şahit gösterebilirim, Orhan benimle aynı evde kaldı, hatta ben Orhan’ın evine sığındım, biz Orhan’la sevgili değildik o tertemiz, dürüst, mert bir Anadolu genciydi. Evet Merve sonradan Orhan’a âşık oldu ama Orhan ona asla yüz vermedi, birinde zorla bizim eve girdi, Orhan nezaketli bir genç olduğu için Merve burayı lütfen terk et derken ben sert tepki gösterip kovmuştum, Orhan hakkında burada anlatılan her şey Merve’nin uydurduğu fantezilerdir.”
“Sunucu, hanımefendi arkadaşlarımız sizinle irtibat içinde olacaklar yarın sizi bekliyoruz.” dedi.
“Orhan, bir hırs ile yukarı çıktı duydunuz mu? Ebru’yu, daha evvel Gülizar ve annem biliyorlardı. Hatta annem onunla tesadüf tanışmıştı! Benim size anlattığımdan farklı ne anlattı? Yazıklar olsun beni bir defa bile dinlemediniz, ben gidiyorum.” deyip arkasını dönüp gidiyordu.
“Nereye gidiyorsun?” Diye seslendi Gülizar.
“Bilmiyorum, bu konu açıklığa kavuşuncaya kadar yanınızda olmayacağım ondan sonrasını da bilmiyorum.” dedi Orhan.
“Orhan, saçmalama nereye gidiyorsun?” Dedi Gülizar.
“Asıl saçmalayan, sizlersiniz, bu anlatılanların yalan olduğunu zaten Ebru söyledi. Haydi gerçek olsaydı sizler benim ipimi çekecektiniz. Halbuki bu olayların yaşandığı zamanlarda, biz Gülizar ile tanışmıyorduk, çocuklar siz zaten hayatta yoktunuz. Bu iddialar doğru bile olsa beni suçlama sebebiniz ve hakkınız yok.” deyip gitti.
Orhan, arabasını çalıştırıp bağdan çıkıp gitti nereye gideceğini bilmiyordu. Kayseri yoluna çıkıp ilerledi, Tekir’i, Göksun’u geçip ilerledi, dokuz dolambacı inip kıskaçlı da lokantanın önünde durdu, içerde tanıdık birkaç kişiyi görünce arabaya binip devam etti, Pınarbaşı’ndan sola dönüp Kayseri istikametine sürdü arabayı nereye gittiğini bilmiyor, hiç düşünmemişti, Kayseri’de bir lokantada yemek yiyip devam etti. Kozaklı levhasını görünce “Fazlı diye bir asker arkadaşı vardı Kozaklıda kaplıcaların meşhur olduğunu söylemişti.” Kozaklıya varınca bir otele gidip oda kiraladı, banyo yapıp yattı. Sabahleyin kalkıp namazı kılıp havuza gitti, havuz dönüşü dinlenip kahvaltı yaptı amacı programın saatinin dolmasıydı, “Ebru kızı ile konuşup programa çıkarsa iyice temize çıkardı.”

Program başlayınca Ebruda gelmişti kendi yaşlarındaydı oda kendisi gibi yaşlanmıştı, Önce Merve’nin gelini Ebru’ya, “Ölmüş bir insan için bu sözleri söyleyemezsiniz.” dedi. Aralarında kısa bir tartışma oldu.
“Bak kızım, ben buraya birilerine iftira atmak veya birilerini aklamak için çıkmadım, Orhan Bey ile otuz yılı aşkın zamandır görüşmüyorum, aynı şekilde Merve ile de görüşmedim ama isterseniz canınızı sıkacak çok şeyler anlatırım hepsine de şahit gösteririm.”
“Sunucu, Ebru Hanım, dün telefonda Orhan Bey’in merhum Merve Hanım’dan nefret ettiğini söylediniz biraz açar mısınız?”
 “Bahsettiğiniz konuyu anlatmak bana düşmez, hoş olmayan şeyler var, Orhan Bey’e ulaşırsanız size o anlatsın.”
“Merve’nin gelini, ortaya bir şey attınız burada ne biliyorsanız ispat edin zaten sizi mahkemeye vereceğiz.” dedi.
“İstediğiniz yere verin, ben diyorum ki, Orhan ile Merve arasında asla bir şey olmadı, zaten onları tanıyan herkes aynı şeyi söyler.”
“Sunucu, Tuğba Hanım, Ebru Hanım hakarette veya iftirada bulunmadı ki, lütfen tehdit etmeden konuşun.” dedi.
Telefonlar bağlandı herkes bir şeyler söyledi, tekrar Maraş’a bağlanıldı.
“Orhan Bey ortalıkta yok ama az önce Avukatı aracılığı ile bir not ulaştı, Avukat Bey, ilk günden beri kanalımızı arıyormuş ama ulaşamıyormuş! Burada Avukat Beyin telefon numarası var size yolluyorum.” dedi.
İkinci hafta olmuş daha mesele çözüme kavuşmamıştı. “Bütün Maraş o gün Televizyon kanalına kitleniyordu” hali ile yoğun ilgi olduğu için program uzadıkça uzuyordu.
Pazartesi, günü, Merve’nin oğlunun da programa katılacağı duyuruldu.

