Azimli Çocuk 23.Bölüm
Haber
04 Ağustos 2022 - Perşembe 09:23
 
Azimli Çocuk 23.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Azimli Çocuk 23.Bölüm

“Eve yaklaşırlarken, biz inip selam verip yanlarına varalım bir şeyden haberimiz yokmuş gibi Davranalım Makbule ile Hasan arabada kalsınlar” dedi Mehmet Bey.
“Sizi nasıl yalnız bırakabilirim.” dedi Hasan.
“Biz üç ihtiyarız bizi dövecek halleri yok ya, ola ki seni görünce dellenir bunlar ne olacak bilmiyoruz. “
Evin önünde durup üç ihtiyar arabadan inerek eve doğru ilerlediler.
Evde üç kişi oturuyorlardı! Selam vererek açık kapıdan avluya geçtiler zaten avlunun duvarları çalı çırpı ile çevriliydi. Adamlar selam almadılar.
Mehmet Bey, “biz İlyas Beyi soracaktık?”
İlyas, “benim, ne istiyorsunuz?”
“Biz Maraş’tan geliyoruz” diye anlatırken, İlyas onun sözünü keserek, “niye geldiğinizi biliyoruz! Bizde size verilecek kız yok.” dedi.

Ökkeş ede, “bizi tanımıyorsunuz? niye peşin hükümlü davranıyorsunuz?” dedi.
“Uzatmayın efendiler geldiğiniz yere efendice dönün.” dedi İlyas.
“Raziye kızımızı görseydik.” dedi Mehmet Amca.
“Raziye’ye yok! onu artık göremezsiniz tayinin aldırabilirsek burada memurluğuna devam eder yoksa memurluk yapamaz şimdi çekin gidin buradan dedi sertçe.”
Mehmet Bey, Ökkeş edeye baktı, İrbaham ede “kızımızı görmeden bir yere gitmeyiz.” dedi.
“Yaşlı başlı adamlarsınız çekip gidin şuradan elimden bir kaza çıkacak şimdi.” dedi İlyas.
“Bizi dövecek misin?” dedi Ökkeş ede.
“Evet, sizi döveceğiz deyip ayağa kalktı İlyas.”
İrbaham ede gülerek, “bizi üçünüz mü? döveceksiniz!” dedi.
“Babam yaşında adamlarsınız güzellikle söyledim olmadı evet üçümüz yeteriz size” dedi İlyas.

Mehmet Bey, “durun bakalım koca koca insanlarsınız kavga ne imiş biz buraya kavga yapmaya değil hayırlı bir iş için geldik! Hele sabır gösterin arkadaşlar.” dedi.
“Biz yeteri kadar sabır gösterdik geçen akşam Raziye sözlendi yakında düğünü olacak! haydi gidin artık.” dedi İlyas.
Mehmet Bey, “susun yoldaşlar cevap vermeyin. Tamam İlyas Efendi gelmişken Raziye kızımıza bir Hayırlı olsun deyip gidelim.” dedi.
“Raziye, burada yok, sizde gidin artık.” dedi sertçe.
Mehmet Bey, “haydi yoldaşlar bize Maraş yolu gözüktü, biz eşkıya değiliz zorla güzellik olmaz!”
Yönlerini dönüp avludan çıkarken “niye gidiyoruz Mehmet Efendi.” dedi İrbaham ede.

“Bu zorba herif Raziye’nin evli olduğunu bilmiyor! Nasıl evli bir kadın evlenebilir.” dedi.
“Vallahi doğru diyorsun! Şimdi ne yapacağız?” Dedi Ökkeş ede.
“Anlayabilirsek durumu başkalarından öğreniriz olmadı Jandarmaya gidip şikayetçi oluruz.” dedi Mehmet Bey.
Arabaya varıp bindiler, “Hasan ne oldu?” diye sordu.
“Hele ilerleyelim anlatırım.” dedi Mehmet Bey.
“Yolda gördüğümüz adamlar doğru diyorlarmış az kalsın kavga yapacaktık.” dedi Ökkeş ede.
“Beni burada bırakın beni dövsünler görelim” dedi Hasan.
“Maşa varken kor avuçlanmaz oğlum şimdi Jandarmaya gidip karımın hayatından endişe ediyorum diye şikayetçi olursun Jandarmalar Raziye’yi alıp getirirler.” dedi Mehmet Bey.
“Sonra buraya gelmeden Doktor Sait’e uğrayıp Denizli’de tanıdığın var mı? diye sordum, Raziye’nin babası sorun çıkarabilirmiş dedim.” Sait Abi, Denizli Valisini Ankara’dan tanırmış, Jandarmadan sonuç alamazsak Vali Beye çıkarız sırtımız sağlam endişe etme dedi.
Köyden çıkarlarken “aha burada Jandarma karakolu var diye gösterdi.” Hasan.
Mehmet Bey, şimdi bunlar birbirlerini tanırlar bir sorun çıkarırlar mı? Acaba.”
“Devletin Jandarması tarafsız olur! sonra Hasan’ın karısı Raziye.” dedi Makbule Hanım.
Mehmet Bey, “Hasan’la ben içeri gireyim siz şu gölgede bekleyin.” dedi.
Hasan ile Mehmet Bey, Karakola girip durumu anlatırlar! “Çavuş siz bu konuyu Komutanıma anlatın.” dedi.
Karakol Komutanının odasına girip birde Karakol Komutanına anlattılar.
Komutan, “bu Hanım senin karın, İlyas’ın kızı öylemi?”
“Evet efendim” dedi Hasan.
“Resmi nikahımız var diyorsun! Evlilik cüzdanınız yanında mı?” diye sordu Komutan.
“Eşimin yanında efendim.”

“Dışarda bekleyenler kim?” diye sordu Komutan.
“Annem ve iki Dedem.”
“Siz burada bekleyin! biz kızı alıp gelelim.” deyip Jandarma aracı ile yanına birkaç asker alıp İlyas’ın evine gittiler.
Hasanlar Karakoldan çıkıp Makbule Hanımların yanına varıp durumu anlattılar.
“Şimdi işin büyüğü sana düşüyor Hasan. Sabırlı olacaksın Raziye’nin babası kardeşleri sana küfür bile etseler ses çıkarmayacaksın bizlerde soğuk kanlı olacağız şimdi burada oturup Raziye’nin gelmesini bekleyeceğiz eğer o İlyas denilen zorba barışırsa ne âlâ yoksa Raziye’yi alır gideriz.” dedi Mehmet Bey.

“Maraşlılar defolup gitti Şaziye, üç tane ihtiyar hele ki diklenmediler elimizde kalırlardı.” dedi İlyas.
“Jandarmaya giderlerse ne olacak?” dedi Şaziye Hanım.
“Jandarmaya niye gidecekler ki? onlara bir zarar vermedik neden şikayetçi olacaklar?”
“Sana söyledim, bu kız biz nikah kıydık dedi, oğlan benim nikahlı karımı bana göstermiyorlar derse ne olacak!” dedi Şaziye Hanım.
“Nikah, işine inanma kız seni kandırmış! haydi sen kıza yiyecek içecek bir şeyler götür bende gidip bir bakayım Maraşlılar gitmiş mi.” dedi İlyas.
“Ben gördüm İlyas.” dedi Şaziye Hanım.
“”Neyi gördün kadın!”
“Evlilik cüzdanını gördüm! Raziye bana gösterdi.”
“Bu şimdimi söylenir çabuk şu kızı ahırdan çıkaralım hemen patpata koyup celille Zeyneplerin Köm’üne götürün haydi acele edin.” dedi. Raziye’yi eli ayağı ve ağzı bağlı olarak patpat bindirdiler Celil ile Şaziye hemen Hareket ettiler.

Onlardan on dakika kadar sonra Jandarmalar İlyas’ın evine vardılar. Jandarma Komutanı durumu anlattı “kızını alıp Karakola götüreceğiz.” dedi.
Raziye, “burada yok Komutanım iki gün evvel habersizce evden gitmiş nerde bilmiyorum.”
“Evini arayacağız.” dedi Komutan, evi iyice aradılar gerçekten de Raziye evde yoktu.
“Bu işin altından bir şey çıkarsa yakarım seni İlyas, bunlar şimdi gidip seni savcılığa şikâyet ederler bilesin” deyip oradan ayrılıp Karakola geldiler.
Komutan durumu Hasanlara anlattı! “Ben İlyas’a inanmadım bu işin peşini bırakmam siz hemen savcılığa suç duyurusunda bulunun, oradan gelen evrak ile ben onun tepesine binerim şu durumda elimden başka bir şey gelmiyor.” dedi Komutan.
“Sağ olun Komutan Bey, biz hemen savcılığa gidip gerekeni yaparız” deyip arabaya bindiler, yolda giderken “önce Vali Beye uğrayalım Sait Bey bir paket gönderdi birde mektup var içinde ona durumu anlatırız gereken yapılır merak etme sen” dedi Mehmet Bey. Denizli Merkeze girince Valilik binasını sordular Tarife göre gidip buldular, “saat on beş otuz oldu daha vakit var iyi dedikten sonra Haydi inin diye seslendi.” Mehmet Bey, önde yoldaşları arkada binaya girdiler kapıda bekleyen bekçiye “Vali Bey ile görüşeceğiz.” dedi. “Bekçi her elini kolunu sallayan vali bey ile görüşemez.” dedi. “Biz Maraş’tan geliyoruz deyip bir pusula yazıp bekçiye uzattı, bunu Vali Beye verin yeterli olacak, bizi hemen çağıracaktır.” dedi.
Bekçi orada bulunan bir memura pusulayı uzatıp durumu anlattı.
“Amca Bey biz bu pusulayı Vali Beye veremeyiz.”
“Veremezseniz Beni yanına götür evladım.”
“Amca siz kim oluyorsunuz? burayı terk edin.” dedi memur.
“Evladım sen burayı terk etmek istemiyorsan ya bu pusulayı ya da beni Vali Beye götür.”
Memur zorluk çıkarınca. “Bana bak evladım beni Vali Beyin bir tanıdığı bir ahbabı olarak madem saymıyorsun! O zaman vatandaş olarak götür çünkü çok müşkül durumdayım.”
“Amca sen ne laf anlamaz adamsın bekçiye dönüp at bunları dışarıya.” dedi.

Bekçiye dönüp “evladım sen karışma, sen at bakalım beni dışarıya nasıl atıyorsan haydi görelim diye bağırdı” Mehmet Amca gibi mülayim, mütevazi ve nezaketli bir adamı çıldırtmıştı.
Memur iyice havalara girmiş “burada yüksek sesle konuşma haydi defolun buradan” diye tekrarladı.
“Sen kimsin? milletin malından vatandaşı kovuyorsun! babanın malımı ulan burası, bu zamana kadar kimsenin ekmeği ile oynamadım ama senin gibiler vatandaşa hor bakanları devlet kademelerinde işi yok.” Dedi Mehmet Bey.
Olup bitenlere Vali Bey gizlice şahit olmuş, “ne oluyor burada.” dedi.
Memur, “efendim sizinle görüşmek istiyordu randevusu yok, görüşemezsiniz dedim diye bağırıyor.” dedi.
Mehmet Amca, “Sn. Valim öncelikle bu durumdan dolayı Zat-ı Âlinizden özür dilerim. Madem görüşemiyoruz biz Maraş’tan geldik şu pusulayı Vali Beye götürüp verin dedim adam her şeye yok diyor sonrada bize defolun diye diklendi onun bu sözlerinden sonra ben sesimi yükselttim.”

“Pusulada ne yazıyor?” diye sordu Vali.
“Buyurun siz okuyunuz efendim deyip pusulayı Vali Beye uzattı.”
Vali Bey, pusulayı alınca memura dönüp “demek ki buraya babam gelse onu da almayacaksın bu adamı buradan yollayın bir daha gözüm görmesin bunu.” dedikten sonra, “memur adına sizden ben özür dilerim buyurun.” Deyip Makamına çıktılar, “Sn. Valim bu mektup Sait Beyden, size hediye gönderdi arabamızda çıkarken bir görevli verirseniz takdim ederiz.” Dedi Mehmet Bey.
Vali Bey, mektubu okurken arada gülüyordu, mektubu okuyup katladı cebine koydu. “Sait Beyin dostları benimde dostlarım bir sıkıntınız mı? Var.”
Mehmet Bey, durumu anlattı “hım dedi Vali Bey. Resmi nikahları da var diyorsunuz!” dedikten sonra Bir yere telefon açtı, “hemen Beyefendileri nöbetçi savcılığa götürün işlemler acele ile başlatılsın emniyet müdürüne ve Jandarma Komutanına söyleyin bu işin peşini bırakmasınlar çar çabuk bu mesele çözülsün! Savcılıktan sonra misafirlerimin konaklamasına yardımcı olun diye direktif verdi. Her zaman bana gelebilirsiniz bu numara benin direk hattım sıkıştığınızda bana bildirebilirsiniz” dedi. Vali Beye Teşekkür edip Makamından çıkıp Vali Beyin görevlendirdiği adamla doğruca adliyeye giderek İlyas için suç duyurusun da bulundular. Oradan hemen Emniyet ve Jandarmaya bildirildi evraklar elden gönderilip hemen işleme konuldu. Memur Beyi Valilik binasına bırakmak istediler. “Olmaz dedi memur sizi önce bir yere yerleştireyim” dedi. Bir otele götürüp “Vali Beyin misafirleri gerektiği gibi ağırlayın sakın ola hesap almayın” dedi. Memura Doktor Sait Beyin gönderdiği Hediyeleri teslim ettiler. “Siz otelde kalın biz size gelişmelerden haberdar ederiz deyip gitti adam.”
Makbule Hanım ve Hasan aynı oda da kalacak, diğer yoldaşlarda başka oda da kalacaklardı.

Akşam yemeğine davet ettiler “meşhur Denizli kebabı ikram edelim mi? diye sordu otelci.” olur dediler. Kuyu kebabı gibi güzel ve lezzetli bir kebaptı yemekten sonra herkes odalarına çıktılar.
“Anne inşallah Raziye’ye bir zarar vermemiş olsunlar Vallahi köklerini kazırım.” Dedi Hasan.
“Babası oğlum ne zararı verecek”
“Kazım, sana, bize zarar veriyordu” dedi Hasan.

 

ARKASI YARIN...

 

Ali GEMCİ

 

Bölümlerimiz hergün saat 10.00'da yayınlanacaktı.

Diğer Bölümler:   E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Azimli, Çocuk, 23.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı