Azimli Çocuk 29.Bölüm (FİNAL)
Haber
10 Ağustos 2022 - Çarşamba 09:46
 
Azimli Çocuk 29.Bölüm (FİNAL)
E-KİTAP Haberi
Azimli Çocuk 29.Bölüm (FİNAL)

Raziye kız, “döşek, yorgan demişken size yatak yapmamız lazım.” dedi Makbule Hanım.
“Kolayı var benim güzel kaynanam, benim evde İki kişilik karyola ve yatak var onlara yeni yüz takarız yeni gelin çeyizi havası katarız olur biter.” dedi Raziye.
“O zaman Maraş’a varınca ilk iş senin eşyaları bize taşıyalım ona göre ne yapacaksak karar veririz.” dedi Makbule Hanım.
“Allah rızası için yatın Yav, düğün dediniz mi! sizin için her şey bitiyor.” dedi Hasan.
“Dedenlerin odasında fazladan bir yatak var, rahatsız oluyorsan git orada yat.” dedi Makbule Hanım.
Hasan kalkıp dedelerinin odasının kapısını tıkırdattı içerden ses gelmiyordu anlaşılan uyumuşlardı. Tekrar gelip odanın kapısına vurdu, kapıyı Makbule Hanım açtı, “dedemler uyumuşlar kapıyı açmıyorlar deyip içeri giriyordu.”
“Bizim uykumuz yok! Rahatsız olacaksan hiç içeri girme.” dedi Makbule Hanım.
Hasan, “tamam buranın balkonu yok mu? çıkar Yatarım.” dedi. Hasan sedirin üstünde ki yatağı alıp balkona serip yattı. Ama annesi ile Raziye’nin sesleri yine geliyordu düğünde giyecekleri elbiseden, gelinliğe, ayakkabıdan bilmem neye kadar her şeyi konuşuyorlardı. Bu avratlara bir çaput birde düğün de “Vallahi dünyayı unutuyorlar.” dedi içinden.
 

Sabahleyin kalkıp kahvaltı yaptılar, Hasan “arabanın bagajına ben bineyim.” dedi.
Makbule Hanım, “Raziye uyuyamadı bugün o geçsin.” dedi.
Hasan, fıttırıyordu ne ulan bu annem bana yapılacak bütün gıcıklığı yapıyor, benden ne istiyor bu kadın diye düşünerek varıp arabanın arka koltuğuna oturdu. Araba hareket edip yol almaya başlayınca önümüzde “Nasrettin Hocanın mezarı var oraya uğramak ister misiniz?” diye sordu Mehmet Bey.
“Uğrayıp dua edip oyalanmadan yola çıkalım, Konya’da Mevlâna Hz. türbesini ziyaret edecektik.” Mehmet Amca dedi Makbule Hanım.
“Anne siz sabaha kadar düğün hazırlığı yaptınız! Maraş’ta kendinize bir sürü iş çıkardınız hiçbir yere uğramadan Maraş’a yetişsek.” dedi Hasan.
“Aferin ulan Hasan benim içimden de aynısı geçiyordu.” dedi Ökkeş ede.
“Bendende aynısı hiç durmadan Maraş’a gidelim! Maraş’tan çıkalı bugün on üç gün oluyor bir gün daha yolda yatmak istemiyorum.” edem dedi. İrbaham ede.

Mehmet Amcada onlarla olunca Makbule Hanım susmuştu, Konya’dan Adana yoluna dönülüp Kara pınar, Ereğli’yi geçip Konya Makasından Pozantı tarafına döndüler. Yolda mola verdiler, namaz kılıp yemek yediler Hasan arabanın bagajına girip yattı, Hasan bir süre sonra uyumuştu gözünü açtığında Tarsus’ta “ikindi namazı için mola verilmişti.”
Tarsus’tan sonra arabanın bagajına Makbule Hanım yatmıştı, Adana’yı geçip devam ettiler saat dokuz gibi Aksu köprüsünü geçip Maraş’a doğru yol aldılar.
Mehmet Amca, “konuştuğumuz gibi sadece Hasan ve Raziye ormanda gezinti yaparlarken kayıp oldular sekiz gün sonra çıkıp geldiler onun için geciktik sakın Raziye’nin durumundan kimseye bahsetmeyelim.” diye tekrar etti.
Önce Hasanları bırakıp “geçmiş olsun” deyip oradan İrbaham ede ile ayrıldılar. Makbule Hanım kapıyı açıp içeri girdiler. Ev ahalisi onların geldiğini fark edince onları coşku ile karşıladılar biraz hasret giderdiler, “Hasan ben yorgun ve uykusuzum deyip odasına çekildi.”
Sabahleyin “kahvaltı hazır” denilince kalktı, Makbule Hanım ile Raziye sofrayı hazırlamışlar, Ahmet ile Hatice, dükkâna gitmişlerdi. Kahvaltıyı yaptıktan sonra Ökkeş ede “ben bir at arabası bulup Raziye’nin evine giderim sizde haydi önden çıkın ortalığı toplayın.” dedi.
Hep beraber evden çıktılar, yanlarında Şükran Hanımda vardı. Raziye’nin eşyalarını toparladılar Ökkeş edenin getirdiği at arabasına yüklediler, Raziye ev sahibi ile helalleşti oradan ayrıldılar. Eşyaları odaya düzlediler eksikleri ve alınacakları zaten Raziye ile tespit etmişlerdi “baba bize bir usta lazım.” dedi Makbule Hanım.
“Hayrola ne ustası kızım.” 
“Hasan’ın odasına bir çimecek yaptıracağız.” dedi.
Ökkeş ede, “Başını sallayıp, tamam kızım hemen bulurum deyip kalkıp evden çıktı.”
“Ben ne yapacağım?” diye sordu Hasan.
“Sen dükkâna gidip bol para kazan, düğün yapacağız bir sürü masraf olacak.” dediler.
Hasan, evden çıkıp dükkâna vardı işleri Ahmet güzel idare etmişti, tamirat dahil hiç aksama olmadan işler seyrinde gitmiş bunlar güzel şeylerdi. Mehmet Bey’in çırağı gelip “seni ustam çağırıyor.” dedi.
Hasan, hemen varıp “buyur Mehmet Amca” dedi
Hasan, “düğün üstü bir ihtiyacın var mı? Varsa hiç çekinme.” dedi.

“Sana benzin ve başka borçlarımız var sen onların hesabını çıkar önce onları ödeyelim.” dedi.
“Onlar önemli değil aslanım, sağ salim sizi alıp Maraş’a getirdik ya gerisini boş ver” dedi.
“Mehmet Amca dükkânda işler iyi gitmiş bir sıkıntı gözükmüyor sağ olasın ama hesabı çıkar ne ise ödeyeyim yoksa ben rahat edemem, on üç gün yenildi içildi otelde yatıldı, benzin alındı olmaz.” dedi Hasan.
“Otel ve yemekleri Valilik karşıladı. Arada masrafları annen ödedi. Ufak tefek şeyler ile dönüş benzini var onlarda benden yana helal olsun var git işine.” dedi.
Hasan, dükkânda işleri ile ilgilenirken annesi ve Raziye tam sürat düğün işleri ile uğraşıyorlardı.
Odalarına çimecek yapılmış içine bir sobalı kazan koymuşlardı, Karyolanın üstünde ki yatak, yorgan ve yastıklar yepyeni güzel kumaşlarla yenilenmiş çiçekler ve güllü dallı nakışlarla bezenmişti, en çokta karyolanın eteği çok hoşuna gitmişti hasanın! karyolayı çepeçevre sarmış beyaz bir kumaşın üstüne adeta bir çiçek bahçesi resmedilmişti. Artık bütün hazırlıklar tamamdı düğün haberi salınmak için Medine bacı ile okuyucu olarak anlaşılmış, Hasan’ın kız Kardeşi Hatice ile hısım akraba evlerine gidilip düğün okuntusu yapılıyordu.

Düğün cumartesi akşamı kına gecesi eğlenceleri ile başlayıp pazar günü akşam Veleme yemeği ile bitecekti. Perşembe günü duvak Mevlüt’ü olacaktı.
Cumartesi, günü Makbule Hanım ve Raziye berbere gittiler! Raziye’nin gelin başı yapıldı, gelinliğini giydi Hasan onları kocaman bir Amerikan kanatlı taksisi ile aldı, biraz Maraş turu atıp eve geldiler.
Gelinin eve girmesi ile Şükran ve Hatun Hanımlar ellerinde ki para ve şekerleri zılgıt çekerek gelinin başından aşağı attılar! bırakın çocukları kocaman kadınlar bile para ve şeker kapma yarışına girdiler.
Akşam yemeğinden sonra bayanlar evde eğlenceye başladılar, erkekler bahçede davul zurna eşliğinde oyunlar oynayıp Halaylar çekiyorlardı hele Ökkeş edeyi tutabilene aşk olsun o nasıl bir halay başıydı o nasıl bir oyun oynamaydı saat yirmi üçe kadar eğlence son sürat devam etti. Misafirler gidince, Raziye son defaya mahsus olmak üzere Makbule Hanıma Misafir oldu. Diğer gün düğün yoktu ama büyükler yine gelmişler evde koyu bir muhabbet olurken bayanlar akşam Veleme yemeği için hummalı bir çalışma içine girmişlerdi. Veleme yemeğinde önce haşlanmış etleri yağda kızartılmış et ve yer fıstığı kavrulmuş, et suyu ile pirinç pilavı pişirilmiş, Yanına hıyar cacığı yapılmış, bolca da ayran vardı, cacık ve ayranın içine bolca buz konmuş akşam namazının arkasına Cami hocaları ile cemaatin gelmesi ile Veleme yemeği başlamıştı, Maraş Velemelerinin olmazsa olmazı Çürükte gelmiş, Ahmet, Çürüğe yemek yetiştiremiyordu.
Velemeden her çıkanın üzeri aranıyor çoğunun üzerinden kaşık çıkıyordu herkes beraber kahkahalar ile gülerken bazıları aradan kaşıkla kaçırıyorlardı. Gülpak Remzi’nin üzerine, koca Maraş’ta başka fırlama çıkmazdı o yine yaptı yapacağını, bir teşti kaptığı gibi kapıdan kaçtı arkasına Fatih ve esnaftan birkaç kişi emanetiniz uğrak pastanesinde deyip gittiler. Onlar uğrak pastanesinde yiyebildikleri kadar baklava ve dondurma yiyip hesabı düğün sahibine bırakmışlar onlardan sonra İrbaham ede ile Ökkeş ede onların yediklerinin parasını pastaneciye ödeyip rehin teşti kurtarıp eve getirdiler.

Dedeler gelince yatsı namazı için ulu camiye gidildi kalabalık bir topluluk ile yatsı namazının arkasına camiden çıktılar iki kişi Hasan’ın koluna girdiler gençlerin omuzlarında Löküsler her yeri ışıl ışıl aydınlatırken selalar ve dualar arasında Hasan eve getirildi. Kapıdan Hasan’ın sırtına vurulurken o bir fırsatını bulup eve kaçtı, yukarıya çıktı gelin ve damat için apak aşı (gelin ve damat’a özel hazırlanmış Zifaf yemeğinin adı) meyveler ve çerezler dizilmişti. Makbule Hanım çocukları alıp annesinin evine gittiler. Evde Hasan ve Raziye yalnız kalmışlardı. Hasan, Raziye’nin duvağını açıp onun alnından öptü bir gerdanlık taktı boynuna, yemek yediler sohbet ettiler. Hasan ona Galaya’yı hatırlattı ne desem hazır değilim diyordun! haydi bugünde hazır değilim de bakalım.” dedi.
“Senin bütün romantizmin beni alıncaya kadar mıydı! hani galaya dağlarında ki güzel süslü sözlerin.” dedi Raziye.

 

SON

 

Ali GEMCİ

 

Yarın yepyeni bir kitabımızı paylaşmaya başlayacağız.

Diğer Bölümler:  E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Azimli, Çocuk, 29.Bölüm, (FİNAL),
Yorumlar
Haber Yazılımı