TEPKİ SİZSİNİZ - Bir diyebilsek ahh
Murat Özbilir
-Malum seçim arifesi yaşıyoruz.
Tabi herkes karşıdakini karalama telaşıyla toplumun gündemi gölgeleniyor.
Zaten bilinen şeyleri bilmek, gündeme getirmek, hatırlatmak sanki kazandıracakmış gibi tekrar edip durmak biraz bayıyor esasında.
Herkesin yaşadığı şehirde sorunları var, vaatler var geçmişte verilen, yapılanlar var yapılamayanlar var yapılamayanlar var.
Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, problemlerle karşılaşıp onlarla hayat sürmeye devam ediyoruz.
Bu arada taleplerimizi dile getiriyoruz ama bu seçimin genel seçim olduğunu atlıyor, yerel seçimmiş gibi dertlerimizi döküyoruz.
Bilinçli yurttaş olarak taleplerimizi dile getirmiyor, sadece poz vermekle yetiniyoruz.
Biz nasılsak, öyle yönetileceğiz.
Yöneticiler toplumun ağzına bakar, onlara göre planlar yapar ve gönüllerde yer alırlar.
Bu taleplerde yoğunlaşmayanda gönülden çıkar giderler.
Öncelikle hiyerarşiyi bozmadan örgütlü hareket etmeli ve taleplerimizi dile getirmeliyiz.
Diğerini karalamak kazandırmayacağını, ancak yaralarımıza merhem olunursa kazanılacağını hissettirmeliyiz.
Birde şu mecburiyet vurgusu hoş olmuyor, mecbur kaldığımızdan değil sevdiğimiz yapacağına inandığımızdan oy vermeliyiz.
Yani böyle rehavetler seçimi alma garantisi olan her yerde hizmeti rafa kaldırıyor.
"Zaten bize verecekler, hizmete ne hacet" düşüncesi hakim oluyor!!!
Bu yaşadığımız yerelde de genelde de maalesef yaşanıyor.
Biz ne istersek ona hamle yapılacaktır, gerek iktidarda gerekse muhalefette...
Yani karalama kampanyalarına, itibar suikastlerine alkış tutmazsak toplumun yaşam kalitesini yükseltecek projeler göreceğiz.
Mesela bazı partililer şöyle diyor,
Artık proje anlatmayacağız çünkü biz ne söylesek hemen yapıyorlar, bizden proje kopyalıyorlar deniyor!!!
Böyle bir anlayış olmamalı.
Anlat, projen yapılırsa zaten hizmet etmiş oluyorsun, proje üreten de kaynak kurumaz.
Demek ki bizler doğru şeyleri alkışlayacağız, yanlış şeylere de yüz çevireceğiz ki hizmet alalım ve refah içinde yaşayalım.
Kaleye top istersek, kayda değer görülmeyiz.
Bu süreç bizim Ekim zamanımız, ne ekersek seçim sonrası onu biçeceğiz.
İstemiyoruz, görüşebilmek sanki büyük bir olay gibi poz veriyoruz.
Böylece idarecileri de boşluğa düşürüyoruz.
Onlar bizim insanımız, tabi ki görüşeceğiz, doğaldır ama arkalarından değil yüzlerine konuşacağız ki onlarda o konunun muhatabı olsunlar.
Eleştirilerimizi düzgün bir dille doğru yerde yapmalıyız, dilimiz yanlış ise hain sanılırız!
İnsan konuşmadan konuşturmadan doğru olanı bilemez bulamaz.
Her verdiğimiz poz üstünde bir not olmalı, efendim şu problemi konuştuk ve şu sonuca vardık diye.
Bakalım Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.
KULA BELA GELMEZ, HAK YAZMADIKÇA
HAK BELA YAZMAZ, KUL AZMADIKÇA.
Kalın sağlıcakla.