Azimli Çocuk 9. Bölüm
Haber
21 Temmuz 2022 - Perşembe 09:44
 
Azimli Çocuk 9. Bölüm
E-KİTAP Haberi
Azimli Çocuk 9. Bölüm

Annesi ve kendisi oruçluydu, elinde bir paketle Raziye yanında bir bayanla çıkıp geldiler, Makbule Hanım Namaz kılmak için dükkândan çıkmıştı. “Raziye Hasan’a merhaba deyip annesini sordu? Elinde ki paketi göstererek annene bunları düzelttireceğim.” dedi.
Hasan, “siz şuraya oturun annem şimdi gelir dedi. Raziye sorular soruyor Hasan çoğuna cevap bile veremiyordu, Makbule Hanım imdadına yetişti, Raziye paketi açarak içinden bir etek ve fistan elbise çıkararak bunları üzerine göre düzelttirmek istediğini söyledi.”
Makbule Hanım, Raziye’nin ölçülerini alarak “yarın öğleden sonra hazır olur” dedi. 
Raziye ve arkadaşı “hayırlı işler dileyip gittiler.”
Hasan’ın iki korkusu vardı, bir Raziye yaşça en az yedi sekiz yaş ondan büyüktü kendisini galeye almaz diye düşünüyordu, diğer korkusu kız açıktan demişti okuyup adam olsun demişti. İşte bu sebepler Hasan’a büyük engellerdi! Bazen yüreğine kızıyordu niye kendi yaşlarında bir kıza Âşık olmadın diye, eğer kendi yaşlarında bir kıza Âşık olsaydı işi çok kolay olurdu! Derdini kimseye açıklayamıyordu herkes manyakmısın oğlum git kendine göre birini bul derlerdi. Sanki kendi elindeydi, İnsanlar anne, baba ve ‘Âşık oldukları kızları sanki kendileri mi? Seçiyorlardı. Böyle bir imkân olsa annesi ve kendisi Kazım denilen Hayvanı hiç tercih etmezlerdi! Raziye’yi de seçmezdi, hayatın akışı içinde her şey kendiliğinden gelişiyordu.
Öbür gün öğleden sonra Raziye gelmemişti zaten işler sakindi bu sıkıntının üstüne birde Raziye aha geldi aha gelecek sıkıntısı çökmüştü. İkindi olunca Makbule Hanım eve gitmişti Dükkânda Hasan yalnız Kalmıştı. Akşam ezanına yakın zamanda Hasan dükkânı toplarken “Raziye merhaba geç kaldım deyip dükkâna girdi, annen yok mu? Canım.” dedi. 
Raziye, Hasan’ı küçük bir çocuk gibi görüyordu öyle davranıyordu.
“Annem eve gitti ben yardımcı olayım” dedi Hasan.
Raziye, “benim emanetler hazır mı? Bugün gel al demişti bana annen.”
“Annem söz verdiyse hazırdır, neyiniz varsa bakıp bulabilir misiniz diye hazır olan paketleri gösterdi.”
Raziye, “kendi paketini bulup bunlar, borcum ne kadar?” diye sordu.
Hasan, “bilmiyorum annemle konuşmadınız mı?”
Raziye, “Aslında annene yetişseydim ona danışmak istediğim bir iki şey vardı.”
“Yarın annem burada olur gelip danışın.” dedi Hasan.
“Öğle arası mesaiye kalıyoruz akşama da annene yetişemiyorum.” dedi Raziye.
“Ramazanlık olduğu için annem ikindi eve gidiyor iftar için yemek yapıyor.” dedi Hasan.
“Beni evinize götürür müsün! annenle konuşmalıyım.” dedi Raziye 
Hasan, “olur tabi önce dükkânı kapatayım” dedi. Dükkânı kapatıp beraberce evlerine vardılar. Kapıyı dövdüler. Eve çıktılar. Raziye, “Makbule Abla kusura bakma seninle konuşmam gerekti.” dedi.
Makbule Hanım, “hoş geldin iftardan sonra konuşuruz sofraya oturun” dedi. İftar yemeğinden sonra 
 Hasan, meyve almak için evden çıktı. Makbule Hanım ve Raziye konuşuyorlardı.
Raziye, “yakında bir söz işim var eğer olursa bir söz elbisesi birde nişan elbisesi diktireceğim şu modellerde olacak sen dikebilir misin?”
Makbule Hanım, “Modellere bakarak tabi dikerim.” dedi
Raziye, “herkes senin iyi bir terzi olduğunu söylüyorlar! sen niye tamirat işi yapıyorsun?” Diye sordu.
“Evim yandı hala yaptıramadım kurtara bildiğimiz sadece buralar, dükkânı yeni açtık arada bir özel iş yapıyorum tanınırsam zaten niyetim bayan terziliği yapmak.” dedi Makbule Hanım.
Hasan, gelmiş, “Raziye biraz daha oturunca Hasan beni eve bırakır mısın?” dedi.
Hasan’la Raziye beraberce uzunca bir yürüyüşle eski hükümet konağının orda bir evin önünde durdular! “Sağol Hasan benim evim burası” dedi, Hasan o eve girip ışıklar yanıncaya kadar bekledi. 
“Ne şansız bir gece yaşıyorum dedi Hasan kendi kendine, ulan kız kendi ayağı ile evinize kadar geldi, daha önemlisi kızı evine kadar bıraktım hiçbir kelam edemedim ah ulan felek üç beş yaş daha büyük olsaydım.” dedi. 
Hasan, gazeteden gündelik pehlivan tefrikaları okurdu, artık günüz ablanın yazılarını da okuyordu, orada okumuştu yeni yetişen erkek çocukları bazen ablaları yaşın da olan kızlara hatta kadınlara âşık olabiliyorlar diye yazıyordu. Bir erkek kendinden küçük kızlarla evlendiği zaman normal karşılanırken, “neden kendinden büyük kızlarla evleneni kınıyorlar” diye düşünmeden edemiyordu.
Bir gün elin de kumaş paketi ile çıkıp geldi Raziye, annesi ile uzun uzadıya konuştular, Bayram sonrası diye anlaştılar! Raziye Bayramda memleketine gidip gelecekti.
Raziye gittikten sonra Hasan annesinin yanına varıp “hayrola Raziye ile Bayram sonu ne işiniz var?”
Makbule Hanım, “söz ve Nişan elbisesi diktirmek istiyor!  Bende artık işlerim yoğunlaştı Bayram sonrası dikebilirim.” dedim.
Hasan’ın birden nutku uçtu ne yapacağını şaşırdı. “Ne oldu? oğlum diye sordu annesi.”
Bir şey anne deyip oradan ayrılıp dükkânın önüne gelip batan geminin malları bunlar diye bağırmaya başlamıştı. Ramazanlığın son on gününde artık iş patlaması olmuştu, Makbule Hanım, mağazalardan gelen işlerle başa çıkmaya çalışırken, Hasan’ında satışları patlamıştı, hele Ramazanlığın son üç gününde eve gitmeye vakitleri yoktu saat yirmi dört olunca dükkânı kapatıp Makbule Hanımın işleri ile meşgul oluyorlardı. Bütün amaçları evi tamir ettirebilmekti! Aradan geçen üç senede ancak sermaye tutup işlerini döndürmekle geçmişti bu Ramazanlıkta hedefleri evlerini tamir ettirmekti.
Bayram gelmişti onlar ancak Bayram sabahı evlerine gidebildiler! Hasan’ın kardeşleri nenelerinde kalıyorlardı, gerçi onlarında çok yardımları olmuştu ama onlar okula gidiyorlardı. Eve varınca kendilerini yatağa attılar öğleye kadar yattılar duş alıp Bayramlıklarını giyip dedesine gittiler. Orada bir süre oturdular, sonra hep beraber İbrahim dedesine gittiler orada biraz durduktan sonra evlerine döndüler. Bayramın ikincisi günü Makbule Hanım, “ben babamlara gidiyorum deyip evden çıkıp gitti.”
Makbule Hanım, babasına varınca “biz evi yaptırmak istiyoruz bize usta bul.” dedi babasına.
“Bayramdan sonra birkaç ustayla görüşüp fiyat alırım ne gerekiyorsa hemen yaparız kızım.” dedi Ökkeş ede.
Bu ara bizim Hasan’ı afakanlar basıyordu iş güçten çok düşünememişti, Raziye elinden uçuyordu, Hasan aza koyuyor dolmuyor, doluya koyuyor almıyordu, bu Raziye meselesine çözüm bulmalıydı. Dükkân komşularının oğlu Ahmet’e “bir kız var diye anlatmıştı ama ne Raziye’den nede yaşça kendisinden büyük olduğunu söyleyememişti.” Annem gelince Ahmet’e gidip durumu anlatmalıydı. Belki onun vereceği bir fikir olurdu. Ama gidemedi kimseye söyleyemiyor için için yanıyordu. Bütün mesele Raziye’nin kendisinden yaşça büyük olmasıydı kime söylese kendisine gülerlerdi adı gibi biliyordu.
Hasan, evden çıkıp ulu caminin oraya indi padişah kızının (taş medrese) mezarına varıp 
 Fatiha okudu, oradan ulu cami haziresine (kıble tarafı ön bahçe) gitti içeriye girdi, Mehmet Amcadan duymuştu burası ulu camiye ait Evliyaların ve önemli devlet büyüklerinin mezarları varmış! 1936 yılında dönemin Maraş belediye başkanı Hasan Sükûti Tükel tarafından Mezar Taşları sökülerek boğaz kesen deresinin üzerine tonoz olarak kullanmışlar! Uzun yıllar çay bahçesi olarak kullanılmış Evliyaların cenazelerine zulüm yapıldı diye anlatmıştı. Madem burada Evliyalar yatmakta, kurtuluş savaşı şehitleri yatmakta “Allah’ım bu sevgili kullarının yüzü suyu hürmetine bana bir çare göster, beni bu evliyaların ve şehitlerin Nurları ile aydınlat, bana bir çare” diye dua etti. Orada uzun süre kaldı, göz yaşını bu defa yüreğine değil dışa akıttı. Epey sonra kalkıp Aladan’a çıktı bir Maraş’ın bir Evliya, bir Allah dostu olarak kabul edip büyük sevgi ve saygı gösterdiği Alaattin Devletlu Hz (Alaüddevle Bozkurt Gadırhan hz) mezarına gidip orada da dua edip Allah’a yakardı. Hava kararmak üzereyken eve gelip kimse ile konuşmadan yatağına girdi artık huzurluydu! Allah’ına güveniyordu! bu kadar Evliyanın yüzü suyu Hürmetini dualarını geri çevirmezdi! Hangi dost dostunun basit bir ricasını geri çevirirdi. Yatağında uykuya daldı gece rüyasında Raziye ile yüksek bir dağ başında ormanların yemyeşilliğinde geziyorlardı, yanlarında Ceylanlar, Geyikler vardı Raziye yerden Çiçek topluyor omuzuna bülbüller konmuş ona şarkılar söylüyorlardı adeta Cennetten bir köşedelerdi! Buz gibi bir göz suyundan bir tas su doldurup Raziye’ye uzattı! aynı tas ile ikisi de kana kana su içtiler, abu hayat suyumu? Cennet suyumu? anlayamadı ama Aşk pınarı suyu olduğu muhakkak idi.
Rüyadan sonra uyandı, bıraktı kendisini rüyanın büyüsüne Raziye’yi ilk rüyasında görüyordu! Kendisini rüyada olduğunu düşünerek hayallerinde o yeri ve o anı hiç bitirmeyecek gibi devam ettirdi zihninde, nerdeyse tam iki gün ihtiyaçları haricinde yataktan hiç çıkmadı yorganı kafasına çekip yeniden rüya alemine kapılıp Raziye’ye kavuşup onunla Cennetten bir köşede mutlu bir yaşam sürüyordu! Bu rüya, boşuna gösterilmedi kendisine, burayı bulup Raziye’yi bir şekilde buraya götürmesi lazımdı! Burayı bulsa bile Raziye kendisi ile gelir miydi?  Gelmeliydi! Onu oraya götürüp gördüğü rüyayı anlatıp Aşk’ını ilan etmeliydi! Gerekirse zorla götürüp, buraları ona gösterip abu hayat suyundan kana kana içmelilerdi. Bu su belki de Aşk iksiriydi kim bilir! belki bu rüyayı Allah Raziye’ye de gösterirdi! artık bir amacı vardı bu sihirli yeri bulmalıydı! Raziye’yi oraya götürmeliydi. Evliyalar kendisine yardım etmişlerdi! Yüceler yücesi Allah dualarını ve dostlarını geri çevirmemişti.

 

ARKASI YARIN...

 

Ali GEMCİ

( Kitabımızın yeni bölümleri her gün saat 10:00'da paylaşılacaktır. )

Diğer Yayınlar: E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör:
Etiketler: Azimli, Çocuk, 9., Bölüm, ,
Yorumlar
Haber Yazılımı