Orhan’ın sinirden dişi dişini yiyordu Ebru kendisini epeyce temize çıkarmıştı ama program uzadıkça uzuyordu.
Bu ara Maraş’ta Gülizar ve diğerleri programı takip ediyorlar ama Orhan’a ulaşamamanın sıkıntısını yaşıyorlardı. “Keşke biraz olumlu yaklaşsaydık demeye bile başlamışlardı.”
Orhan, hiçbir şey yokmuş gibi otele demir atmış istese de zaten dönemezdi çünkü yoğun bir kar yağışı vardı. Birkaç gündür devam ediyordu. Nihayetinde pazartesi günü gelmişti program saatini odasında bekliyordu. Program başladı, gelenlerin içinde Merve’nin Özgür isminde oğlu da vardı.
“Özgür, ben annemi zor hatırlıyorum, önce bir bakıcıya bıraktı arada bir uğrardı sonra annem, anneanneme bıraktı beni. Bir süre orada kaldım, annem kanser olmuş tedavi görüyordu, bu bilgileri bana söylediğinden kısa süre sonra vefat etti ben on üç yaşındaydım. Anneannem vefat ettiğinde ben, artık yalnızdım. Bir tekstil firmasının kesimhanesinde çalışıyordum eşimle tanışıp evlendim hepsi bu” dedi.
“Sunucu, zor bir hayatın olmuş Özgür.” dedi.
“Evet, Annemin sorumlu bir insan olduğunu söyleyemem, ama ölüm döşeğinde olan bir kadın niye bu yalanı uydursun! Biz dondurmacı ve sıcak demirci Orhan Ustayı arıyorduk.”
“Sunucu, Orhan Bey’in Avukatı telefonda! Buyurun Avukat Bey.”
 “Öncelikle ben Ebru Hanıma bir soru sormak istiyorum. Ebru Hanım, siz Orhan Bey’den ayrıldıktan altı ay sonra Orhan Bey evleniyor! Sizin bundan haberiniz var mı?”
“Ebru, evet duydum.”
“Orhan Bey, sizden ayrıldıktan sonra üç yıl aynı iş yeri ve aynı evde oturdu sizce Hamile kaldığında veya Doğum yaptığında Orhan Bey’e niçin söylememiş bir bilginiz var mı?”
“Bir bilgim yok! Ancak tahmin edebilirim! Çünkü Orhan’la Merve’nin arasında bir şey yoktu olamazdı da bu çocuğun babası Orhan’ın olması mümkün değil. Zorlu bir hayatı olmuş anne ve baba şefkatinden mahrum büyümüş, bir anne olarak Özgür için çok üzüldüm başkada bir şey diyemem.”
“Sunucu, Avukat Bey, bir DNA testi yaptıralım çıkacak sonuca herkes katlanır.” dedi.
“Avukat, doğrusu bu, boşu boşuna haftalardır kamuoyu meşgul edildi.” dedi.
“Sunucu, sen ne diyorsun? Özgür.”
“Bende kabul ediyorum.”
“Sunucu, o halde DNA testinden sonra olacaklara bakarız dedi. Anlamadım, öylemi hemen bağlayın.
Alo hanımefendi çok önemli bilgiler verecekmişsiniz buyurun.”
Telefonda ki kadın.
“Ebru ben Zeliha” dedi.
“Merhaba Zeliha.” dedi Ebru.
“Ebru senin dediklerinin hepsi doğru zaten hepimizin bildiği şeyler. Orhan, Merve’den nefret ederdi ve asla bir ilişkileri olmadı. Ama bu çocuğun Orhan’dan olma ihtimali büyük.” dedi.

“Ebru, nasıl bu kadar iddialı konuşuyorsun?”
“Telefonda söylemek istemiyorum, ben şu an İstanbul’dayım beni kanal aldırabilirse veya sen ve sunucu hanım yanıma gelirseniz size göstereceğim fotoğraflar ve söyleyeceğim şeyler var.”
“Sunucu, Hanımefendi söyleyin lütfen.” dedi.
“Zeliha, ben söylerimde, orada bulunan çocukların bilmemesi gereken şeyler, dolayısı ile buradan dünya duyacak olmaz.” dedi.
“Tamam, sizinle arkadaşlarımız görüşsünler hemen aldıralım sizi.” dedi sunucu.
“Ebru, Orhan Bey’e ulaşmam lazım Avukat Bey yardımcı olur musunuz?” dedi.
“Avukat, bu programda Ebru Hanımın çıktığını gün, Ebru Hanımın konuşmalarını ailesine, Ebru beni temize çıkardı, size anlattıklarımın aynısını anlattı deyip evden ayrılıyor o günden beri nerde bilinmiyor, Emniyete kayıp başvurusu yaptık maalesef.” dedi Avukat.
“Ebru, kameranız hangisi bende bir şeyler itiraf edeceğim.” dedi Ebru.
“Sunucu, sağ tarafınızda.” dedi.
 “Kızım, bebeğim kusura bakma, ne olur bana kızma, Orhan Bey’e ulaşamıyorum ama izlediğinden eminim, Orhan Bey ve ailesinden özür diliyorum.”

“Orhan, senin ve benim, ikimizin otuz yaşında bir kızımız var!” Dedi.
“Stüdyo buz kesti çıt çıkmıyordu.”
Aynı şekilde Orhan’da şok olmuş hareketsiz duruyordu.
Orhan’ın, eşi, çocukları, anne ve kardeşleri hatta ekran başında bulunanlar herkes şoktaydı.
“Sunucu, efendim herkesten büyük özür diliyorum, büyük şok yaşıyoruz bu konuya yarın devam edelim önce reklam verip kendimizi toplayalım.” dedi
Orhan, müthiş bir şok altında idi, önce Merve’nin oğlu, şimdi Ebru’nun kızı, tam Televole programları gibi oldu. Resepsiyondan aradılar, “Avukat Ertuğrul Bey sizinle görüşmek istiyor bağlayalım mı?” Diye sordular.
“Bağlayın” dedi
 

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler: https://www.maksatmaras.com/kategori-e-kitap-51.html

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Şok, 16.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı