Şok 10.Bölüm
Haber
20 Ağustos 2022 - Cumartesi 07:06
 
Şok 10.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Şok 10.Bölüm

“Gülizar olur haydi gidelim.” dedi, Orhan onu takip ederek denize doğru ilerlediler, bir şemsiye kiralayıp eşyalarını şemsiyenin altına koydular. “Haydi denize girelim” dedi Gülizar.
Denize girip biraz yüzdüler “nasıl beğendin mi? Burayı.”
“Çok kalabalık ve sıcak, alışırız herhalde.” dedi Orhan.
Denizin içinde havadan sudan bahsettiler, “Sen kaç yaşındasın?” diye sordu Gülizar.
“Anneme göre yirmi dört, nüfus cüzdanımda yirmi beş yaşındayım.”
“Bende yirmi yaşındayım. Aramızda çok yaş yokmuş, sana Orhan dersem ayıp olur mu?”
“Niçin ayıp olsun. Diye bilirsin tabi ki.”
“Antalya’da, çok güzel yerler varmış görmek isterdim.”
“Evim müsait, yatak odasında nenen ile kalabilirsiniz, her zaman beklerim.” dedi Orhan.
“İş yerin evine uzak mı?”
“Alt dükkân, üst ev, biraz aşağısı yat limanı.” dedi Orhan.
“Ne güzelmiş, şehre yakın mı?”
“Şehrin tam göbeğinde, bizim oralar turistik yerler, gezecek çok yer var.”
“Hiç sıkılmazsın! şimdi orada.” dedi Gülizar.
“Yalnız olduğun her yerde insan sıkılıyor, gündüz çalışıyorum, akşam tek başıma gezersem de evde kalırsam da sıkılıyorum.” dedi Orhan.

Denizden dışarıya çıktılar, “Sana soğuk meşrubat alayım” deyip cebine az bir para koymuştu para alıp gidiyordu.
“Simitte alır mısın” dedi Gülizar.
“Saat üç buçuk, haydi çıkalım ben çok acıktım.” dedi Orhan.
“Olur.” dedi Gülizar, duş alıp giyindiler, çarşıya girdiler “Ne yiyelim?” diye sordu Orhan.
“Bilmem” dedi Gülizar.
“Bak, dönerci açık, döner yiyelim mi?” diye sordu Orhan.
“Sen bilirsin” dedi Gülizar.
Dönerciye girip iki döner istedi Orhan, yemeğin arkasına Anamur’da biraz gezdiler, “Arabadan inip gezelim mi?” Dedi Gülizar.
“Olur tabi” deyip arabayı müsait bir yere park edip indiler, beraberce yürüyorlardı. Bir kasetçiden Gülizar beş tane kaset aldı “Bunlar benim arabaya hediyem.” dedi.
Bir pastanenin önünden geçiyorlardı, “Pastaneye girelim mi.” dedi Orhan.
“Olur” dedi Gülizar.
Birer yaş pasta ve limonata istediler ailelerinden bahsettiler. “Gel bu konuyu kapatalım.” dedi Gülizar. Pastaneden çıkıp yürüyorlardı, Maraş dondurmacısı gördüler “İki dondurma alalım.” dedi Orhan.
Dondurma alıp yürüyorlardı “Orhan, sen her gördüğünden alıp yer misin?” diye sordu Gülizar.
“Seni mutlu görmek için çabalıyorum.” dedi Orhan.
“Benim mutlu olmamı çok mu? istiyorsun.”
“Sende benim gibisin, anadan uzaksın, babanın umurunda değilsin tıpkı benim babam gibi, her ne kadar nenenle berabersen de sıkılıyorsun tıpkı benim gibi.”
“İkimizde yalnızız diyorsun?”
“Değil miyiz?”

“Hiç sevgilin oldu mu? Orhan.”
“Hayır, hiç sevgilim olmadı, ama bir kız arkadaşım vardı aynı evde kalıyorduk.”
“Aynı evde yaşadığınız bir kız nasıl sevgilin olmuyor?”
“Onun işi ve odası ayrı benim ki ayrıydı, bir yemek yerken birde televizyon izlerken beraberdik arada gezerdik, hani derler ya elim eline değmedi diye işte öyleydik! Sonra ayrı dünyaların insanları olduğumuzu fark ettim ona yol verdim hepsi bu.”
“İlginç, sen tanıştığın kızlara, önceki kız arkadaşlarını anlatır mısın? “
“Benim hiç kız arkadaşım olmadı ki, o kız Yani Ebru ile aynı yerde Çalışıyordum bana yapılan haksızlığa isyan edip benimle işten ayrıldı, haftalar sonra yolda karşılaştık kalacak yer arıyordu, bende eve davet ettim oda demir attı mesele bu, sonra nenenle seni Antalya’ya davet edeceğim ola ki birisi söyler önce ben söyleyeyim dedim.”
“Niçin önlem alma ihtiyacı hissediyorsun?” Diye sordu Gülizar.
“Beni iyice tanıyıp güvenin istiyorum.” dedi Orhan.
“Ne sebeple tanımalıyız.” dedi Gülizar.
“Sende ne zor sorular soruyorsun? insanların birbirlerini tanıması kötümü?”
“Elbette kötü değil, ama benim nenem Antalya’ya gitmez.” dedi Gülizar.
“Ben davet edeyim, gelip gelmeme sizin ukdenizde ne diyeyim.”
“Halbuki yakışıklı bir gençsin, işin var, araban var senin gibi gençleri kızlar boş bırakmazlar.”
“Sende çok güzel bir kızsın! Seni rahatsız edenler mi? Var.”
“Ben bakir bir yerde yaşıyorum. İsteyenler oldu tabi ben yok dedim.”
“Bende senin gibiyim, bizim çarşıda herkes birbirini tanır, akraba gibiyiz. Ben dükkânda ve evde yalnız olduğum için, sabah beşte dükkânı açıyorum geç vakte kadar çalışıp vakit geçiriyorum, diğer esnaflar saat sekizde işe başlarlar, saat on yedi olunca iş bırakırlar. Herkesin evi barkı var ailesi var. Benim kızlarla vakit geçirecek zamanım yok.”

“Artık gidelim mi? Gülbeyaz teyze ilk günde kızıp yarın izin vermez sonra.” dedi Orhan.
Gidelim dedi Gülizar. Arabaya binip yola çıktılar Gülizar hediye ettiği kasetlerden birisini teybe koyup düğmeyi kıvırıp açtı, “Bir kedim bile yok, anneme küstüm” şarkısı idi. Gülizar çok duygulanmıştı! “Herkesin annesi babası yanlarında, benim annem babam niye gelmiyorlar! Diğer kardeşlerim çocukları da ben evlatlık mıyım?” dedi göz yaşlarını yanağından aşağı dökerek.
Orhan, arabayı sağa çekip durdu, “Ne dedin sen” diye sordu.
“Ben, annemle babamın evlatlık çocukları mıyım?” dedim.
“Vallahi, Bayramın ilk günü, bende aynı soruyu babama söyleyip evden çıkıp buraya kadar geldim.” diye anlattı.
“Baban niye sevmiyor? Seni.”
“Ah bir bilsem, ben bu soruyu babama, anneme herkese sordum kimseden cevap alamadım. İlk çocuk olduğumdan olabilirmiş denildi.”
“Ne kadar saçma herkes ilk çocuğunu daha çok sever! Gerçi bende ilk çocuğum.” dedi Gülizar.
Ağacın altına gelip durdular. “Ben gidiyorum sonra gelirim.” Deyip gitti Gülizar.
“Orhan, merak etme ben alışığım yalnız kalmaya, Allah kaderimi yalnız adam diye yazmış.” dedi.

Orhan, yatağı açıp üzerine uzandı, Gülizar çok güzel bir kız, benim gibi yalnız, birkaç gün burada kalacağım, ben onu iyice tanırım onlar beni iyice tanır, Gülbeyaz ana ile açık açık konuşurum, onları Antalya’ya davet ederim, beni konu komşuma iyice sorup anlasınlar! Gülizar bana, ben Gülizar’a ilaç olurum. Gülbeyaz ananın sesi ile kalkıp oturdu, “müsaitsen sana yemek getirdim.” dedi.
“Buyur anam, gel” dedi Orhan. Bir taraftan da yatağı topladı.
 “Senin için, haşlama ile pirinç pilavı yaptım buyur” deyip tepsiyi bırakırken “seversin inşallah.” dedi.
Orhan, henüz acıkmamıştı ama “Gülbeyaz ana, sana özel yaptım dediği için biraz yedi.”
“Bizim kız, seni çok yormadı İnşallah.” dedi.
“Yok anam, çok iyi bir kız, anladığım kadar buradan çok sıkılmış.”
“Ne yapsın oğlum, bir ben varım yanında, bir yere gidip gelemiyor sıkılıyor hali ile. Yemeğini bitirsene.” dedi.
“Plajda çok acıkmıştık döner yedik, senin için dediğin için yedim, eline sağlık çok güzel olmuş, devamı varsa sabahleyin haşlamadan yerim.” dedi.
“Anladım, bu kız gördüğünden istedi değil mi?”
“Benden hiçbir isteği olmadı onu ben davet ettim.” dedi Orhan.
“Nene, torun, saf, tertemiz insanlardı, nenenin gözünde Gülizar hala küçük bir kız çocuğu idi, anlatımlarından çıkan buydu.
Yemek tepsisini alıp götürdü Gülbeyaz ana. Bir süre sonra, elinde çay tepsisi ile Gülizar geldi, “Çay içeriz değil mi?” Dedi.
“İçeriz tabi” dedi Orhan, beraber çay içtiler. “Yarın koya gideceğiz ya, neler götüreceğiz onları hesap edip ayarladım.” diye anlattı Gülizar.
“Yarın Gülbeyaz anayı da götürelim mi?” Diye sordu Orhan.
“Her şeyimize karışır, rahat rahat eğlenemeyiz.” dedi Gülizar.
Orhan, ister istemez tarafsız kalmıştı. Bir süre sonra “Gülbeyaz ana, size soğuk karpuz getirdim.” Deyip geldi. Ağacın altı gerçekten de açık olduğu için püfür püfür esiyordu. Uzunca sohbet ettiler. İyi geceler deyip onlar gidince Orhan yatağını açıp uzandı.
Sabahleyin erkenden uyanıp yatağı toplamış etrafı inceliyordu. Gülbeyaz ana haşlama getirmişti oturup iştahla yemeğini yedi.
“Gülizar gelip arabayı evin yanına getirirsen eşyaları koyarız.” Deyip gitti.
“Ana buyur beraber gidelim, buradan sizin eve araba ile nasıl gidilir bilmiyorum.” dedi Orhan.

“Sen, burada bekle oğlum, biz alır geliriz eşyaları.” deyip gitti Gülbeyaz ana.
Biraz sonra, Gülbeyaz ana ile Gülizar ellerinde eşyalar ile geldiler. Eşyaları arabanın bagajına koydular. “Haydi hayırlısı ile gidip gelin.” dedi.
“Sen, gelmiyor musun? Anam.” dedi Orhan.
“Gülizar sana emanet oğlum dikkat et.” dedi.
Orhan ile Gülizar arabaya binip hareket ettiler, “Önce Anamur’a gidelim termos, buz ve karpuz alalım.” dedi Orhan.
“Gülizar, sen bilirsin.” dedi
“Senin canın bir şeye mi? Sıkıldı.”
“Nenem gelmek istedi. Onunla biraz tartıştık.”
“Kadın haklı, yeni tanıdığı bir gence seni teslim ediyor kolay mı? sanıyorsun.”
Gülizar sesiz kalıp cevap vermedi. Anamur’a varıp termos aldılar, içine bolca buz koyup üstüne su ilave ettiler. Bir manavdan karpuz ve meyve çeşitleri aldılar. “Yiyecek ne aldın bilmiyorum ama ekmek alalım mı?”
“Gerek yok.” dedi Gülizar.
“Biliyor musun? Asık surat sana hiç yakışmıyor, teybi aç biraz neşelenelim.” dedi Orhan.
“Kız, zaten çok güzeldi, hele birde güldüğü zaman sanki yüzünde binlerce çiçek açıyordu. “Hah şöyle ol canımı ye” dedi Orhan.

Gülizar’ın tarifine göre toprak bol zikzaklı bir yoldan aşağı iniyorlardı bir süre sonra güzel küçük bir koya vardılar.
 “Bizden başka kimse yok! bu güzel işte.” dedi Gülizar.
Arabayı bir çam ağacının altına çektiler, “Senin işin çabuk bitiyor önce sen şortunu giy” dedi Gülizar.
Orhan, arabanın arkasında kıyafetlerini çıkarıp şortunu giydi, kıyafetlerini çantaya koyup ayağına terlik giydi. “Benim işim tamam, ben denize varayım sen üzerini değiş deyip” koya gidip denize daldı. Su çok güzeldi dalgasız ve sakindi. Burada yüzmek gerçekten bir zevkti. Biraz kulaç atıp sahile doğru yüzüp ayakları yere basınca ayağa kalkıp yürüyordu, Gülizar gözüktü, Orhan’ın aklı uçmuştu, Gülizar açık kahverengi biraz beje yakın bir bikini giymiş, boyu öyle uzun görünüyordu ki, selvi ağaçlarının rüzgârdan bir o yana bir bu yana sallandığı gibi yürüyordu.
“Ne oldu Orhan Bey şaşırdın mı? Dedi gülerek.”
Orhan, cevap bile veremiyor ancak bakıyordu.
“Şaşırırsın elbet, köylü kızları böyle bikini giyemezler diye aklınıza yazıyorsunuz? Sonrada hayret ediyorsunuz.” deyip yanına geldi, “Haydi yarışalım deyip suya atladı.”
 “Vallahi balık gibi yüzüyordu, denizde Gülizar.”
 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler:  https://www.maksatmaras.com/kategori-e-kitap-51.html

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Şok, 10.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı