Kayıp Kız 6.Bölüm
Haber
14 Eylül 2022 - Çarşamba 09:21
 
Kayıp Kız 6.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 6.Bölüm

Kerim, Fırıncıya yardım ediyordu, çok düşünceli idi, karlar erise annesinden bir haber alsa burada zaten durmayacaktı. Artık camide kalamazdı. Hoca işlerine çok karışıyordu. Sırlarını öğrenirse belki de çok kötü şeyler olurdu. Kendisinden korkmuyordu. Kardeşi yalnız kalırdı. “Fırıncı Fevzi, daldın yine hayrola” dedi.
“Fevzi usta, bize bir ev lazım bulabilir miyiz, küçük bir ev olsun, kardeşim ile ben kalacağım.” dedi.
“Bizim, mahallede, küçük bir ev var, yeni boşaldı. Ahşap, kiremit çatılı olur dersen iş çıkışı bakalım.” dedi.
“İyi olur ustam, içine iki yatak alsak tamam” dedi Kerim.
“Benim, Köroğlu, konu komşudan halleder, merak etme, sen beğen yeter” dedi Fevzi usta. Bulaşık işinden boş zamanlarında Fevzi ustaya yardım ediyordu, Hamur yoğurmayı öğrenmiş, beze kesip veriyordu. Akşam iş çıkışında, Fevzi usta ile çıktılar, Yollarda karlar temizlenmiş ama kaldırımlara kar yığılmıştı. Fevzi ustanın mahallesine yaklaştıkça, yolları kar kapatmış zor yürüyorlardı. “Fevzi usta geldik şu ev, anahtarını alıp geleyim.” dedi. “Abi, çok soğuk ayaklarım çok üşüyor” dedi Efsun. Kerim, Efsun’un ayaklarına baktı, ayağında bez ayakkabı vardı, kardan ıslanmış, iyice su çekmişti. “Yarın, sana bir çizme alalım böyle olmaz.” dedi. “Gelin, bakalım” diye çağırdı Fevzi usta. Fevzi ustanın yanında bir kadın vardı. “Hoş gelmişsiniz çocuklar” dedi.

Fevzi usta, benim hanım Adile diye onları tanıştırdı. Evi, açıp içeri girdiler, ışıkları yaktı, buyurun bakalım dedi Fevzi usta. Ahşap merdivenden yukarı çıktılar, ortada küçük bir salon, iki oda, mutfak vs. vardı. Adile hanımın dikkatini Efsun’un sancılı hali çekmişti. “Sen, çok üşüyorsun kuzum, siz eve bakın, ben bu kızı eve götüreyim, sobada ısınsın dedi.
“Efsun, gitmek istiyor, hem de abim bilir diyor, ama soğuğa karşı direnemediği çok belli oluyordu.”
“Fevzi usta, bu ev akmıyorsa, biz bu evi tutalım.” dedi Kerim.
“Adile Hanım, şu kız soğuktan yıkılmadan haydi bizim eve gidelim ne konuşuyorsanız orada konuşun.” dedi. Oradan çıkıp Fevzi ustanın evine geldiler, “Adile Hanım, gel kuzum sobanın başına gel, çoraplarını çıkar, hemen sıcak su torbasını ayarlayıp getireyim.” dedi. Abi, ayaklarım uyuştu diye ağlamaya başladı Efsun. Adile Hanım, sobanın üstünde bulunan ibrikten su tuluğuna sıcak su doldurup ağzını kapatıp, uzat ayaklarını deyip, Efsunun ayaklarının arasına sıkıştırdı tuluğu. “Şimdi bir de Zahter yaparım sana mis gibi içersin” dedi. Zavallı Efsunun canı çok acıyor olmalıydı ki, ağlıyordu. Bir süre sonra Efsun ısınmaya başlamıştı, ama ayaklarında ki uyuşma çoğalmış canı çok yanıyordu. Adile Hanım ayaklarını ovdu bir plastik leğene ılık su koydu. Haydi kızım, şuraya otur ayaklarını suya daldır dedi. Gerçekten de Efsun rahatlamıştı. Bugün burada yatın, yarın sana bir çizme veririz dedi. Evin kirasını öğrendiler, Kerim, fiyatına itiraz etmeden tamam ustam biz burayı tutalım, yarın iki yatak, battaniye alırız dedi.
Adile Hanım. Siz kaygı etmeyin, hiçbir şey almayın akşam doğruca evinize gelip yatın dedi. O gece Fevzi Ustanın evinde kaldılar, sabahleyin kalktıklarında. Efsun, ateşler içinde yatıyordu. Adile Hanım, bu kız bugün işe gitmesin ben ona bakarım dedi. Kerim’in içi kanaat etmiyordu, o Efsunu gözüne bile güvenemezdi. Fevzi Usta, uzatma oğlum haydi işe gidelim deyip evden çıktılar. Dükkâna vardıklarında, Hanefi Usta, dükkânı açmış, neredesiniz, Canan nerede? diye sordu. Fevzi Usta, akşam olanları anlattı. “Geçmiş olsun, siz nerde kalıyordunuz, acele ile ev aradınız? diye sordu Hanefi Usta.

“Raşit hocanın, camisinde kalıyorduk, para biriktirdik ev tuttuk dedi Kerim.
“Oğlum, niye bana sıkıntınızı anlatmadınız! Yardımcı olurduk. Gel seninle biraz konuşalım.” dedi Hanefi Usta. Sakin bir yere varıp oturdular. “Hikayeni, en baştan anlat bakalım” dedi Hanefi Usta. “Anlatacak bir şeyim yok ustam, iki yetim kardeşiz” dedi.
“Oğlum, sen bir şeylerden kaçıyorsun, anlat ki sana yardımcı olalım.”
“Anlatmamak için kaçıyoruz ustam, sende sorma” dedi Kerim.
“Oğlum, üzerinizde kimlik bile yok, bir polis aramasında ele geçersiniz, bana gerçeği söyle sizi koruyup kollayalım, sen bana gerçeği anlatmazsan ben seni yanımda nasıl çalıştırayım, sana nasıl sahip çıkayım” dedi.
“Sahip çıkma ustam, istersen işten ayrılabiliriz.” deyip ayağa kalktı Kerim.
“Hanefi Usta, Kerimin kolundan tutup otur” dedi. Kerim, oturunca, “Biz, sizi burada zaten yetim olduğunuz için tutuyorduk. Ama sen böyle gizli hareket edince, ister istemez kuşkulanıyoruz, siz evden mi kaçtınız?”
“Yetimhaneden kaçtık ustam.”
“Anlat işte” dedi Hanefi Usta.
“Kardeşime kötülük yapacaklardı” diye yaşadıklarını ve annesini aramak için buralara geldiklerini anlattı.
“Kafasına vurduğun adamların, ölüp, ölmediğini bilmiyorsun, onun için kaçıyorsun değil mi?” Dedi Hanefi Usta.
“Evet” dedi Kerim.
“Onlar geberdilerse bile sizi ele vermeyiz, annen burada ne iş yapıyormuş?”
“Kerim, kafasını yere dikti, hiç hoşlanmadığı bir soru, hiç sevmediği cevabı yine verecek olmanın ağırlığı altında eziliyordu. Annem, dedi durdu, yutkundu, Pavyonda çalışıyor.” dedi. Uzun, bir sessizlik oldu, “Tamam oğlum dünyanın sonu değil, belki annen mecbur bırakılmıştır nerden biliyorsun, seni Fevzi Ustaya teslim edeceğim, sana fırıncılık mesleğini öğretsin, bir bulaşıkçı buluruz artık” dedi.
“Kardeşim, yıkar bulaşıkları” dedi Kerim.
Kardeşin, hele bir iyileşsin bakarız dedi Hanefi Usta. O gün yine gündelik yaptığı işleri yaptı, akşam yevmiyesini alıp, Fevzi Usta ile eve gitmek üzere lokantadan çıktılar. “Ustam, eve eşya almadık, ne yaparız” dedi Kerim. “Allah büyük, hele bir varalım, Canan nasıl önce onu görelim, ev işi en kolayı.” dedi Fevzi Usta. Eve yaklaşınca, “Ustam, evin kirasını vereyim, ev sahibine karşı mahcup olmayalım.”
“Ne kadar sorun ettin yahu, hele sabır et diyoruz, kendi kendine ha bire sorun çıkarıyorsun. Önce bize gidelim, sonrasına bakarız.” dedi Fevzi Usta. Beraberce yürüyorlardı. Hava soğuktu nefesi Ejderha nefesi gibi dumanlar çıkarıyordu. “Bak, Kerim, sana meslek öğreteceğim, kolunda altın bilezik olan bir adam ömrü boyunca kimseye minnet etmez, sende gayret gösteriyorsun Eyvallah, ama çok dik başsın oğlum. Biraz söz dinle, göreceksin her şey daha iyi olacak” dedi. Bu ara eve gelmişlerdi. Kapıyı dövdüler, kapıyı Fevzi Ustanın küçük oğlu açmıştı. “Canan bizde mi?” Diye sordu.
“Çok hasta baba, kız hep yattı bugün.” dedi. Kerim telaşlanmıştı. “Kardeşime bir şey mi? Oldu.” diye sordu.

“Yok, oğlum be, hele içeriye girelim anlarız.” Eve girdiklerinde, “Adile Hanım, hoş geldiniz, yemek yediniz mi?” Diye sordu.
“Karnımız dok, Canan nasıl oldu.” dedi Fevzi Usta.
“Bugün, çok ateşi vardı, gün boyu sayıkladı. Ama şimdi iyi” dedi Adile Hanım.
“Kerim, Efsunun yanına varıp, nasılsın bacım, canın bir şey istiyor mu? hemen alıp geleyim.” dedi.
İyiyim abi, Adile Abla sağ olsun benimle ilgilendi.” dedi Efsun.
“Evinizi, biraz döşedik, yarın gelecek bazı eşyalar var, yarın evinizde kalırsınız. Bir soba kurduk, odun almak sana düşer Kerim.” dedi. Adile Hanım.
“Çok sağ olun ablam, ne gerekiyorsa alırım yarın.” O gece orada yattılar, sabahleyin, Fevzi Usta ile işe gittiler, o günü çok zor geçirdi, evlerinin heyecanı sarmıştı, ilk defa evleri oluyordu. Artık kimseye sığınma olmadan kendi evlerinde kalacaklardı. Bir ara, “Fevzi Ustam, odun alacaktık” dedi. Fevzi Usta, patronun yanına varıp bir şeyler konuşup geldi. “Tamam odunun gidecek” dedi. Akşam, yevmiyelerini alıp lokantadan çıktılar. Fevzi Usta, evine meyve alıyordu. Kerim, artık bizimde evimiz var, bende alayım dedi, biraz portakal ile elma aldı.

 

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Bölümler: E-KİTAP

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Kayıp, Kız, 6.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı