Kayıp Kız 1.Bölüm
Haber
09 Eylül 2022 - Cuma 06:00
 
Kayıp Kız 1.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Kayıp Kız 1.Bölüm

Asuman Hanım, aslen Maraşlı, eşi Hikmet Bey ise Adanalıydı. Şahin isminde beş yaşında bir oğulları, Efsun isminde iki yaşında kızları vardı. Hikmet Bey, köy hizmetlerinde şoför olarak çalışıyor, Asuman Hanım ise ev hanımı idi. Efsun, bütün hısım akrabanın adeta maskotu olmuş, sevimliliği ile herkese kendini sevdiren şirin bir çocuktu. Hali ile nazlı olduğu gibi ilgiye alışmıştı. Asuman Hanım, ise Efsun’a çeşit çeşit kıyafetler dikerek onun her zaman prensesleri kıskandıracak güzellikte ve bakımda olmasını sağlıyordu. Efsun, evlerinin neşe kaynağı idi, babası işten yorgun olarak geldiğinde bile bütün yorgunluğunu Efsun’la oynayarak atlatıyordu. Hikmet Bey, sabah kahvaltısından sonra Efsun’dan bir iyi günler öpücüğü alıp evden çıkmıştı. Efsun’dan öpücük almadan işe gittiği zamanlar, işinde birçok terslikler çıktığına inanıyordu. Asuman Hanım, Şahin ve Efsun’u yanına alıp evden çıktı. Dolmuşa binip kayın validesinin evine gitti. Amacı Şahin ve Efsun’u ona telim edip çarşıya gitmekti. Kayın validesi rahatsız olduğunu söyleyip, sadece Şahin’i kabul edeceğini söyleyince, Şahin’i oraya bırakıp, Efsun ile oradan ayrılıp, çarşıya gitmek üzere dolmuşa bindiler. Küçük Saatte dolmuştan indiler. Asuman Hanım, Efsun’un elinden sıkıca tutmuş kalabalık Adana Trafiğinden fırsat bulabilirse karşıya geçip, Melek girmez de bulunan kumaşçılara gidecekti. Bulduğu ilk fırsatta yola atıldı, yolu tam yarılamıştı ki, nerden çıktığı belli olmayan bir motosiklet ile burun buruna geldi. Eli ile ancak Efsun’u itelemeye fırsat bulmuştu. Motosiklet Asuman Hanıma çarptı. Birden Trafik kilitlendi. Asuman Hanım, ileriye fırlamış yerde yatıyordu. Onu hemen arabaya bindirip Hastaneye götürdüler. Çevrede biriken kalabalığın arasında, Efsun kayıp olmuş, Anne diye ağlıyordu. Efsun, oradan uzaklaştı zavallı çocuk annesini arıyordu ağlayarak.

Asuman Hanım’ı hastaneye getirip hemen ameliyata almışlardı. Olanlardan habersiz Hikmet Bey, eve gelmiş kimseyi bulamamıştı. Konu komşuya baktı yoklardı. Dolmuşa binip annesine gitti. Orada sadece Şahin vardı. Oğlum, Efsun ile çarşıya gitmişlerdi. Bu kadar gecikmezdi bende merak etmeye başladım. Hikmet Bey, acele ile evden çıkıp karakola gidip durumu anlattı. Aradan biraz zaman geçsin daha çok erken dediler. Hastanelere bakmalıyım dedi. Birkaç hastaneye baktı. Oradan annesinin evine geldi. Asuman geldi mi? diye sordu. Gelmediğini öğrenince, son çare, Balcalı Tıp Fakültesine gitmek üzere evden çıkıp bir taksiye bindi. Önce kendi evine gitti. Hâlâ gelen olmamıştı. Evden çıkıp taksi ile Balcalı’ya gitti. “Karısını sordu? Yoğun bakımda bir kadın var ama yanın da çocuk yok” dendi. “Üzerinden çıkarılan kıyafetler gösterildi, Hikmet Bey, acı içinde, bu eşim.” dedi.

Hava kararmış, Efsun çok korkuyordu. Ağlamaktan sesi kısılmıştı. Dükkanlar kapanmış kimseler yoktu. Efsun, henüz iki yaşında bir bebekti, yavrucağız hep yanı başında annesini görmeye alışmış, annesinin yanında olmadığının korkusu ile bir köşeye sinmiş, ağlamaktan göz yaşları kurumuştu. Bir kadın geçiyordu onu fark etti. “Ne geziyorsun? Burada” diye sordu. Efsun’un konuşmasını sadece annesi anlaya biliyordu. Onun kesik kesik anlatmalarından kadın bir şey anlamadı. “Hadi seninle annene gidelim” dedi. Kadın onu kucağına alıp oradan hızla uzaklaştı. Yerden kâğıt alıp Efsun’un burnunu sildi. Bir süre gittikten sonra. Bir adamla karşılaştılar. “Kim bu çocuk?” diye sordu adam. “Kadın, bilmiyorum. Melek girmez çarşısın da buldum ağlıyordu” dedi.
Adam, haydi kimse görmeden buradan gidelim dedi. Bir motosiklete binip oradan uzaklaştılar. Epey gittikten sonra, adam motoru durdurdu. “Bu çocuğu ne yapacağız?” diye sordu. “Kadın, Hele şuradan uzaklaşalım çadıra varalım ne olacağına karar veririz” dedi.
“Adam, ne çadırı be, polisin ilk bakacağı yer çadırlar” dedi.

Hikmet Bey, acele ile karısının yattığı yoğun bakıma gitti. Orada bulunan hemşerilere, “Eşimin yanında küçük kızım vardı! Kızım nerde?” diye sordu.
“Hemşire, buraya yalnız karınız getirildi, kızınızdan haberimiz yok” dedi.
Hikmet Bey yıkılmıştı. Hemen Polise gidip durumu anlattı. Polisler ile olay yerine gidip baktılar, çevreyi aradılar! Efsun yoktu. Bütün karakollara soruldu, hastanelere bakıldı, Efsun yoktu. Hikmet Bey, olduğu yere çökmüş, nazlı çiçeği kayıp olmuştu. O henüz derdini bile anlatamıyordu. Onu sadece annesi anlayabiliyordu. Polisler, yarını bekleyin mutlaka buluruz kızınızı deyip ona moral veriyorlardı. Polisler, her ihtimali değerlendirip, çingene çadırları ve gayrı meşru işler yapan insanların barındığı evleri, her yerlere baskın verip arıyorlardı.

“Ne yapacağız! bu çocuğu dedi Kadın.”
“Adam, Mersin’i geçelim, sen otobüs ile Antalya’ya götür sonrasına bakarız.” dedi adam.
Zavallı çocuk, aç ve susuzdu, Ağlıyordu, ama kimin umurunda onu motosiklet ile Mersin, dışına kadar çıkardılar, önce biraz bir şeyler yedirip su içirdiler. “Haydi, sen otobüs bileti alıp gel, biz burada bekleyelim.” dedi adam. Kadın otobüs bileti alıp geldi, “Adam, ben gidiyorum deyip gitti.” Beklenen otobüs gelince kadın, kucağında uyuyan Efsun ile otobüse binip hareket ettiler. Sabaha karşı otobüsten inerek bir dolmuş ile Antalya dışında inip bir süre toprak yolda ilerlediler. Bir süre sonra çadırlar görünmüştü, kadın bir çadıra girip, “Ben geldim.” dedi. Bir yaşlı kadın. “Kim bu çocuk” diye sordu.
“Adana, ganimeti” diye cevap verdi kadın.
“Çok, nazlı bir çocuk bu belli ki, bizim çocuğumuz olduğuna kimse inanmaz! Bu çocuk tehlike” dedi yaşlı kadın.
“Önce özerinde ki elbiseleri değişelim! öyle karar ver toto” dedi.
“Rengini nasıl değişeceksin?” Bedo.
“Adana’ya mı götürelim” dedi bedo.
“Bu çocuğu acil elimizden çıkaracağız, başka yolu yok!”
“Nasıl elden çıkarmayı düşünüyorsun? toto.”
“İzmirliler geldiler, onlara gidip soralım, birkaç güne İzmir’e dönecekler, belki onlara okuturuz”” dedi.

Hikmet Bey, Adana’nın cehennem sıcağında buhran geçiriyor, bir yanda, iki gözünün nuru evlatlarının anası, eşi ölümle cebelleşiyor, diğer yandan can paresi küçük kızı kayıptı. Aradan bir hafta geçmişti. Asuman Hanım, yoğun bakımdan servise alınmıştı. Ona, Efsun kayıp diyemiyorlardı. Hikmet Bey, dağ taş, mahalle, mahalle her tarafları arıyordu. Efsun’u bulamıyordu, bulamadıkça, ümitsizliğe kapılıyordu. Efsun, öylesine acı veriyordu ki ne yiyor ne içiyor, hele dilenci çetesinin eline düştüyse diye, kendi kendini parçalıyordu. “Asuman Hanım, Efsun nasıl iyi mi?” Diye sorduğun da ister istemez Hikmet Bey de dahil, iyi, sen kendine bak, bir an evvel iyileş diyorlardı, ama içleri param parça oluyordu. Başka ne diyebilirlerdi.

Toto, İzmirli çingenelere varıp, ellerinde iki yaşında bir kız çocuğu olduğunu anlaşmaları halinde kendilerine vereceğini söyledi. Alpay diye bir adam ile obalarına gelip çocuğa baktılar! “Alpay, bu çocuk işimize yaramaz” dedi.
“Toto, niye işinize yaramaz çok güzel bir çocuk” dedi.
“Alpay, mesele güzel çocuk olduğudur! Kim inanır bunun, çingene çocuğu olduğuna. Aklınız varsa bu çocuğu tez elden elinizden çıkarın. İlk polis baskınında, bu çocuk için sorguya alınırsınız ve altında kalırsınız” dedi.
Bu ara Efsun, içli içli ağlıyordu, aç ve susuzdu. “Toto, sertçe Bedo diye bağırdı.”
“Niye bağırıyorsun? Ne oldu.” dedi Bedo.
“Sustur şu çocuğu, bak Alpay ne diyor?”
“Bu çocuğu bir an evvel elden çıkar! Yoksa altından kalkamazsın”
“Bedo, sermayesi pahalı diye, Efsun için yaptığı masrafı anlattı.”
“Ben, anlamam hemen alıp götür bu çocuğu obam dan” dedi Toto.
“Gel buraya uğursuz diyerek, Efsun’un yakasının arkasından tutup fırlattı.”
“Bana, bak Bedo, bu çocuğu burada öldürüp de başımıza iş açma, buradan uzağa götür, tarlaların içine at, itler mi yer, açlıktan mı ölür, ne olursa olsun” dedi Toto.
 

 

ARKASI YARIN...

 

Ali Gemci

 

Diğer Yayınlar: E-Kitap

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Kayıp, Kız, 1.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı