Kayıp Kız 5.Bölüm
Haber
13 Eylül 2022 - Salı 08:43
 
Kayıp Kız 5.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 5.Bölüm

O gün, masalardan tabakları toplayıp yıkadılar, temizlik yaptılar, gösterilen işleri yaptılar. Akşam saat dokuzda yevmiyelerini alıp lokantadan çıktılar yoğun bir kar yağışı vardı. “Efsun, abi kar yağıyor bu gece ne yaparız” dedi endişeli bir sesle. İlerde battaniye satanlar görmüştüm paramız yeterse iki battaniye alırız dedi Kerim. Battaniye satan dükkânlar kapanmıştı, açık hiçbir yer yoktu.
“Abi, otele gitsek paramız yetmez mi?”
“Üzerimizde kimliğimiz yok! Daha önce söyledim ya, Sami meselesinden haberimiz yok! Otele gidemeyiz.”
Kaldıkları odanın üzeri kapalıydı. “En azından kar yağışından korunuruz, bugün düne göre hava daha yumuşak, hele bir varalım” dedi Kerim. Kaldıkları harabeye vardılar, bezi çıkarıp her zaman ki gibi yaptılar. “Efsun, abi ben çok üşüyorum diye ağlamaya başladı.”

 

Kerim, çaresizliğine dövünüyordu, elinden bir şey gelmediğine ağlıyordu. “Bu böyle olmaz biliyorum. Sen burada kal ben çevreye bakayım belki bir şeyler bulurum” dedi Kerim.
“Abi, ben burada korkarım! aklım çıkar bende geleyim” dedi Efsun. Kerim’in yapacağı bir şey yoktu, Efsun doğru söylüyordu. Bu gece burada kalırlarsa donup ölebilirlerdi. Efsun’un sağlığı kendi sağlığından ve canından önemliydi onun için. “Tamam kardeşim kalk haydi. Bir çaresine bakalım.” dedi. Kar yağışı hızlanmıştı, ortalıkta in cin top oynuyordu. Yaşlı bir adam geçti önlerinden zor yürüyordu. Caminin alt katına indi adam, bir kapıyı açıp içeriye girdi.
“Haydi, bizde o adamın girdiği yere girelim” dedi Kerim. Beraberce basamaklardan inip, kapıyı açıp içeriye girdiler. “Yaşlı adam, kimsiniz?” diye sordu.
“İki yetimiz amca” dedi Kerim.
“Hocanın haberi var mı?” Dedi yaşlı adam.
“Kimse ile görüşmedik.”
“Hocadan izin almadıysanız, kabul edemem” dedi yaşlı adam.

 

“Burası Allah’ın evi değil mi?” Diye sordu Kerim.
“Yaşlı adam, evet Allah’ın evi ama her isteyende giremez.” dedi yaşlı adam.
“Allah, gönderdi bizi, sana ne amca, gel kardeşim deyip ayakkabılarını çıkardılar, üzerlerinde ki karları temizleyip, halıların üstüne geçtiler. Üst üste halı ve kilimler yığılı idi, Kerim, yere iki halı serdi. Bir halıyı başlarının altına gelecek şekilde koydu. Bir halı ile üzerlerini örttü. “Allah rahatlık versin amca” dedi.
Bir süre sonra vücutları ısınmıştı. Uykuya daldılar. Sabah ezanı ile uyandılar.  Yaşlı adam yoktu, muhtemel Namaz için çıkmıştır dedi. Bir süre daha beklediler. Biraz sonra, bir adam ile geldiler. “Uyandınız mı gençler! size sıcak çorba getirdim, haydi kalkıp yiyin dedi, yaşlı adamın yanında ki adam.”
“Kerim, kalkıp teşekkür ederim” dedi.
“Haydi, nazlanmayın, ben bu caminin hocasıyım, yüce Allah’ın misafirlerine ikramda bulunmazsam, Allah’ı gücendiririz” dedi Hoca.
Efsun’da kalktı, bire tabak çorba içtiler. “Size, nasıl yardımcı olabilirim” dedi hoca.
“İki gündür çalışıyoruz, biraz para biriktirirsek, bir ev kiralayacağız, birkaç gün bizi burada idare ederseniz, yeter hocam.” dedi Kerim.
“Estağfurullah, sizler buraya yüce Allah’ın misafirleri olarak geldiniz. Birbirimizi bilsek! nasıl olur” dedi hoca.
“Kerim, her şeyi doğruca anlattı.”
“Hoca, Allah, şüphesiz yardım edendir! Elbette sizi de çaresiz bırakmaz Elhamdülillah. Çalıştığınız lokantanın sahibini tanırım iyi bir insandır, sizin kalacak yeriniz olmadığını bilseydi, size yer ayarlardı” dedi.
“Bizi işe aldı, kalacak yerimiz yok! diyemedik” dedi Kerim.
“Biz, Buraya iki yatak koyalım, siz burada kalın. Hamit amca, bu gençleri sana emanet ediyorum. İsterlerse iş çıkışında onları alıp yanıma getir deyip, Kerim’e döndü, saat yirmi üçe kadar orada yetişkinlere, Kur’an okumayı öğretiyorum. İsterseniz size de öğretirim. Hatta ileride orada kalabilirsiniz” dedi Hoca.

 

“Bu durumdan, patronumuzun haberi olmaz değil mi? Hocam.”
“Merak etme, Hanefi Ustanın haberi olsaydı sizi oraya yollamazdı zaten” dedi.
Camiden ayrılıp lokantaya geldiler, Hanefi usta yeni açmıştı. Derhal yapılması gereken işleri yapmaya başladılar. O gün lokantada işleri bitince yevmiyelerini alıp çıktılar, kar yağışı durmuş ama her taraf karlar ile kaplıydı. Daha önce hiç bu kadar kar görmemişlerdi. Dikkatli bir şekilde yürüyerek Camiye vardılar. Hamit amca onları bekliyordu. “Yorgun değilseniz, Hoca Efendinin yanına gidelim” dedi. Hamit amca.
“Birkaç gün sonra gitsek olmaz mı? nerdeyse üç gecedir uykusuz sayılırız” dedi Kerim.
“Nasıl isterseniz öyle olsun. Yataklarınız geldi. Serer yatarsınız! Sabahleyin toplayıp buraya aynı şekilde koyun bir zahmet!” Deyip gitti Hamit amca.
Yataklarını serdiler, hemen içine girip yattılar. Ardan biraz vakit geçince, “Abi yatak sıcacık” dedi Efsun.
“Benin yatağımda sıcacık haydi uyuyalım” dedi Kerim. Sabah ezanı ile kalkıp yataklarını topladılar. Camiden çıkıp lokantaya doğru yürüyorlardı.
“Abi, Allah’a şükürler olsun karşımıza kötü insanlar çıkmıyor” dedi Efsun.
“Evet, çok Şükür, ama bu karşımıza kötü insanlar çıkmaz anlamına gelmiyor, kimseye güvenemeyiz” dedi Kerim.
“Hoca’ya damı güvenmeyeceğiz” diye sordu Efsun.
“Ben, anama, babama güvenmiyorum, onlar isteseler bizim ne işimiz vardı, çocuk yuvasında, Malatyalarda” dedi Kerim.
“Kerim abi, yine senin annen var bir gün bulursun, belki babanı bile bulursun. Benim kimsem yok, Koca bir tarlanın ortasında bulmuş bir çoban beni, muhtemel oraya atılmışım” dedi Efsun.
“Kerim abin var, daha ne olsun” dedi Kerim.
“Abi, sen olmasaydın şimdi ne haldeydim, ama insan anne demek istiyor! Baba demek istiyor! Onlara nazlanır mıydım? acaba diğer çocuklar gibi. Hep merak ediyorum, beni niye tarlaya atmışlar diye.”
“Nerden biliyorsun? belki onlar atmamıştır! Belki seni kaçırmışlardır, korkup o tarlaya atmışlardır. Hiçbir şey bilmiyoruz” dedi Kerim. Lokantaya gelmişlerdi, içeriye girip “Hayırlı işler” dediler. “Hoş geldiniz çocuklar, size kahvaltıyı bugün ben hazırladım” dedi Hanefi usta. Kerim, çayları doldurup getirdi, kahvaltıdan sonra, işlerine döndüler. Bir süre sonra, “Kerim, seni Hanefi usta çağırıyor” dedi bir Garson. Kerim, işini bırakıp, ellerin kuruladı. Hanefi ustanın yanında, Caminin imamı vardı, yüreği cız etti, hoca, Hanefi ustaya durumu anlattıysa ne yapardı. Biraz kuşkulu, biraz ürkek bir şekilde yanlarına varıp, “Beni çağırmışsın” dedi.
“Gel, otur bakalım şöyle” dedi Hanefi usta. “Kerim, Estağfurullah ustam” dedi.
“Otur, oğlum” dedi Hanefi usta. Kerim, gösterilen yere oturdu. “Raşit hocam ile tanışmışsın. Sabah sekizden öğleye kadar Canan, kuran kursuna gitsin, dinini diyanetini öğrensin, yine aynı yevmiyeyi alsın ne dersin.” dedi.

 

“Hocama ve size çok teşekkür ederim, kardeşim gözümün önünde olmazsa rahat edemiyorum.” dedi Kerim.
“Oğlum, benim iki kızım da orada kuran kursuna gidiyor, bayan hocalar öğretiyorlar. İstersen Canan’ı benim kızlarım götürüp getirsinler.” dedi.
“Kendisine sorayım” dedi Kerim. “Sor, gel bakalım” dedi Hanefi usta. Kerim, mutfağa giderek, temizlik yapan Efsun’un yanına varıp durumu anlatır. “Efsun, ben bilmem abi, sen ne dersen ben onu yaparım.” dedi. Gitmek istemediğini söyleyeceğim, bizim hakkımızda ne kadar az şey bilseler o kadar iyi deyip oradan ayrılıp Hanefi ustaya vardı. “İstemiyor ustam” dedi.
“Hanefi usta, başını sallayıp tamam sen git” dedi. Hocam, bu çocuklar bizden bir şey saklıyorlar, bir süre idare edelim nasıl olsa öğreniriz dedi.

 

Kaynak: Editör: Erbey Furkan GEMCİ
Etiketler: Kayıp, Kız, 5.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı