Azimli Çocuk 20.Bölüm
Haber
01 Ağustos 2022 - Pazartesi 10:03
 
Azimli Çocuk 20.Bölüm
E-KİTAP Haberi
Azimli Çocuk 20.Bölüm

“Ökkeş dede, anne deyi verdi hayret içinde Hasan.” İkisi de konuşamıyor şok olmuşlar öylece bakıyorlardı.
“Hoş geldiniz demek yok mu?” ulan dedi Ökkeş ede.
“Hoş geldin dede dedi kekeleyerek Hasan.”
“Makbule Abla ben diye savunmaya geçmişti ki Raziye.”
Tamam, Raziye “olan oldu bir kere bir açıklama yapmak zorunda değilsin.”
“Geçin oturun bakalım şöyle “dedi Ökkeş ede.

Gösterilen yere oturdular, “bana durumu açıklasaydınız kaçmanıza gerek mi kalırdı, ne işiniz var bu dağ başında sabahleyin çıktık Maraş’tan ikindi ancak gelebildik.” dedi Makbule Hanım.
Anne, “Raziye’nin hiçbir şeyden haberi yoktu gözlerini burada açtı” dedi Hasan.
“Sen onu benim külahıma anlat, Raziye bize sık sık boşuna mı geliyordu! Hele Hasan beni eve bırakır mısın dediğinde kızın ağzından kırk Hasan çıkıyordu.”
“Öyle düşünüyorsun da niye müdahale etmedin.” dedi Hasan.
“Hoşuma gidiyordu! Raziye’yi çok seviyordum ondan iyi gelin mi bulacaktım.”
Raziye ile Hasan birbirlerine baktılar.
“O zaman niye ha bire Raziye ablanı evine götür gel diyordun, sık sık Raziye ablan diyordun?”

“Sen öyle bir bozuluyordun ki, senin o halin hoşuma gidiyordu.” dedi Makbule Hanım.
“Abla, vallahi bu durumdan benim haberim yoktu, şimdi Maraş’a dönünce daireye nasıl giderim ben” dedi Raziye.
“Daireye değil! Denizli’ye gidip ailene anlatacaksın bizde gelip seni babandan isteyeceğiz! Senelik izindesin dairen de ve çarşıda bu durumu kimse bilmiyor rahat ol” dedi Makbule Hanım.
Mum ışığında, yemek yiyip çay içerek uzunca sohbet ettiler! Yatakları serdiler, Makbule Hanım, “ben gelinimle beraber yatayım, sizde nasıl yatarsanız artık” dedi.
Ökkeş ede, “ben yalız yatarım sende şu yorganı altına alıp yat” dedi Hasan’a.
Hasan hiç ses etmedi, ocağa bol odun atıp harladı, mumu söndürüp yattı.

Gece Ökkeş ede ile Hasan üşümüşlerdi Hasan kalkıp yorganı dedesinin üstüne örttükten sonra ocağa biraz daha odun atıp çaydanlığa su koyup oraya oturdu. Bütün korkuları ve endişeleri gitmişti iyice rahatlamıştı. Çayı demleyip ekmek suladı kahvaltıyı hazırladı haydi kalkın kahvaltı hazır diye seslendi, kimse yerinden kalkmıyordu! Birazdan Kâye Emmi gelir o kadar yolu aç mı gideceksiniz dedi.
Herkes kalktı yüzlerini yıkadılar çaylar dolduruldu kahvaltı yaptılar. Birer bardak keyif çayı içiyorlardı Kâye Emminin sesi duyuldu. Hasan dışarı çıkıp geliyoruz deyip içeri girdi. Herkes hazırlandı. Makbule Hanım, “haydi Raziye şu erzakları çuvallara doldur bu kadar yiyeceği burada bırakmayacaksın herhalde” dedi.
Hasan’da onlara yardım etti erzak çuvallarını alıp dışarı çıktılar. Makbule Hanım ve Raziye için iki eşek getirmişti. Onlar eşeklere bindiler diğerleri de atlara binip dönüş yoluna geçtiler hava hala karanlıktı ama pırıl pırıl bir gök yüzü vardı, ay ışığında epeyce ilerlediler şafak sökme vaktinde Gülpak Remzi onları cipi ile beklerken buldu. Remzi gülerek “hayırlı olsun ede” deyip elinin içi ile Hasan’ın beline vurdu. Cipe bindiler Kâye Emmi ve Arif ile vedalaşıp yola çıktılar. Yolda giderlerken, “hani sen kimseyi satmazdın yavrum Remzi” dedi Hasan.

Remzi, “Vallaha satmadım ede bunlar Fatihi ikna etmişler Fatih, Ökkeş emmiyi yanıma getirdi durumu anlattı beni ikna etti! Bende onları alıp getirdim. Ben cipçiyim ede kazancıma bakarım evde avrat çocuk çoluk ekmek bekliyor.” dedi.
Makbule Hanım, “sen evli misin?”
“Evliyim abla iki oğlum var dedi Remzi.
Hasan,” bu çok fırlama ya, babası başa çıkamamış everirsek belki akıllanır demişler on dört yaşında evlenmiş.”
“Kaç yaşındasın? oğlum sen” dedi Makbule Hanım.
“Hasan’la aynı yaştayız” dedi Remzi.
“Oğlum bu yaşta iki çocuk nasıl başa çıkıyorsun?”
“Vallaha benim avrat çocuklarla beraber beni de büyütüyor” dedi Remzi.
Öğleye doğru Maraş’a vardılar. “Nereye gidiyoruz?” dedi Remzi.
“Bizim eve” dedi Makbule Hanım.
Evlerinin önünde cipten indiler Makbule Hanım Remzinin parasını verip yolladı. Kapıyı açıp “haydi içeri girin” dedi.
Ökkeş ede, “kızım ben eve gidiyorum deyip oradan ayrıldı onlarda eve girip ahşap merdivenden yukarıya çıktılar. “Makbule Abla ben eve gitsem üstüm başım pasaklı banyo yapmam gerek.” dedi Raziye.
“Burada banyo yap, teke gibi kokuyorsunuz sana temiz giysi veririm eve gider temiz elbiseler alıp geliriz bugün bizde kal yarın Denizli’ye gidersin.” dedi.
Raziye mecbur uymuştu Makbule Hanıma, e eskiden arkadaşı, ablasıydı, artık kaynanası olmuştu.
Hasan yatağına gidip yatmıştı uykusuz ve yorgundu. Akşama yakın bir saatte “haydi kalk oğlum Hamamlık yanıyor su sıcak iken sende çim, bizde Raziye’nin evine gidip elbiselerini alıp geleceğiz.” dedi Makbule Hanım.
Hasan, kalkıp banyoya girdi, sıcak suyu bol bol başından aşağıya döktü güzelce sabunlanıp arındı banyodan çıkarak odasına girdi güzelce kurulanarak üzerini giyip tekrar yatağına uzandı. Bir süre sonra Hatice gelip onu uyandırdı “abi yemek hazır annem seni çağırıyor” dedi.
Yaz mevsiminde yemekleri ayazda yerlerdi, sofra yine ayaza serilmişti sofraya oturdu hep beraber yemeklerini yerlerken Hatice, “Raziye Abla artık sana yengemi diyelim, gelin bacımı diyelim” diye sordu.
Makbule Hanım, “Raziye her zaman sizin ablanız ona yine abla demeye devam edeceksiniz.” dedi.

Ahmet, “abimde mi Raziye Abla diyecek!” Hasan bozulmuştu ki, hemen Raziye araya girdi “Hasan artık bana bal köpüğüm diyor sen kaygı etme Ahmet” dedi.
“Güzel isimmiş, şu ayranı doldur hele bal köpüğü” dedi gülerek Makbule Hanım.
Raziye, “Makbule Abla bal köpüğüm diye sadece Hasan diyor sen istersen kendine göre bir isim bulabilirsin.”
“Kız gelin ilk günden senin dilin uzamış” dedi Makbule Hanım gülerek herkes bu söze katıla katıla güldü.
“Ne var kız, bende bal köpüğü dersem ne olur, ben senin kaynanan değil ablanım, arkadaşınım aramızda hiçbir şey değişmez aynen devam eder sen merak etme” dedi Makbule Hanım.
“Az önce kız gelin diye kaynanalık yaptın ama” dedi Raziye.
“Korkma eli sopalı kaynana olmam gelinim.”
Kapıya vuruluyordu Ahmet kapıyı açmaya gitmişti gelenler Ökkeş dedeleri ile anneanneleri idi.

Sofra toplandı ayaza minderler konuldu. “Anneanne gel bakalım kızım elimizi öpme yok mu” dedi
Hasan ile Raziye dede ve anneannelerinin ellerini öptüler. Ayaza geçip oturdular “gel bakalım kızım yanıma otur seni biraz seveyim” dedi Şükran Hanım. O akşam İbrahim dedesi ve hatun nenesi, amcası, dayısı, teyze ve halaları herkes gelmiş hayırlı olsun demişler Hasan ile Raziye’yi bağırlarına basmışlardı. Denizli programı yaptılar bir taksi tutup iki dede, makbule Hanım ve Hasan gideceklerdi.
Ökkeş ede, “kızım sen ne diyorsun bu işe” dedi.
“Babam bana çok düşkün, gurbete verir mi bilmiyorum!”
Hasan, “Raziye yarın yıldırım nikahı kıysak olmaz mı?”
“Adamın yüreğine iner benden habersiz nasıl yaptın bunu der.”
“Biz ikna ederiz kızım, çok zorlarsa resmi nikahtan bahsederiz sen kaygı etme bizden bir hafta evvel gideceksin anneni bacılarını işlersin varsa büyüklerin onlarla babanı ikna ederiz sen merak etme işi tatlıya bağlar hep beraber Maraş’a döneriz Evelallah, konuşsana İrbaham ede.”

Ökkeş edem, “doğru diyor kızım sen merak etme tere yağından kıl çeker gibi hallederiz.” dedi.
Vakit ilerleyince herkes evlerine gittiler. Makbule Hanım “gel bakalım gelinim, biz seninle yatalım sizde yataklarınıza çocuklar” dedi.
Hasan, sabahleyin kalkıp “anne ben dükkâna gideceğim anahtarı verir misin? diye seslendi.”
Makbule Hanım, odadan çıkıp anahtarı vererek “yemek yeme hep beraber dükkânda yeriz” dedi.
Hasan, besmele ile dükkânı açıp içeriye çeki düzen verdi temizlik yaptı.
“Hayırlı işler Hasan’ım” diyerek Mehmet Amca geldi. Hasan hemen Mehmet Amcanın elini öperek “Allah senden razı olsun Mehmet Amca yine Hızır gibi imdadıma yetiştin” dedi.
Doktor Sait’e gidip mektubu uzattım o da maliye müdürünü çağırıp bu iş dallanıp budaklanmadan hallet dedi, müdürde tamam dedi başka bir şey yapmadım. Bu ara Sait Bey düğüne beni de davet etsin o döyüse bilezik takmak şart oldu dedi bilesin.

“Allah ikinize de sağlık sıhhat versin, ikinizden de razı olsun” Mehmet Amca.
“Aferin ulan Hasan, seninle bir kere daha gurur duydum! Şimdi ne yapacaksınız?”
“Bugün yıldırım nikahı kıyacağız, Raziye Denizli’ye gidecek bizde dedelerim ve annemle bir Hafta Sonra Denizli’ye gidip Raziye’yi babasından isteyeceğiz.”
“Kızın ailesinin olanlardan haberi var mı?”
Yok, Mehmet Amca “demeyeceğiz belki babası vermek istemezse diye nikah kıydırıp işi garantiye alacağız.”
“Bak ne diyeceğim, benim araba ile gidelim araba ve şoförlük benden masraflar senden ne dersin?”
“Allah derim” Mehmet Amca.

Mehmet Amcanın arabası sıteyjin olduğu için gelirken arabaya Raziye’de binebilirdi, annesi ve Raziye geldiğinde Mehmet Amcanın teklifini onlara da anlattı “dönüşte sende bizimle gelirsin” Raziye dedi.
Makbule Hanım, “bu çok güzel bir haber babamlarda sevinecekler, Hemen kahvaltı hazırlandı oturup yemeklerini yediler.”
Mehmet Bey geldi, “Makbule Hanım kızım sende nüfus cüzdanını alıp çocuklarla Belediye’ye git! Sait bey telefon açtı nikahları hemen kıyılacak sizde giderken ikişer tane fotoğraf götürün yanınızda” dedi.
Fotoğrafları vardı yanlarında hemen fatihe seslendi “gel nikah şahidimsin” dedi.
Hep beraber Belediyeye gittiler, yarım saatlik işlemlerden sonra nikahları kıyıldı evlilik cüzdanını Raziye’ye teslim ettiler.

Oradan Hasan ile Raziye ayrılıp Remzinin cipi ile otobüs terminaline gidip Konya’ya bilet aldılar. Konya’ya İzmir otobüsü gidiyordu otobüs gece geçmemiş olsa Afyonun Çay kazasında veya Afyonda inerdi. Konya otobüs Terminali daha güvenli olduğu için tercih ediyordu Raziye.
Bilet alıp cip ile dükkâna geldiler o günü saat on altıya kadar dükkânda geçirdiler, Hasan Raziye’ye, Mehmet Amcanın dükkânının telefon numarasını verdi. Makbule Hanım ve Çocuklarla vedalaştı.

 

Ali GEMCİ

 

Hergün saat 10:00'da yeni bölümler yayınlanacak.

Diğer Bölümler:E-KİTAP (maksatmaras.com)

Kaynak: Editör: Kerem ÇINAR
Etiketler: Azimli, Çocuk, 20.Bölüm,
Yorumlar
Haber Yazılımı